Kelebeği saran karıncalar 4
*Bir tefekkür çalışması
Olacaklarla tecelli edecek isim ve sıfatlar
Tefekkürümüzün konu kahramanları kelebek ve karıncalar idi. Bir de bunlara mekân olan bahçemiz. Bahçedeki hava şartları, rüzgârlar da hâdiseleri teşkil ediyor. İşte bu malzemeler ile konu figüranı kelebek ve karıncalar eliyle tecelli edecek isim ve sıfatların tezahürünün tefekkürü de beni muhatap alıyordu.
Hangi isim ve sıfatlar tecelli ediyor, sualinin cevabı için akla gelen ilk cevaplar şunlar olmaktadır:
Meselâ yere düşenin temizlenmesi için Kuddüs ismine sahip olan Allah’ın temiz olmak, tertemiz olarak kusurdan arınma sıfatının eşya ve hâdisedeki tecellisinin gerçekleşmesi, birazdan başlayacak ve bunun için karınca milleti fıtrî vazifeliydi.
Kuddüs ismi ile sadece maddî kirlilik ve pislikten kurtulma, arınma olarak algılanmayıp, manevî kirlerden temizlenmek de anlaşılmalı, derler.[1]
Bir kuşun kanadını veya bir kâtibin sahifesini kolayca temizlemesi gibi, daimî seyreden dünyanın, semadaki uçan gezegenlerin, temizlenmesi, güzelleşmesi gibi, ahiretin de sayısız ve sonsuz güzelliğinin görünmesinin de kalb temizliği ve imanın kemâlinin gerçekleşmesinde hep o sıfatın tecellisi gözükmektedir. Demek bu âlem sarayı, bu koca kâinat, Kuddüs isminin bir büyük cilvesine mazhar oluyor ve o kudsî nezafet ve temizlik sıfatından gelen emir ve işleri, değil yalnız denizlerin etle beslenen etobur tanzifatçı temizlik memurları gibi karaların da kartal, kurt ve karınca hatta bakterileri de cenazeleri toplayan sıhhiye memurları, hep Kuddüs isim ve sıfatının sahibi Allah’ın kâinata koyduğu temizlik sistemine göre hareket ediyorlar, ettiriliyorlar.[2]
Kelebek ve onunla bir kısım esma ve sıfatın tecellisine vesile olan karıncalardan müteşekkil tabloda tecelli eden diğer esma ve sıfatlar elbette vardır ki bunlardan bazıları şunlardır; Rahman, Rahim, Âdil, Kâdir, Mukaddir, Mümit, Ferd, Hay, Kayyum, Hakem gibi…
Biz burada, denizden bir katre nev’inden ifade etmeye gayret ettik, kusurumuzla beraber.
Tefekkür, tecelli eden isim ve sıfata âşıktır.
Yaratılışın en büyük gayesi Allah’a imandır. İnsaniyetin kemâli, marifetullah basamaklarında yükselmekle mümkün olmaktadır. Terakki eden kalbin, bütün hassalarıyla huzuru, muhabbetullah diye nitelenen Allah’ı sevmekle mümkün olmaktadır. İşte bu temel ve esasların tahkim ve takviyesi neticesinde ise cismanî olmayan ama ifadesinde bile aciz kalınan, ruhanî lezzet makamına ermek vardır.[3]
Bu huzur ve lezzetin temeli, marifetullah ve muhabbetullah ile atılır ve tefekkürle beslenirse inşaallah uzun ömürlü olur. Bilinir ki tefekkür, esma ve sıfata âşıktır
Âlemde tecelli eden her ne varsa her biri Hak isminin farklı tecellileri, haksız hareket edenler eliyle tezahürünü tefekkür etmek de bize hak olmalı.
Mehmet Çetin
22.04.2023 Yeni Foça İzmir
[1]https://islamansiklopedisi.org.tr/kuddus maddesi.
[2] Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar (2017), s. 597 (30. Lem’a)
[3] Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat (2017), s. 264 (20. Mektup)
Maşallah Kur’ân’la beraber kainat kitabını okuyarak, bize gönderilen mektuplara muhatabiyetimizi hatırlatıyorsunuz Allah razı olsun.
Mustafa Tevfik Özbilgin Beyin yorumu:
Ben Merkez Efendinin dediği gibi Allah her şeyi merkezinde yaratmış deyip fazla derine inmiyorum
Şöyle ki günümüzde insanlar sinek karınca böcek sevmiyorlar hatta marketlerde böcek ilacı bile satılıyor
Peygamberini Miraç’ta Burak’a bindirip semalara çıkaran Allah, Hicrette ise deve ile seyahati istemiştir. Nedeni ise Peygamberine sabır sebatı öğretmesi ve mükâfatlandırmak istemesidir
Ayrıca bir örümcek ağı ile duvar örülmeksizin kafirlere karşı set çekerek mucizesini göstermek istemesidir