Şûra, tesanüde kuvvet vermelidir

Avatar photoPosted by

Şûra, tesanüde kuvvet vermelidir

Şûranın vazifesi, şahs-ı manevînin tesanüdüne destek vermektir. Yapılan görüşmelerin, alınan kararların ana istikameti tesanüdü takviye olmalıdır.

Fertlerde bulunan meziyetler, ihlâs havuzunda eritilmezse, bazı zayıf ve hassas mizaç sahiplerinde kıskançlık ve hasetliğe sebep olması kaçınılmaz olur, bu da tesanüdü sarsar, bölünmeye yol açar. Bütün meziyetleri şahs-ı manevîyeye yönlendirmek, orada bilmek, ondan bilmek, oradan paylaşmak, tesanüdü sıkılaştırır, destek verir.

Ehl-i ifsadın en kuvvetli silahı; bazı hassas mizaç sahiplerindeki fevkalâde meziyetlerini parlatarak cemaat içinde bazılarının damarlarını tahrik ederek ihtilâf çıkarmaktır. Sinsi destekleriyle ikiliği körükler. Her ikisinin etrafına fikri sabit olmuş sarhoşların tezahürleri ile kuvvet bulduklarını zannettirir. Uygun bir fırsatı geldiğinde birinin itirazı ile diğerini çürüttürür, diğerinin delilleriyle berikini vurdurur ve neticede ikisini de yere vurur.

Maddî menfaatler, ağırlaşan hayat şartları, zora giren maişet dertleri, zaman zaman yaygınlaşan fıtrî, gayr-ı fıtrî salgınlardan hâsıl olan sıkıntılar da tesanüdü bozma potansiyelindeki problemlerdendir. Böylesi durumlarda herkesten aynı tavrı beklemek yerine, genelindeki beraberliği desteklemek, sıkmamak, her zaman tesanüde kuvvet vermek, müşfik olmak, yardımcı olmak, vefalı davranmak, gıyabında dua etmek tesanüdü kuvvetlendiren güzel ve müsbet hâllerdir.

“Cemaatin ruhu olan şahs-ı manevî, eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kâmil olur. Eğer fena olsa, pek çok fena olur. Ferdin iyiliği de fenalığı da mahduddur; cemaatin gayr-ı mahduddur.”[1], ifadelerinden hareketle cemaatini seven, samimi olmak istiyorsa, şahs-ı manevî havuzunda cüz’î meziyetini eriterek külliyet kazanmalıdır.

“Siz hizmeti düşünmeyin! Hizmeti, en muhalife dahi Cenab-ı Hak yaptırır. Sizin düşüneceğiniz, uhuvvet, muhabbet, ittihat ve tesanüttür. En fazla düşüneceğiniz bunlardır. Bugün bize en fazla lâzım olan budur.[2], tesbiti gereği uhuvvet, muhabbet ve ittihat, tesanüdü netice vermelidir.

Yapılan görüşmelerde alınan karar, kendi fikrinin aleyhine de olsa tesanüdü muhafaza etme adına meşverete tâbi olur, ihtilâf çıkarmaz. Yapılan meşverette demokratlığın gereği olarak alınan karara saygı duyar, tesanüd sarsılmaz.

Doğru sığınak olan şahs-ı manevî hakikati ile anlaşılmalı ki kendisi başıboş değil. Manevî duygular rabıtasıyla diğerleriyle bağlılık ve tesanüd, hak mesleğinde bir esastır. Bir mahalden birisi iyilik etse oradaki herkes iftihar eder. Bir güzellik, bin olur, tesanüd kavileşir.

Haklı şûra, ihlâs ve tesanüdü netice verir ve vermelidir. Tesanüdü netice vermiyorsa ihlâsta sıkıntı var demektir. İhlâslı olmayan hareket, şahs-ı manevîyi zedeler, berrak suyu bulandırır, morali sarsar.

Şûranın temellendirilmesi, tesanüdün kuvvet bulması için şu esaslara da dikkat lâzımdır:

*Allah’a hakiki kul olan, başkalarına köle olamaz.

*Allah’ı rab tanımayan, kendini rab tanır. Hem kendine hem başkalarına musallat olur.

*Şer’i hürriyet imanın bir esası, Allah’ın ihsanıdır.

*“Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûra kuvvet bulsun.! Bütün levm (kınama),  itap (azarlama) ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdaya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin…”[3]

                                                                                  Mehmet Çetin

29 Haziran 2021 Yeni Foça İzmir

[1] B. Said Nursi Tarihçe-i Hayatı (2017), s. 154

[2] N. Şahiner, Son Şahitler 4, s. 129

[3] Eski Said Dönemi Eserleri (2017),  s. 258

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir