Şerafettin Töbü
Bazı hatıralar iki seferdir yaşanır ama hikmeti malûm olmaz, çoğu zaman.
Dükkânımdayım, kapıda uzuna yakın boyu ve yine uzuna yakın sakalı ile bir dede, hemen başımın üzerinde asılı olan Bediüzzaman Said Nursi’nin resmine uzun uzun ama dikkatlice bakıyordu. Önce, bakarak derin hatıralarda dolaştığını düşündüm, biraz bekledim ve nihayet hürmetle yaptığım dâvetime icabet ederek geldi. Çayla beraber sohbet dadaş şivesiyle ağır ağır başladı.
Bayraklı ’da akrabası var imiş, kendisi İstanbul’da ikâmet eder. Duvardaki resimden gözünü ayırmadan “Mübarek insan”, diye açtığı konuyu, kendine mahsus şivesiyle anlatmaya başladı.
Yakînen tanıdığı ve sözüne itimad ettiği İstanbul’da hoca birisinden işittiği bir hatırayı nakletti. O da güvendik birisinden işitmiş. Şöyle ki:
Bediüzzaman, Barla’da bulunduğu dönemde bir misafir ağırlar. Hususi odasında kendisinin imam, misafirinin cemaat olarak kılınan namaz sonrasında misafirini uğurlar. Hizmetinde bulunan talebeleri, merakla olanı biteni seyreder ve nihayet Üstadları, “Bu geleni tanıdınız mı?”, diye sorar, onlar da “Hayır Üstadım!” derler ve “O, … , idi.” der.
Kaderin garip cilvesine bakın ki bir sene sonra yine dükkândayım ve yine Şerafettin Amca, kapıda, dâvet ediyorum ve aynı hatırayı nakleder.
Her iki ziyaretinde ısrarla bu hatıranın çok hususî olduğunu ve özellikle delil ve şahidinin olması gerektiği, İstanbul’a gittiğinde bu hatırayı kendisine nakleden şahsın bizimle görüşmesini rica ettiğimiz gibi ne demek gerekiyorsa söyledik ve yaptık, ama her iki seferde de muhtemelen unutuldu.
Söz konusu hatıranın konusu çok ciddi ve hakkında pek çok yorum, spekülatif ve rivayetlerin yapıldığı bir mevzudur, burada o mesele işlenmeyecek, sadece bir hatıra olarak nakledip, tarihin arşivine girsin isteriz. Bu sebeple şahıs ismi üç nokta ile ifade edildi.
Bediüzzaman Hazretleri ile nakledilen hatıralar arasında bu ya da buna benzer rivayetler işitilir, okunur ama bunlar çok özel konular ve özellikle tamim edilmesi doğru olmayan meseleler olduğu için teferruatına girilmemesi tavsiye edilir.
2016 yılının meş’um 15 Temmuz ayaklanmasında yayınlanan resimlerde, o sakallı ve iri cüssesiyle tanıdım bu pir-i fâniyi. Elinde bayrağımızla en yüksek dalgalarda, sık kalabalıkta yine temayüz etmiş ve dadaşlığını göstermiş bir kahramandı.
Görüşmek üzere aradığım numaralardan da cevap alamamıştım. Nihayet İstanbul’daki kardeşim Ahmet Çetin’e kendisi ile görüşmesini istirham etmiştim. O da araştırmalarla adresini bulur, kızı Emine Hanım karşılar ve ziyaret eder. Lâkin Şerafettin Amcamız son zamanlarında Alzheimer sebebiyle maziyi hatırlayamıyor ve söz konusu hatıra yeniden gündeme gelemiyor, delillendirilemiyor ki bu da kaderin bir mühim cilvesi olsa gerek.
Şerafettin Töbü (1937-2021), Erzurum’un Aşkale ilçesindedir. 29.08.2021 2021 tarihinde rahmet-i Rahman’a giden bu değerli insana, binler rahmet diliyor, kabrinin Cennet bahçelerinden bir bahçe, mekânının Cennet olmasını dua ediyoruz.
Mehmet Çetin
29.08.2021 Doğanbey Beyşehir Konya