Allâh’ın Sıfatları- 5
Kelâm kitaplarında Allah’ın sıfatları konusu iki veya üç kısımda ifade edilir: 1- Sıfat-ı Selbiye (Zâtî Sıfatlar) 2- Sıfat-ı Subutiye (Vacip sıfatlar). 3- Sıfat-ı Esma (Fiilî Sıfatlar). Bunların bütünüyle Külliyat’ın değişik yerlerinde ve seleften yer yer farklı yorumlarını, Üstadın kaleminden okuyoruz. Söz misali “Kudret” sıfatı subutî sıfatlardan sayılırken; Üstad, Zâtî sıfatlardan sayar ve ifade eder demiştik önceki yazılarımızda[1]
Evvela bir hususu tesbite ihtiyacımız var, o da şudur: “Hakikat-ı mutlaka, mukayyed enzar ile ihata edilmez.”[2] hakikatından anlıyoruz ki; mutlak hakikatlar, kayıtlı ve sınırlı bakışlarla bütünüyle idrak edilemez. Allah’ın bütün sıfatları istisnasız mutlaktır, sonsuzdur, kayıt altına alınamaz. Bu sıfatların kayıtlı, sınırlı ve mahlûk olan akılla, hakkıyla, idrak edilemeyeceğini her müstakim akıl, şüphesiz kabul eder. Sıfatı hakkıyla idrak edilemeyenin, zatının da hakkıyla bilinemeyeceği ise çok açık bir hakikattir. İmam Gazali Hazretlerinin bu konuda güzel bir ifadesi var: “Allâh, insanlar için noksanlık sayılan sıfatlardan münezzeh olduğu gibi, kemâl sayılan sıfatlardan da münezzehtir.”
Üzerinde durduğumuz, mütalâaya niyetlendiğimiz konu mutlak hakikatın ta kendisi olan Allâh’tır. Diğer hakikatlar da Allâh’ın, Zat’ının lazım-ı zarurisi olan hakikatlardır. Onlar ise şuunat, sıfat, esma, fiil ve eşyaya müteveccih hakikatlardır.[3]
Risale-i Nur’un dikkatle okunması hakikatların ortaya çıkmasına vesile olmakta. Zira dikkat, feyzin davetçisidir. Alınan feyz ile eşyanın hakikati üzerindeki sırlar açılır. Bu sırlar “ Hak” isminde saklıdır. Esmanın sıfata delalet etmesi noktasından hareket ederek Üstadın bu noktadaki değerlendirmesine bakalım.
İşaratü’l- İ’caz’da[4] “Bismillah” kelimesinin tefsirinde Allah (cc) lafza-i Celal’inin sıfat-ı ayniye işaret ettiğini; er-Rahim’de sıfat-ı gayriyeye ima ettiğini; Er-Rahman dahi ne ayniye ve ne de gayriye olan sıfat-ı seb’aya remzettiğini söyler.
Bediüzzaman, Allâh’ın sıfat ve isimlerini üç grupta ifade etmiştir.
1.Ayni Sıfatlar, Sıfat-ı Selbiye veya vacib sıfatlar olarak isimlendirilir. Bunlar 1.Vücut, 2. Kıdem, 3.Beka, 4.Muhâlefetün lil-havâdis, 5.Kıyâm Bi-nefsihî, 6.Vahdâniyet’dir. Allah’a yakışmayan, hakkında imkansız olan vasıflardan uzaklaştırmak, tenzih etmek için “Sıfat-ı Selbiye” adını almıştır.
2. Gayrı sıfatlar, Allah’ın fiili olan sıfatlarına denir. Bunlar ise Gaffar ve Rezzak, Muhyi ve Mümit gibi.
3.Ne ayni, ne gayrı Sıfatlar, Zati Sıfatlar, Subuti Sıfatlar, olarak isimlendirilir. Bunlar; 1.Hayat, 2.İlim, 3.İrade, 4.Kudret, 5.Sem, 6.Basar 7.Kelâm. Ehl-i Kelam bu sıfatlara tekvin sıfatını ilave ederek sekize çıkarır. Üstad ise yedi olarak sıralar.[5] Bu sıfatlar selbi ve gayri sıfatlar gibi maneviye ve tenzihi sıfatlar değildirler. Allâh’ın Zatından başka mana ve esasları olan ama ondan da müstakil ve bağımsız olmayan sıfatlardır. Onun için ne ayn, ne gayr manasını ifade eden Allâh’ın Zât-ı Akdes’ine gerek olmadığı ve ama bu sıfatlar ise Onunla kaim sıfatlar denilmiştir. Ne O’dur, ne de onsuz olabilir.[6] Bu yedi sıfatı; Allâh kendi zatını tanımaları ve insanın eşya ile münasebet kurarak tecelli eden isimleri okuyabilmeleri için cüz’î olarak insana ve diğer mahluklarına verdiği sıfatlarıdır.
Şuunat-ı İlahiye dediğimiz Allâh’ın hallakıyetini, rububiyetini ifade ve işaret eden İlahi isimler, sıfatlar ve fiilleri vardır. Kur’an’da anlamını kavrayamadığımız başka sıfatlar var. Müteşabihat yolu ile anlatılır. Kur’an’da “tenezzül-ü İlâhî” olarak kullarının anlayışlarına muvafık konuşması ile bu sıfatları alışageldiğimiz ifadelerle anlatır. Biz bunların nasıl olduğunu anlamaktan aciziz. Ancak bizler Allah’ın bize verdiği göz, kulak, dil, burun vasıtasıyla varlıklarla münasebet kurar ve onlardan istifade ederek Allâh’ın ilim, irade ve kudretini ve diğer sıfatlarını anlarız.Teşbih yapılarak bizim kullandığımız kalıplarla ifadelerle anlatılan manaları, beşeri ve mahlukî manalar vermeden tefekkür etmeliyiz..
Allâh nasib ederse bu kanuya biraz daha bakalım.
Mehmet Çetin
16.02.2012-Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir
[1] Bak.Kadir-i Mutlak’ın Kudreti Zatidir (1), Yeni Asya, Mütalâa Köşesi, 16.02.2012
[2] Sözler, sh.713
[3] Sözler, sh.1088
[4] İşaratü’l-İ’caz, sh. 32.
[5] İşaratü’l-İ’caz, sh. 33.
[6] WWW.sorularlarisale.com