Hanımdan borç aldığım bileziği fazlasıyla ödeyeceğim, demişti.
*Faizli malın alım satımına dikkat!
Ankara’da Anafartalar Çarşısında bir kuyumcu dostumun işyerinde sohbet ederken içeriye giren müşterisi, cebinden bilezik çıkardı ve satmak istediğini ifade etti. Hesap yapılır iken kuyumcu ile yakından tanışıyor olmalı ki, bileziği eşinden borç aldığını, bir ay sonra beş gram fazlasıyla ödeyeceğini ifade etti.
İşlemin bitiminde kendisine, hanımından borç aldığı bu bileziğin, geri ödemesinde beş gram fazlasıyla ödeme yerine, kendisine ayrıca beş gramı hediye vereceğini, ifade etmesi ve öyle de niyet etmesini, kendisinden izin alarak tavsiye ile ifade ettik.
Bahsedilen işlemde; o müşteri kardeşimiz, borç aldığının aynısını, aynı ağırlıkta iade etmesi lâzımdır. Eksik ya da fazlalık kısmı, faize girer. Fazlalığın, faiz haramından kurtulması için onu hediye gibi meşru bir muamele ile kalpten geçirip, dil ile ikrar edilerek uygulanmalıdır.
Bu ifademizin dayanağı nedir?
İslâm iktisadının omurgasını teşkil eden “Emval-i Sitte” diye isimlendirilen, Altı Eşya Hadisinde sıralanan altın, gümüş, buğday, arpa, tuz ve hurmanın kendi cinsi ile değişiminin (mübadelesinin) eşit ve peşin olması esası getirilir.
Müctehid imamlarımız, bu altı eşyayı; sayılabilen, tartılabilen ve ölçülebilen şeklinde de gruplandırılan ve “Ribevî mal” olarak zikredilen bu altı eşyanın faize alet edilmemesi için mübadelenin yapılmasında dikkat edilmesi gereken hususları tesbit etmişlerdir.
Bunlardan, altının mübadelesinin tartılarak yapılması ve bunun da eşit ve peşin olması esasından hareketle, yazımızın baş tarafında hikâye ettiğimiz, bileziğin, hanımdan da olsa borç alınıp verilmesinde “eşit”lik esasının korunması gerekmektedir.
Dolayısıyla eşler, dostlar birbirinden- emanet veya borç namı altında- altın aldıklarında, alınan altının ayarı, gramı, modeli gibi vasıfları aynı olmalıdır. Ne alınıyorsa aynı şekilde iade edilmelidir. Yapılan işlemde, fazlalık faizini hissettiren bir görüntü olmamalıdır.
İsmi geçen altı eşya, iktisadî hayattaki muamele ve mübadelede kullanılanları sembolize eder. Tartılan, sayılan ve ölçülenlerin eşit olması hususu, aldanmaya mani olduğu gibi, aldatmayı da engeller.
Eşitlemenin mümkün olmadığı vaziyetlerde cins değişikliği yapılmasını, yine Resul-i Ekrem’in (asm) ifade ve uygulamasından çıkarımlar yaparak, bahsedilen meseleye bir çözüm olarak tavsiye ederler.
Hocaların “Hayber hurması örneği”, dediklerini özetle ifade edelim.
Hz. Bilal (ra), görev dönüşü Hayber’den kaliteli hurmayı Peygamber Efendimize (asm) ikrâm edince; “Ya Bilal, oradaki hurmaların hepsi böyle kaliteli mi?” diye sorar. “Hayır, iki ölçek kalitesizi bir ölçek kaliteli ile mübadele ediyoruz.” diyen Bilal’e; “Eyvah, eyvah! Bu faizin ta kendisidir. Öyle değil de kalitesiz hurmanı paraya çevirip sonra kaliteliyi para ile alsa idin.”[1] der.
Bu hâdise, fıkıh ulemasına Şer’î bir yol olur. Özellikle altın mübadelesinde, alım satım işlemlerinde altının paraya, paranın altına mübadelesi bu nokta için ısrarla tavsiye edilir. Atölyede, paranın söz konusu olmadığı muamelelerde de söz konusu altın ya da gümüşün has miktarında eşitleme yapılması tavsiye edilir.
Günlük hayatta, farkında olmadan yapılan hatalardan dolayı Rabbimizden tevbe istiğfar ile işlenen günahın, yapılan hatanın affı için dua etmeliyiz.
Konunun ayrıntılarını, Hayat Yayınları arasında yayınlanan İslâm’da Kuyumculuk isimli kitabımıza havale ederken, sıradan bir muamelede bile farkında olmadan haramın sınırına geçen davranışlarımıza dikkat çekme adına bu hatırayı paylaştık.
Helâl ve bereketli kazançlar duası ile.
Mehmet Çetin
22.10.2018 Yeni Foça İzmir
[1] Nesâî, Büyû’, 40