15 Eylül 2020 tarihinde vefat eden Selâhaddin Ağabey, tabir caiz ise kitabın orta yerinden Nur Talebesi idi.
Uzun, izahsız ve Şark şivesinin yanı sıra kendine mahsus ifade tarzıyla hatıralara yer etmişti.
Büyük küçük her kardeşi ile hususî-umumî illâ ki hatırası, izi vardır.
Seksenli yıllardaki umumî şûrâ toplantılarına Şereflikoçhisar’dan iştirak ettiğim yıllardaki bir toplantıdayız. Yapılan yardımlar içerisinde Selâhaddin Akyıl Ağabeyin getirdiği altınlar kayda geçecek idi. O sırada divana yakındım. Masada, ipe dizilmiş bir avuç altını Cumhuriyet Ata zannedip yazarken, ister istemez müdahale ederek, tashih edip, onların Reşat altın olduğunu izah edip kayda doğru geçmesine yardımcı olmuştum.
Bu hatıra ile kendisini rahmet ile anarken İzmir’den üç hatıra ile devam edelim:
İsmi bizde mahfuz bir kardeş
“İnna lillah ve inna ileyhi raciun.” Vaktiniz varsa âcizane Selâhaddin Bey ile ilgili kısa bir şey anlatayım. Yeni bir araba almıştı, Şahin S modeli. “Bundan sonra her derse gideceğim. Benim, oğullarıma minnet etmeme gerek kalmadı.”, dedi. Bana dönerek artık arabamız var her akşam 20.00 de dershaneye gel beraber derse gideriz dedi. Çok memnun olmuştum. Öğlen saatlerine doğru oğullarından birisini gördüm. Araba için hayırlı olsun, şeklinde tebrik ettim. Görüştüğüm oğlu bana “Sakın babamla o arabaya binme. Babam arabayı kullanmayı bilmiyor. Başınıza bir şey gelir.”, diye uyardı. Neyse, gençlik herhalde. Akşam 20.00 oldu. Gidip zillerini çaldım. Aşağıya indi. Beraber arabaya bindik. Önce sür’atlendi. Öndeki aracı solladı. Artık yapabildiğini fark edince sürekli araçları sollamaya başladı. Bir an sollama yaparken önümüze bir belediye otobüsü çıktı. Dikkat, diye seslendim ama arabayı otobüsün önüne sürerek “Allah’ın izniyle o araba bize çarpmayacak.”, dedi. Gerçekten otobüs sanki önüne görünmez bir set çekilmiş gibi bir anda durdu. Ayaktaki yolcular ön cama çarpıp düştü. Biz de otobüsün yanından sağ salim bir şekilde geçtik.
Selâhaddin Bey hakkını helâl etsin. Doğunun verdiği şive ile konuştuğu için cümlenin sonuna BİLİMİSİN? Veya HA kelimelerini de ekleyerek cümleyi bitirirdi. (bize de “Benim taklidimi yapanlara hakkımı helâl etmiyim HA.”, diye uyarmıştı).
Otobüsü sollayınca dedi ki; bak Üstad bir şey olmasına izin vermedi HA dedi.
Abdülbasir Şeker
Yeri gelmişken, bende bir hatıramı nakledeyim ki duâlara vesile olsun.
O günler de tam maaşımı alamamıştım, eksik olan kadarını, sabah namazında Üçyol dershanesinde vermişti, Allah Rahmeti ile muamele etsin mekânı Cennet olsun inşallah, âmin.
İsmi bizde mahfuz bir kardeş
Öğrenciyken Üçyol dershanesinde kalıyordum. Gözlerim bozulmuştu ama param yoktu. Bir sabah, namaza indi. Selâhaddin Abi (Allah Ona Rahmet Eylesin)
“Al şu parayı dedi.” Tam ihtiyacım kadardı para. Ben, her Nur Talebesinin evliya olduğuna inananlardanım. Onun tarzında söylüyorum “Selâhaddin Abi Rahmete gitti.” Biz kaldık buralarda.
Allah, rahmeti ile muamele eylesin. Peygamberimize (asm) ve Üstadımıza komşu eylesin.
Mehmet Çetin
16.09.2020 Yeni Foça İzmir