Başkalarına malzeme ol(ma)mak

Avatar photoPosted by

Başkalarına malzeme ol(ma)mak

Sebep olan, işleyen gibidir[1], fehvasından hareketle insan, hareketlerine dikkatli olmalıdır. Zira “Kim zerre kadar bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre kadar bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.”[2], nassına göre iyilik ya da kötülüğe sebep olmak bizzat onu yapmak hükmüne girmektedir ki biz meseleyi sebebiyet noktasından ele almak istiyoruz.

İyilik, hayır ve hizmet zannıyla yapılan hikmetsiz bazı izahlar maksada ulaşmadığı gibi başkalarına da malzeme oluyor. Keza, teşbihli ifadelerin yorumunda asıl metinde dile getirilen benzetme unsurları gerçekmiş gibi algılanıyor ve zihinlerde hatalı iz, davranışlarda da suç ve fenalık olarak zuhur ediyor.

Bazı ayet ve hadislerdeki benzetme ve teşbihlerin tevilinde, hadisin özü iyi bilinip, zahirinden ziyade, verilmek istenen mesaj iyi anlaşılmalı ve ana tema istikametinde yorumlanmalıdır. İfadenin zahirinde kalan yorumlarla; ilim, fen ve hayatın gerçekliğinden uzakmış algısı oluşturuluyor. Böylece o ifadenin hayata rehber olmaktan uzak olduğu kanaatine malzeme oluyor.

 “Sana kitabı indiren Odur. Onun (Kur’ân’ın) bir kısım ayetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) tevil etmek için ondaki müteşabihlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun tevilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi Rabb’imiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.”[3] Muhkem ve müteşabih konusunda bu ayet, doğru ölçü verir ve hayata rehber olur.

Hikmetli olmak, aklı kullanmanın gereği olurken aynı zamanda farz ve sünnet olması noktasından da vaciptir, şarttır.

Şan, şöhret, korku, tama, hırs, asabiyet, enaniyet, rekabet gibi zaaflar; insanı, başkalarına malzeme olmaya da sevk eder.

İnsan, yapması gereken vazifeleri yapmalı, üzerine düşmeyenleri gündemine aldığında, gereksiz bir yükün altına girmesiyle beraber yapması muhtemel dengesiz davranışlarıyla da malzeme olur.

Landscape of Bugey stok fotoğrafı

Taşıyamayana verilen sır, yarın aleyhine malzeme olur.

İnsana hata yaptıran durumlardan birisi de tükenmişliktir ki o hâl bazılarının diline düşmeye sebep olur. Yaptığı işten mutlu olamamak, işten soğumaya ve verim kaybına sebep olur. Tükenmişliğin eserleri olan uyku bozukluğu, yorgunluk, sinirlilik, tepkili olmak, içe kapanıklık, uzaklaşmak gibi hâllerin her biri aleyhte malzeme olma istidadındadır.

Helik - Mehmet Çetin | www.mehmetcetin.de

Taş duvar örülürken, büyük taşların aralarında kalan boşlukları doldurmak için kullanılan ufak taşlara helik denir ve bu manada helik, ana taşın, yerine sağlam oturmasında faydalı bir malzemedir. Doğrudur, her insan değerlidir ve taş yerinde ağırdır. Tek başına lokomotif anlamsız kalırken, vagonlarla bütünleşirse nakliyede işe yarar malzeme olur. Bu manada malzeme olmak, maksada hizmet eder ve takdir edilir ama maksadını aşan hâller ise sadece malzeme olur.

 

Not. İzmir’in Ömer Amcası Ömer Pekacar ağabeyimize Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.

Mehmet Çetin

25.04.2024 Yeni Foça İzmir

[1]Bir hayrın yolunu gösteren, onu işleyen gibidir.”, hadisinden ilhamen söylenmiş bir kaidedir. (Feyzü’l-Kadîr, c.3, s. 537, hadîs no: 4250

[2] Zilzal, 99/7-8

[3] Âl-i İmran, 3/7

2 comments

  1. S. A. iyi niyetle ve faydalı olmak arzusuyla yapılmış halisane bir tefekkür ve telif çalışması olduğuna inanıyorum ve Allah okuyana istifade nasib etsin diyorum. Fakat, doğrusu ayetleri ve hadisleri yorumlama konusunda bu kadar cesur olunmasını doğru bulmuyorum. Çünki R. Nur’a sadakat inancıma uygun düşmüyor.
    Zira, R. Nur’da izahı tefsiri yapılmamış ayet ve hadisleri yorumlamaya, anlamaya hele hele bu indi yorumlarla bir başkasına ders vermeye nasihat etmeye çalışmak konusu, bana göre yürek ve cesaret ister ki bu bende yok. Yokluğundan ziyade sanki bu konuları R.Nur görmemiş ve ben gördüm ve fark ettim ve de bu konuyu yani R.Nur’un eksiğini ben tamamlayayım gibi bir tavra girmem bana edebe uygun değilmiş gibi geliyor. Levh-i mahfuzun kendisine açılan Üstada buralar bu sayfalar açılmamış bana açıldı gibi bir haddi aşmak gibi bir nahoş duruma düşmek beni çok korkutuyor. Bilmem bu nazik ve hassas olan hissiyatımı ve inancımı paylaşırken nezaket sınırlarını aşmamışımdır umarım. Aşmış isem affola…

    Not:
    28. ve 29. Mektup’ta, ayrıca 1. ve 5. Şua’da Âl-i İmran Suresi’nin 7. Ayeti mevcud. MÇ.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir