15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü ile yeniden gündeme gelen konularda Yeni Asya’nın duruşu her zaman net olmuştur.
Yeni Asya, Hakk’ın hatırını yüce tutma konusunu ilk ve temel prensip sayar. Dolayısıyla kanaatlerini ifade ederken bir tarafı tutmak yerine hak olanı söyler. Bunu ifade ederken bir vazife ciddiyet ve kararlılığında sabırla, mukteza- i hale mutabık hareketi teenni ile yapar. Neticeye odaklanmadan sadece tebliğ ibadetini yapma azmiyle ve ihlâsıyla hareket eder.
Hukuka fevkalade dikkat edilmesini ister. Bir gemide dokuz masum bir tane cani varsa o geminin hiçbir adalet kanunuyla batırılmamasını savunduğu gibi, dokuz cani bir masum olsa bile batırılamayacağını âyete dayanarak ihtar eder. Bu esaslardan hareketle suçun şahsiliği esastır. Bir cani için bir köy yakmak azim bir cinayettir. Bu durum cemiyeti alakadar eden hususlarda böyle olduğu gibi şahsî mizaç ve alışkanlıklarda da geçerlidir. İnsanın iyi sıfatları olduğu gibi kötü sıfatları da vardır. Kötü sıfatı için hasenatını görmemezlikten gelmek doğru olmadığı gibi iyiliklerinden dolayı kötülüklerini –müfsid olan hariç- hem teşmil etmemek ve hem de ıslahına teşvik etmek bir fazilettir.
Uhuvvet ve tesanüdü en geniş mânâ olan “inananlar kardeştir” manzumesinde ele alırken, bütün insanları da evrensel çapta insan hak ve hürriyetlerine riayet edilmesini önemle vurgular.
Meşvereti, işlerin hem selâmet ve istikameti ve hem de hak ve hukuka riayetin bir gereği olarak kesinlikle elzem görür. Kuvvetin kanunda toplanmasını fevkalade hayati gördüğü gibi her nevi istibdadı davet eden tek adamcılık ve tekelciliğe de kesinlikle karşı çıkar. Başkalarına ve nefsine zulmetmemek sınırıyla hudutlandırılan hürriyetin, en kâmil mânâda gerçekleştirilmesini temel gaye görür. Bu esastan hareketle seçilmiş hükümeti meşru, onu gayr- ı meşru yollarla yıkmayı da ihanet kabul eder.
Dinin, dünyevi ve uhrevi maksatlara alet edilmemesi ve özellikle dinin siyasete malzeme yapılmamasına ehemmiyetle ikaz eder. Bu zamanda din namına siyasete girmek, dini siyasete alet etme mecburiyetini doğuracağından din namına siyaseti hatalı bir hizmet görür. Diğer taraftan dine hizmet niyeti altında dinin esaslarını rencide eden fetvalarla hareketi kesinlikle tehlikeli görür.
Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi ve tekel altına alınması hakkındaki itidalli ve sabırlı yaklaşım, Allah’ın izniyle netice vermiştir. Tekel altına alınmasından vazgeçilip, aslına uygun olması şartıyla basılmasının doğruluğu görülmüştür. Sadeleştirilme ile zahiri “daha iyi anlaşılması” gerekçelerinin ardındaki muaraza hakkında kader, son yaşananlarla hükmünü icra etmiştir.
Fethullah Gülen Grubu hakkında başından beri mesafeli durmuştur. Pek çokların takdir ve tasdik ederek destek verdikleri zamanda, Risale-i Nur’dan aldığı ölçülerle, Yeni Asya, o grup hakkındaki endişelerini zamanla tekrarlanan duyurularla ilan etmiştir.
Her darbede savrulan Nur Gruplarının içerisinde Yeni Asya, yine istikametini ısrarlı net duruşuyla ortaya koymuştur. Ne var ki sapı bizden olan “balta”ların darbesi bizi incitmektedir. Aynı kaynakları okuyarak bu kadar farklı yorumlamak, doğrusu çok üzmekte ve Risale-i Nur’u doğru okuma hususunda derin derin düşündürmektedir.
Darbe rüzgârıyla atılan tınazda başakların ve samanların ayrılmasını defalarca yaşayan Yeni Asya, Allah’ın izniyle o zamanlarda şaşırmayıp, şaşırtmadığı gibi şimdi de şaşırmadı ve şaşırtmayacak da. Bize itidal-i dem, sabır, sebat ile gıybet ve dedikodu yapmamak düşer.
Darbe, hür iradeye bir saldırıdır. Kamu hakkına, kamuyu kullanarak yapılan bir cinayettir. İstibdadın, güya haklı gerekçelerle gizlenmiş uygulamasıdır. Hangi darbe var ki ardından hürriyet neşvünema bulmuştur? Yaşadıklarımız bize çok şeyleri ders verdi. Yaşananlardan ders almayanlar, başkaların hak ve hukukuna zarar verenlerdir.
İşte sıralanabilecek çok hususlarda Yeni Asya’nın duruşu gayet nettir. Sıkıntısı olan saldırır. Muhabbet fedaisi kucaklar. Hata varsa, damarına dokundurmadan kardeşâne uyarır ve dua eder.
Mehmet Çetin
20.08.2016 Batıkent Ankara