Tekrarda bir zevk var ki lokmaları tekrarlarız. Önceki lokmayı tekrarından zevk alınamadığı için yutarız. Denizin dalgaları, yüzeyini temizlemesi içindir. Bu ise tekrarla mümkün olmakta. Her şey bir ileri ve bir geri hareketi ile tekrarlanarak yerleşir. Evet, her şeyde üç şey vardır ki üçüncüsü sırdır, o da senden sonra ortaya çıkar. İkisi ise aşikârdır ki, iki tarafın malumudur. Bunlar da insanlar arasında tekrarlanır durur. Cemiyet hayatında da üç şey vardır. Dağıtıcılar, toplayıcılar ve düzenleyicilerdir ki, hayatı boyu bu işlerini tekrarlar durur.
Her fert zatında tek olması hakikati yanı sıra nevi ile tekrarlanmaktadır. Zerre, titreşim ve tahavvülle değişip, halden hale girerken bir manada tekrarlanmaktadır. Bu tekrarda şekil değişiklikleri olurken öz ve asıl kendini muhafaza etmektedir.
Bu yazımızda eşyanın tekrar ederek devamı ile insandaki davranışların nev olarak tekrara dikkat çekmektir muradımız.
Dün babamın hareketlerini izlerken, bir kısmına tenkitlerim olurdu. Bugün ise tenkit ettiğim o davranışların bazılarını yaptığıma hayretle şahit olmaktayım. İnsan dün tasvip etmediğini bugün nasıl yapabiliyor? Şuurumuzu kullanarak tenkit ettiğimiz davranışları sonrasında hayretle yaptığımızı görmek, akla sorular getiriyor. Davranışımıza böylesine tesir eden ne idi? Kazanılan tecrübelerden istifade etmek, aklın gereğidir. Esasında bu da bir tekrar değil midir? Böylesine takdir gören davranışları tekrarlarken tenkit edilen davranışlar da elbette tekrarın bir parçası olsa gerek. Her şey kemale doğru gidiyor. Mazide tenkit gören davranışların tekrarı hem tarihten ders alınmadığını gösterdiği gibi biz dahi şu konuyu anlatırken dahi birkaç tekrarı yaptık bile. Kemale giden her şey gibi tenkit ettiğim hareketlerin de tekrarlanarak tenkit edilmez hale gelmesini dua etmem de bir kemalat değil midir? Dün olmayan bu ümidimin bugün dua olarak tezahürü beni ümitlendirdi doğrusu. Ümit hayatın alameti, hayat kemalatın zeminidir.
Öğrenmek ve eğitim tekrar ile olduğunu şu ifade ne de güzel anlatır: “Ettekrar-ı ahsen
Velev kâne yüz seksen” Tekrar iyidir, velev ki yüz seksen defa bile olsa. Kur’an’daki kıssa ve konuların değişik yerde tekrarı, Külliyat’taki mevzuların farklı risalelerde tekrarı hep aynı hakikatin ifadesidir.
Bir zaman, Kur’an’daki sık sık tekrarlanan ikazlar Üstadın dikkatini çekmiş. Hikmetini araştırırken insanların aklı, kalbi istikamette olduğu halde bazen hisleri ağır basarak, yoldan çıkma yapabiliyor, onun için ikaz edildiklerini ifade eder. Yine Risale-i Nur’da talebelerine yazdığı mektuplarında sık sık uhuvvetin, tesanütün sarsılmaması için defalarca yaptığı ikazlarının bıraktığı tesiri ve izi merak eder. Talebelerine sorar. Neticede insanın aklı, kalbi iman, Kur’an ve Üstadı ile beraber olduğu halde nefs-i emmare, şuursuz kör hissiyat; akıl ve kalbin sözlerini anlamayıp, dinlemediklerini söylüyor. Dolayısıyla tekrarın ekseriyetle faydasının olduğu ve hatta tekrarın olmasının tabii olduğu anlaşılıyor. Evet, fıtraten insan unutmaya, ihmale meyilli olduğu için sık sık kararınca ikaz ve tembih tekrarının yapılması, selameti için elzemdir.
Namazın günde beş ve ömür boyu tekrarında bu hikmetler akla geliyor.
Evet, âlem devranını tekrarla; tekrarda devranını yine tekrar ile yapıyor. Âlemin içerisindeki vücudumuz ve vücudumuzun içerisindeki zerrat ve hücrelerimiz tekrarlanan işlemlerle hayatını sürdürüyor. Biz de önceki hataları yapmamamız gerektiğini bildiğimiz halde yine de tekrarlayarak hayatımıza devam ediyoruz. Durmayanlar, hareket edenler, seyran ve seylan edenler aynı şeyi tekrar ediyorlar.
O halde buyurun na’büdü halkasına girip “Devrana girip, seyran edelim.” diyenleri mütalâaya.
Mehmet Çetin
25.12.2011 Çiftehavuzlar Çiğli İzmir