Helik

Avatar photoPosted by

Taş duvar örülürken büyük taşların aralarda kalan boşlukları doldurmak için kullanılan ufak taşlara helik denir. Helik; örülen duvardaki ana taşın yerine sağlam oturması, düzgün durması, teraziye uyması, yani taşın yerli yerince oturmasını teminde kullanılır ama ana taş değildir.

Tariften anlaşıldığı kadarıyla helik; esas değil, yardımcı malzemedir. Helik, inşaatta dolgu malzemesi olarak kullanılırken hayatın diğer sahnelerinde de yerine ve makamına göre kullanılan nice helik özelliğinde dolgu vazifesini yapanlar var, bilmem farkında mıyız? Ki bu vasıflı olanlar çoğu zaman, önde olanın işe daha çok yaramasına da dolaylı yardımcı olurlar.

Esnafın rafındaki her ürün, koşan mal olmuyor, çok satılan olmuyor, bazısı raf dolduruyor, vitrinin tanziminde işe yarıyor. O helik, o rafta ya da vitrinde olmayınca diğer gözde ürün(ler) yavan ve çıhla kalıyor! Bir kısmının kârı çok az olmasına rağmen dükkânın olmazsa olmaz malı olarak raflarda yerini alıyor ki böylesine olan helikleri de unutmamak gerekir. Zira onlar diğer değerli malın yolunu hazırlayan bir vazifesi vardır, bu sebeble yabana atmamak lazım.

Toplumda mutlaka her insan değerlidir, buna diyecek yok, ancak niceleri var ki diğerlerinin lokomotifidir. Gel gör ki lokomotif tek başına olunca da çok anlamsız kalıyor değil mi? İlla o lokomotife vagonlar olmalı ki takım tamamlansın. İşte bu noktada o vagonlara helik dememizin bir mahzuru olmaması lâzım, derim.

Ailede helik, çok enteresandır ki bazan baba ya da anne olurken, evlâd ya da evladın hası, o aileyi çekip çeviren gayr-ı resmî babası oluveriyor. Bu, gerçekten yaşanan hayatın ta kendisinin bir resmidir. İşte bu ailede helik vasfı, ne yazık ki maalesef o anne babaya düşüyor.

Sınıfta, okulda, her hangi bir kurumda yani insanların olduğu hemen her yerde değişmez bir kuralmış gibi helikler var ve bulunduğu makamın ya da mekânın tanziminde yapılarına uygun hayatlarını sürdürürler.

Hiç unutamıyorum, işyerimde bir personelim “Ben iki numarayı oynayabilirim, bir numara bana uymaz.”, demişti. Önceleri yadırgamıştım, onun bu ifadesini. Sonraki zamanlarda psikoloji ağırlıklı ve özellikle kişilik tiplemelerini anlatan okumalarımda o personelimi anladım. İçimden “Aferin, kendini tanımış ve yapısına uygun olarak benden iş beklemekte.”, demiştim.

Böylelerine, vasfının üzerinde iş yüklendiğinde verimli olamadıkları gibi huzursuz da olurlar ve rahatsız ederler, muhtemelen zarar da verirler. Ki, o personeli ısrarla mağaza sorumlusu yaptım, tahrik ettim ama neticede gördüm ki verdiği zararı ile bahsettiğim dersi fiilen aldım. İşte bunun için deriz ki, helik vasıflı kişileri, heliklik işlerde istihdam etmek, eşyanın tabiatına uygun hareket etmektir. Onbaşı makamını ancak kaldıran asker, takım komutanı yapılırsa ne olur, varın siz söyleyin!

Sanmayın ki helik vasıflı insanı anlatırken hor görüyorum, haşa! Derdim, insanın tanınması ve onu, vasfına münasip istihdamıdır.

Bunları anlatırken kendimizi hiç bu mevzuya karıştırmadık, dikkat etti iseniz. Hep yukarıdan bakarak vaz ü nasihat ettik. Şimdi evvelâ kendime soruyorum, ben helik miyim? Cevap, ayıp olmamalı. Mademki bu toplumun, hepimiz birer yapı malzemesi isek, bu binanın bir yerinde vazife alıyor isek, bundan gocunmayıp, bu binada bulunmayı şeref ve nimet bilerek yapımıza uygun işte çalışarak, işe yaramaktan güzeli var mı? Üstesinden gelemeyeceğimiz bir iş verildiğinde rezil olmaktansa yapımıza münasip bir işi başarıyla yapıp, takdir ve tebrikleri almak, daha güzel olmaz mı?

O zaman, haddini bilmek şartını yeniden hatırlayarak, yapımızı bilip ona göre işe koyulmalıyız. İnsan kendini tanımalı ve kendini okumalıdır. Kametine göre kıymetini bilmeli ve haddine göre hareket edip, vazife almalı, şükretmeli ve nihayet huzur duymalıdır.

Mehmet Çetin

07 Mart 2020 Yeni Foça İzmir

2 comments

  1. Helik ve helikler,
    1-Helik eski duvar ustaların bir numara yardımcıları idi. Benim dikkatimi çeken bir hatırayı paylaşayım sizlerle. Bizim köyün camisini yapan iki usta, sabahları işe başlamadan önce ufak taş toplarlardı ve işe başladıklarında yaptıkları duvar malzemesi kerpiç ya da taşların düzgün durması için onların altına şaş tarafından dokunan yere yerleştirdikleri en küçük yapı malzemesi olduğunu, bu ustalarda görüp öğrenmiştim.
    2- Sonraları ‘helik’i insanlarda da gördüm; ailede çocukların bu işi yaptıklarını, ticaret yerlerinde kalfa ve çırakların, devlet dairelerinde de müstahdem ve yardımcı memurların bu işe yaradığını öğrendim
    3- Nasıl ki ustanın yaptığı duvar düzgün duruyorsa, ticaret erbabı da işlerini kalfa ve çırakları aracılığı ile yaptığı işi başarıyorsa,
    Devlette hizmet amirlerin başarısı da onlara yardım eden yardımcı memur ve müstahdemler ile başarmış oluyorlar.
    Yani helik; duvar ustasının elinde, ailenin çocukları ile esnafın kalfası ve çırağı ile memuriyette de küçük memur ve emektar müstahdemler, kullanılarak yapılan işler düzgün ve başarılı olup; aile çocukları, usta amelesi ile ünü, esnaf kalfa ve çırağı ile şanı, memuriyette ise küçük memurlar ve müstahdemlerle verilen hizmetin başarısı ile hep ileriye ve başarıya ulaşırlar.
    O, bizim helik deyip ufak helik dediğimiz küçücük yardımcı malzeme, inşaatı düzelttiği gibi, yardımcı her tür iş ve hizmetlerde de büyük başarıya giden yardımcılarıdır.
    Bu dünde bu günde yarında böyle devam edip gidecektir.
    İşte bir örnek Sayın Çetin, bir usta bendeniz de bir küçük helik bu hizmeti birlikte yapıyoruz başarı Sayın Çetin’indir.
    Uzun hayırlı dualı ömürlerle başarı dileklerimi sunuyorum.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir