Şereflikoçhisar’da Eskinin Şehir Hamamı

Avatar photoPosted by

Şereflikoçhisar’da Eskinin Şehir Hamamı

Tarihin çok eskilerinden itibaren devam eden hamamlar, ecdadın, vücud temizliğine olan hassasiyetinin yapılaşmış eseri olarak da pek çok beldemizde olduğu gibi ilçemizde de vardır.

Eskilerden hemen pek çoğumuzun gittiği Şehir Hamamı, aynı zamanda maddî ve manevî kirlerin atılarak rahatladığımız bir mekândır.

Bu nevi işyerlerindeki esnaflar, diğer esnaflar ile doğrudan olmakla beraber dolaylı da yardımlaşma içerisindedirler.

Esnaf esnafa fayda verir, çevre sağlar, güven ve huzur verir ve arka çıkar. Eskiden bu vaziyet daha da canlı yaşanırdı. Kapısının önüne sandalyesini çekerek, komşusuna bir göz işaretiyle yakındaki acil bir işine giden esnaflarımızın arasındaki o samimî irtibat ve yardımlaşma, gerçekten hürmet ve hasretle anılacak vakıalarımızdır. Şimdilerde yok mu? Elbette vardır. Ama eskisinin kalitesinde mi? Varın onu siz hesaplayın.

Bahsettiğimiz Şehir Hamamı, Şereflikoçhisar Belediyesine ait idi. Belediye eski başkanlarında merhum Şükrü Kale’nin yaptığı hizmetleri arasındadır.

1970 li yıllarda Malatyalı Ahmet Kalkan işletirdi. Hanımlar gününde ise hanımı ve gelini işletirdi.

“Hamamı, kadınlar gününde yanlış hatırlamıyorsam salı günü idi. Ahmet dayı hamamı işletirken karısı daha Malatya’dan gelmemiş. Annem rahmetli Elif Bilir, hamamı kadınlar gününde çalıştıran kişi idi. Ahmet dayının bir gelini vardı oda Almanya da idi. Kocası Durmuş Kalkan. Ahmet dayının karısı Malatya’dan gelince de Koçhisar’a adapte oluncaya kadar annem rahmetli ona işi öğretti ve yardımcı oldu. Bir de kadınlar gününün kesecisi vardı adı Sayende ve Aksaray’lı idi. Annem o hamamda 10/15 sene çalıştı.”[1]

Hamamın ilk girişi sonrasında içerideki sıcak havanın kaybolmaması için iç içe kapılar vardır. Aynı iç içe kapılar yıkanma bölümüne girilen kısımda da vardır. Bu kapılar ağaç kapılardır.

Soyunma, yıkanma ve ısıtma bölümlerinden oluşan hamamın ortada göbek taşı, duvarlara dayalı yıkanılacak küçük küçük odalar var. Yıkanma odalarının girişi peştamal veya benzeri şey asılarak kapatılır. Ortadaki göbek taşı birkaç kişinin yatacağı büyüklüktedir.

Yıkanma odalarında ya da herkese açık olan kurnalara akan sıcak soğuk suların çeşmeleri klasik model olup, sıcaklığa ve açma-kapamaya dayanıklı olup genelde pirinçten mamuldür. Su kapları yemek tabağını andıran orta büyüklükteki taslardan olup bazıları ince zincirlerle bağlıdır. Ayakların kaymaması için takunya kullanılır.

Hamamın alt tarafındaki yol, Kaymakamın evine, üst tarafındaki yol ise eskinin sebze pazarının üst taraf girişine gider. Bu yolda sağlı sollu sıralı dükkânlar vardır.

Hamamın sırt tarafında çok daha öncesinden cezaevi, daha sonrasında ise belediyenin eski binasını hatırlıyoruz. Altında sıra hâlinde dükkânlar vardı ki bunlar biraz yüksek kaldırımlı idi.

Çatal Çeşme, Koçhisar’ın pek çok yerinde var idi ki biri de hamamdan çıkıldığında sola dönülen sokağın başında idi. Çatal Çeşme’nin hikâyesi biraz uzuncadır ve bilenlere malûmdur.

Çatal Çeşmenin arkasındaki dar sokağın öbür ucu Kör Kâmil’in dükkânına çıkar. Bu dar sokakta da sanki otel gibi bir yerin girişi vardı.

Dar sokağın başında Terzi Hayrettin’in ve sırasıyla Berber Ali, Terzi Celal, Marangoz Ahmet, Marangoz Tacettin ve köşeye doğru Demirci Dursun Ustanın dükkânı var.

Hamamdan çıkınca sağa dönüldüğünde Kaymakamın evine doğru giden yol vardır. Hamamın sırasında rahmetli Kalaycı Yaşar gibi kalaycıların ve rahmetli Sami İnevi ’nin sıra dükkânları vardı.

Şevket’in kahvesi genelde işçilerin geldiği bir kahvedir ama belki de en kalabalık kahve burasıdır. Karşısında bir kahve daha var idi. Hatırladığım kadarıyla kış geceleri burada topluca tombala oynanırdı.

Bu iki kahvenin önünden geçen yol Dr. Kamuran Ayanlar’ın evinin önünden geçen yoldur ki Mandıroğlu İşhanı’na kadar gider.

Eskiye ait binaları, hele hele özellik arz edenleri yıkıp başka binalar yapmak mı, yoksa onları o aslî hâllerini koruyan tadilatlarla varlığını sürdürmek mi daha isabetli olur, ehline sormak lâzım. Yeni yapılması gereken binalar için başka alanlar seçilmeli ve tarihî eserler korunmalıdır ki onunla nakledilen tarih korunsun.

[1] Bu bilgi için Fadime Bilir’e teşekkür ediyoruz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir