Üstad Bediüzzaman her ne kadar ahirzamanın vazifeli müceddidi ise de bu vazifeye malzeme hazırlığının esbab dünyasında Bitlis okumalarının yeri mühimdir. Zira o okumalar, sonraki hayatına temel teşkil eden, sünûhata vesile olan malûmat idi.
Öncesinden ağabeyi Molla Abdullah’tan aldığı dersi hariç tutarsak dokuz on yaşlarında ilk tahsile çıkan Molla Said, on beş ya da on altı yaşında olup Bitlis hayatında bülûğ çağına girdiği vakidir. Bu dönemin tabiî seyrinden midir veya siyasete karıştığından mı, her ne ise eski sünûhatı yavaş yavaş kaybolmaya başlar. Bunun üzerine de her nevi fenne dair eserleri tetkik eder. Özellikle İslâm dinine gelebilecek şüpheleri reddetmek, sorulara cevap vermek için Metâli, Mevâkıf ve Mirkat gibi gramer ve mantık ilimleri ile tefsir ve kelâm gibi yüksek ilimlere ait eserleri okur.
Çoğunluğu Müslüman olmakla beraber Ermeni, Katolik, Protestan, Keldani, Süryanilerin yaşadığı Bitlis, Mardin ve Van, farklı kültürleri de ihtiva etmektedir.
Geleneksel ilişkilerin yetersizliği; gelişen şart ve imkânlar karşısında paylaşım ve yardımlaşma konularında, toplumda infiallere sebep olmaktadır. Buna merkezî ve mahallî idarenin uygulama hataları da eklenmeli. Bunlar gibi geleceğin barış ümitli dünyasını tehdit eden unsurlar, Molla Said’in dikkatini çekmiş olmalı.
Molla Said, ileri hayatında not düştüğü “İnkılâbdan on altı sene evvel, Mardin cihetlerinde, beni hakka irşad eden bir zata rast geldim. Siyasetteki muktesit mesleği bana gösterdi. Hem, tâ o vakitte, meşhur Kemâl’in “Rüya”sıyla uyandım.”[1] ifadesiyle merkezdeki iman hizmetinin selameti için Bitlis okumalarına ilâveten Mardin ve Van okumaları ile ciddi manada bir tekâmülün basamaklarında idi.
Mardin, Bitlis okumalarıyla beraber uzun süre ikamet ettiği Van hayatındaki uzun okumaları Molla Said’i bir karar arefesine getirir. Van’ın münevverleri ile görüşmeleri bu kararın olgunlaşmasını sağladığı gibi kısa da olsa yaptığı eski medrese tahsilinde tesbit ettiği hem aksaklıklar ve hem de çağın ihtiyacına kifayetsizliği Molla Said’in önündeki döneminde hayatî bir kararının ikmâline sebeb olmuştur, düşüncesindeyiz.
Yeni asırda “yalnız eski tarzdaki ilm-i kelâmın İslâm dini hakkındaki şek ve şüphelerin reddine kâfi olmadığına kanaat hâsıl etmiş ve fenlerin tahsilini lüzum görmüştür.”[2] Bu karar sevkiyle okumalarında müsbet ilimler denilen bütün fenler yer alır. Tarih, coğrafya, matematik, jeoloji, fizik, kimya, astronomi, felsefe gibi ilimlerin esasına hocasız, kendi gayretiyle vakıf olur. Öncesinden doksan cildi bulan hıfzettiği eserlerin ezberini her üç ayda bir yeniler. Edindiği fikir ve mütalâalar ve ilmî ve dinî tedris usûllerini görmekle ve zamanın zarurî ihtiyacını göz önüne alarak kendine mahsus yeni bir eğitim ve öğretim metodu geliştirir.
Bu usûl dinî hakikatlerin asrın anlayışına uygun olarak din ilimleri ile fen ilimlerin uyumlu beraberliği, yeni bir Külliyatın telifini netice verir.
Mardin’de başlayan açılım, Bitlis okumaları ile yükselen basamak Van okumaları ile ikmâl edilen karar, Risale-i Nur Külliyatı’nın; telifinin görünen, bilinen ve sebebler dünyasındaki temel malzemelerdir.
Mehmet Çetin
04.06.2018 Yeni Foça İzmir
[1] Eski Said Dönemi Eserleri, s. 212 (2017); Molla Said, Mardin ve Bitlis sonrasında on beş sene kaldığı Van’da Vali Tahir Paşa’ya ilk Türkçe mektubunu yazması bilgisine dayanarak; Mardin’de, meşhur (Namık) Kemâl’in “Rüya”sıyla uyandım ifadesini, henüz Türkçeyi konuşmadığı, burada Namık Kemâl’in “Hürriyet” rüyasını ya da idealini kastettiğini anlamak daha doğru olur, kanaatindeyiz. (Bu yaklaşım Bilal Tunç’a ait) Türkçe bilen birisinden dinleyerek aynı ideali paylaşmış olduğu da anlaşılır. (Bu yaklaşım da Rafet Kalyoncu’ya ait)
[2] Tarihçe-i Hayat, s. 57, (2017)