Hayatımda zevkle, şevkle ama fiilen yaptığım tefekkürlerimden birisi de yürümek üzerine yaptığım tefekkürdür.
Yürürken, bir ayağımı kaldırıp ileri doğru atarken, öbür ayağımın âdeta yerle teması kesiliyor. Arkadaki ayağımın değdi/değmedi şeklindeki muharrik hareketi ile ayak değiştiriyorum. Her adımımda iki ayağımı bir anda kullanarak yürüyemediğimi ama tek ayakla yürüdüğümü hayret ve takdirle ilân etmekteyim.
Nasıl oldu şimdi bu? İki ayağım varken, ikisini birden değilde tek ayak ile yürüdüm, diğeri iteledi. Sanki iktisaden ikisini değil, tekini kullandım. Yedekte kalan diğer ayak itici motor gücü oldu. Bu muazzam hareketi ise her seferinde bir öncekine göre genelde aynı ama özelde tek, öncekilere benzemeksizin yapıyorum her yürüdüğümde. Hiçbir yürümek bir önceki ile kesinlikle aynı değildir. Bu mucize her adımım da fevkalâde olarak yaratılmakta. Ben sadece vesileyim o kadar. Yürümek ile gerçekleşen mucizelerle hasıl olan hikmetler tefekkürümün ayrı ayrı pencereleri.
Evvela yürüme işini yapan ben değilim. Sadece içimden yürüme arzumu/meylimi belirtiyorum, o kadar. Yürüme arzum/komutum adi ve sıradan basit bir şart olarak İlahî iradenin, vücudumda yerleştirdiği sistemlerle yürüme mucizesinin gerçekleşmesine sebep oluyor.
Tefekkürümüze devam edelim:
Yürümekten değil, ayakta ve iki ayak üzerinde hareketsiz kalmakla daha fazla yoruluyorum. Yürürken aldığım ve attığım enerji akıllara durgunluk veriyor. Her bir dakika yürümenin ömrüme iki dakika ilave ettiğini okudum. Yürüme mu’cizesi doğrusu çok da ticarî kazançlı bir iş imiş. Hele bunu yirmi dakika yaptığımda ise diyetisyenlerin anlata anlata bitiremediği kilo verme, yağ yakma işi oluyormuş.
Daha bitmedi! Yürüme konusundaki tefekkür duraklarımda nefes alarak devam ediyoruz. Bu sütuna sığdığı kadarını nakletmek niyetindeyim, inşaallah.
Yürürken kalb atışım kolayca yağ yakma seviyesini sürdürürken eklemlerimi zorlanmayıp, sakatlanma riskim sıfıra yaklaşmakta imiş.
Düzenli yürümenin araştırmasını yapanlar kalp riskini azalttığını neredeyse yarı yarıya düşürdüğünü söylüyorlar. Kanser çeşitlerinin bazılarının yürümek ile izale olduğunu da unutmadan söylemeliyim. Kısmen şeker rahatsızlıklarına da iyi geldiği söylenmekte.
Hayatta iken yürümenin faydasının yanında rüyada iken yürümenin faydaları da varmış. Düz yolda yürümek, İslâmın prensiplerine uymayı gösterirken, yalın ayak yürümek üzüntünün gideceğine, mutedil yürümek ise takvaya alâmetmiş. Daha neler neler…
Doğru yolda yürümek ile eğri yolda yürümenin hesabı aynı değildir. Sağ yolda yürüyen ile sol yolda yürüyen kardeşlerin hikayeleri malumunuzdur. O iki kardeş kendilerini bekleyen akıbetlerine yürümek ile vardıklarını unutmadınız değil mi?
Ben iki ayak ile yürümenin tefekkürünü yaparken dört ve fazla ayaklı hayvanların yürümelerinin tefekkürünü nasıl yapacağım, hele kırkayağın? Aman Allah’ım!
Tek ayakla yürüyen mahluk var mı acaba? İnsanın yürümesi bu kadar düşündürürken, yılanın yürümesine ne diyeceğim? Hele maymun, dört ayaklı mı yoksa dört elli mi anlayamadım gitti!
Dünyaya dört ayaklı gelen insanoğlu, giderken birini bırakıp üç ayaklı gidiyor. Ne garib değil mi?
Burada elbise bedene giydirilirken, orada beden, elbise olarak ruha giydirilecekmiş. Peki bedeni elbise olarak giyen ruh, yürümek istediğinde ayaklarımı nasıl kullanacak acaba? Burada adımımın/ayağımın ölçüsü belli. Orada attığımız ayağımız, gözümüzün gittiği yere kadar uzanacağı söyleniyor. Bu nasıl bir şey? Nasıl bir mekan? Nasıl bir nizam?
Bir sütunluk yürüme tefekkürünün haritası bir hayli geniş oldu, hamdolsun.
Hakikaten tefekkürü seviyorum. Bak nereleri zevkle dolaştım bile. Sizi de misafir ettim, farkında mıydınız?
Mehmet Çetin
30.11.2012. Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir