Maliyecilerin envanter baskını 2

Avatar photoPosted by

Maliyecilerin envanter baskını 2

                                                                                                       Meslekten hatıralar 1           

Gelen sarı zarf, rengi gibi tatsızdı, keyfimizi kaçırdı. Uzuna yakın izahın altında 35.000 lira rakamına gözüm gitti. Anlaşılan ceza kesilmiş ve rakamı tebliğ ediyorlardı.

Bir köşeye çekilip yavaş yavaş okumaya başladım ve sonunda anladım ki o sayım fazlalığındaki ürün için ceza kesilmiş. Üç yol tavsiye ediliyor karar için.

1.Kabullenip ödemek.

2.Pişmanlık dilekçesi vererek üçte birini ödemek.

3.Uzlaşmaya müracaat ederek orada görüşmek.

Tecrübe ve bilgisi olanlarla yapılan müşavere sonunda uzlaşma talebimizi bildirdik.

Kapıdan her girene daha dikkatli bakar olduk bu sıralar, hele bir de kravatlı olurlarsa pürdikkatiz.

Postacı fazla gecikmedi ve artık o âşina olduğumuz sarı zarftan bir tane daha getirdi. Çok da merak etmeden açtık, uzlaşma gününü öğrendik.

Bu defa uzlaşmaya giren meslektaşlarla müşavere ediyoruz.

Bunları, hakikaten niye bu kadar detaylı yazıyorum ki? Tarihe not düşmek değil sadece muradımız. Meslektaşlarımıza yaşadığımız tecrübeleri tevdi etmek ve onlara bu nev’i meseleler karşısında yardımcı olmaktır, esas niyetimiz. Diyeceksiniz ki, artık o devirler kalmadı. Onu, bilemeyiz ama ben diyeceğimi diyeyim de günü geldiğinde lâzım olan kullansın, derim, o kadar. Neyse, biz hatıramıza devam edelim.

Müşavereleri sağlam yaptık, tecrübelilerden taktik öğrendik ve duruşma salonunun dışında çağırmalarını bekliyoruz. Yanımdaki arkadaşa cebimdeki telefonu, kolumdaki saati, kravatımdaki iğneyi falan göze batacak ne varsa verdim. Demişlerdi ki, içeride mümkün olduğu kadar ağla. Bu sözle ne demek istediklerini anlamışınızdır. Madem ki ağlanacak, o hâlde yanımda, onlara malzeme olacak şey de olmamalıydı, değil mi?

İçerideyim, dükkâna teftişe gelen iki memuru hemen tanıdım ve kısmen selamlaştık. Duruşma salonunu andırır bir ortamdı sanki. Hâkim konumunda Defterdarlıktan bir üst yetkili oturuyordu ve kâtip vardı. Gösterdikleri yerde durdum ve ismimle hitap etti o yetkili, geçen hâdiseyi özetle naklederek, savunmamı istedi. Daha cevaba başlamamışken teftişe gelen memur, atılarak;

-Efendim, Mehmet Bey, çok düzenli ve düzgün birisi olduğunu, dükkânında teftişte gördük, dedi ve o tablaların altına darasını yazarak yapılan sayımdaki pratikliği nakletti. Daha öncesinden tenbih edildiği gibi iki elimi önüme bağlayarak söze, başladım ama heyecan üst seviyede idi:

-Efendim, ben bu konulara çok dikkat eden birisiyim ama bu hata nasıl oldu anlayamadım!

-Senin bu hatanın karşılığı 35.000 lira cezadır, biz üçte birini ödemeni öneririz, ne dersin?

-Çok olur efendim.

-Pekâlâ sen ne dersin?

Başımı öne eğerek;

-5.000 ödeyebilirim, dedim.

-Anlaşıldı, o zaman sana 10.000 lira yazıyoruz, dedi.

-Siz bilirsiniz.  Teşekkür ederim, deyip dışarı çıktım. Onların başlangıçta önerdikleri üçte birinden daha az rakama, bu meseleyi de hâlletmiş olduk, diye sevindik.

Bu hatırayı da ihtiyar kuyumcunun anı defterine kaydolsun diye buraya not aldık. Ümidimiz o ki bir gün birine rehber olur, ders olur, ibret olur.

Hatıralarla kalın dostlar.

Mehmet Çetin

07.11.2022 Yeni Foça İzmir

 

 

One comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir