Kâtibinin kaleminin mürekkebi

Avatar photoPosted by

Kâtibinin kaleminin mürekkebi

Risale-i Nur’un fidanlığı Mesnevî-i Nuriye’nin bir bölümü olan Habbe, bir gül goncasının sarılı yaprakları gibi sır dolu ifadeyle başlar:

İ’lem eyyühe’l-aziz! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedî (asm) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.”

Mürekkebi, işaret zamiri ile işaret edilen Resul-i Ekrem’in (asm) nuruna atfedilen mürekkep benzetmesinde ne sırlar saklı acaba?

“Allah’ın yarattığı ilk mahlûk, benim nurumdur.”[1],hadisinden hareket edersek; nur-u Muhammedî, büyük âlem olan kâinat kitabının kâtibinin kaleminin nuru, oluyor.

Bu metni, beraberindeki cümlelerle değerlendirdiğimizde hakikat-i Muhammedî, âlemin; mürekkebi, nuru, çekirdeği ve meyvesi, ruhu ve aklı oluyor.

Kitabın yazılmasında kullanılan mürekkep, kitapta yazılanların bütününe sirayet ediyor, nüfuz ediyor, ondan çoğalıyor gibi manalar zuhur ediyor.

Âlem, yaratılan bütün mahkûkâtı kuşattığına göre yaratılanlarda tecelli eden isim ve sıfatlarda da Muhammedî nurun varlığından da bahsedebiliriz. Bir başka ifade ile Allah’ın isim ve sıfatlarının en öz manada tecellisi, Resul-i Ekrem’in (asm) şahsında müstesna olarak tahakkuk ederken o engin tecellisine vekâleten bütün eşya ve hâdiselerdeki tecellisi de o kaynağın sıralı tecellileri olarak görmek mümkün.

Bu hakikat, öylesine mana yoğun, öylesine engin ama hakikaten öylesine muhtevalı bir hâl ki doğrudan Allah’ın Zatının isim ve sıfatlarının en hususî ve aynı zamanda da en umumî tecellisine mazhar ve ayine bir manadır ve evet, kesinlikle Allah en doğrusunu bilir.

Man on stone on the hill and beautiful mountains in haze at colorful sunset in autumn. Dolomites, Italy. Sporty guy, mountain ridges in fog, orange grass and trees, blue sky with sun in fall. Hiking stok fotoğrafı

Bir kaynak düşünün ki her şey, ondan!

Bu kâinatın aslı, asla kupkuru bir madde olamaz. Nasıl kup kuru olsun ki, muhtevasındaki cismanî, ruhanî esasatı muhafaza edebilsin? Asla! Ağacın bütün evvel-âhir bütün serencamını taşıyan çekirdek için kuru demek, ne kadar hakikatlidir?

Çekirdek, ağaca ve meyveye bakar; meyve ise çekirdeğe hâmile. Her nereye bakılırsa bakılsın, oranın evvelinde âhirinde, zahirinde batınında, onun (asm) nurunu görmek mümkündür. Âlemin teşekkülüne çekirdek olan nur, onun zatında cismini giyerek, en âhir ama en zahir bir meyve suretinde görünecektir. [2]

Âlem, manevî kader kalemiyle yazılırken, o âlemdeki her bir eşya ve hâdisenin genetiğinde de o nurdan şifre ve pırıltılar vardır. Bu manalardan hareketle her bir şey Rabbanî mektup, hikmetli bir söz, kader satırında icra edilen bir eser olurken işte orada da o nurdan bir parça vardır.

Yazarın ilminden bir parça olan kitabın, sahifelerdeki her bir harfte, yazarın sıfatlarını görmek de mümkündür.

“Nur-u Muhammediyeden (asm.) yaratılan madde-i aciniyeden (hamurundan), seyyarat ile şemsin o nurun macun ve hamurundan infisal ettirilmesine işarettir.”[3], ifadesinden hareketle nur-u Muhammedî; gökler ve yer bitişik iken koparılıp ayırılmasında onun (asm) nuru, âleme macun olmuş, maya olmuş, hamur olmuş. Her şey, yerinde ve kararında yaratılırken onun (asm) macunundan lüzumu kadar ayrılıp alınmıştır.

İşte bu manalar, kalbde tecelli ederken akıl da bu tecellinin tezahürlerini idrak etmekle mükellef olup, yaşanan âleme hem ruh olup hem de rehber olmalıdır.

Mürekkep, kâtibin kaleminden çıkarken manalara ruh, hayata rehber olur.

Mehmet Çetin

27.04.2024 Yeni Foça İzmir

 

[1] Aclunî, Keşfu’l-Hafa, 1/265-266.

[2] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler (2016), s. 653 (31. Söz)

[3] Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye (2017), s. 135 (Habbe)

2 comments

  1. Maşallah Rabbim sizlerden ebeden razı olsun..
    Rabbim sizlerden de razı olsun Sezer kardeşim. MÇ

  2. Sayın Çetin
    Öyle bir yerden başlamışsınız ki, kim okursa okusun kendisini o teferruatın içinde bulur.
    Her yazınızı bir raportör gibi okur ve incelerim. Bu yazınızı da okudum her hâlde anlaşılır buldum, dahasını ancak daha önce incelediğim ders kitaplarındaki raporlarında düzeltme isterdim. Bu yazıda düzeltme ve tashih görmedim. Her okur ondan çok güzel manaları çıkarır, kendine göre anlaşılır hâle getirir.
    İşte bizim tabirimize göre bir yazar, bir ulama düşünün; önünde rahle-i şerifi, elinde kartal kanadı kalemi, önünde hokkası yazıyor. Neyi? Kâinatı. Yukarıda teferruat dediğim budur işte. Her zerrenin içinde bir kâinat görünmez oluyor, öyle demişsiniz ki gül yaprakları sırrı saklıyor, o gül goncası ki o da ilk önce yarattığı bu âlem oluyor. Bu âlem ki Allah’ın cc nurundan yarattığı son peygamber âlemlere rahmet Hz. Muhammed Mustafa as oluyor.
    O yazıyı birkaç kere okudum, neredeyse bu yaşımda ezberledim çok teşekkür ederim aziz kardeşim. Düşündüm de o koca eserler arasında kaybolduğum günleri, şimdi siz yaşıyorsunuz. O muhteşem eserler arasından bir zerreyi bulup, okuyucu sofrasında, gümüş tepside ikramda bulunuyorsunuz. Sizin gibi kaç kişi bu emeğe gönül verir, okurlarına ikramda bulunur?
    Elbette kâinatı yazan, onu tezyin eden, varlığın ötesinde, her yaratılmış hata ve kusur işleyebilir, peygamberlerin Aleyhisselam zelle işledikleri gibi dolayısıyla zatıaliniz da harfte hecede satırda virgülde ya da ifadelerde eksiğin kusurun bulunması imkân dâhilindedir. Zira biz yaratılmışların ve onuru görenlerin en sonuncusuyuz.
    Öyle güzel anlatmışsınız ki Yüce Yaratanı ve âlemleri, onun için yarattığı yüce peygamber Hazreti Muhammed Mustafa asm, o insanlara bir kitapta değil bir satırda da değil bir harfte bir hecede anlaşılır. Sizde öyle anlatmışsınız ya da ben öyle anladım. Sizi tebrik ediyor, böyle sır dolu yazılarınızın devamını bekliyorum okurlarınızın da aynı tadı ve
    lezzeti alacağından hiç kuşkum yoktur.
    Her zamanki gibi sevgilerimi sunuyorum, huzur dolu nice günler aylarda ve yıllarda kaleminizi kullanmanızı tavsiye ediyorum tebriklerimle birlikte gözlerinden öpüyorum
    8 Mayıs 2024
    Avni Çiçek

    Avni ağabeyim, çok teşekkür ediyor, sağlıklı ve hayırlı ömür diliyorum. MÇ.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir