Eğrisiyle Doğrusuyla
İstanbul Sözleşmesi 5
Su, hatalı kanala yönlendirildiğinde, hata suda mıdır yoksa o kanala yönlendirende midir?
Bir not ile başlayalım:
“Sputnik Türkiye radyosunun ‘Fotoğrafın Tamamı’ programına konuk olan tanınmış feminist Hülya Gülbahar, İstanbul Sözleşmesinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in önderliğinde, Ak Partili Nursuna Memecean’ın da içinde bulunduğu bir heyet tarafından kaleme alındığını açıkladı.”[1]
Haber doğru ise kaydına dayanarak diyoruz ki, meğer İstanbul Sözleşmesinin ismi gibi hemen her kelimesine varıncaya kadar yerli ve millî imiş (!)
Doğrudan bir iktibas ile kimin hazırladığını beraber okuyalım.
“Yasal düzeyde yapılması gereken her şeyi yaptık. Yasal mevzuatımız dünyaya örnek gösterilecek bir mevzuat. Her noktasında virgülünde hatta kelime arasındaki boşluklarda bile Türkiye kadın hareketinin emeği var. İstanbul Sözleşmesinin adı boşu boşuna İstanbul sözleşmesi değil. Tıpkı Kopenhag Kriterleri gibi, Roma Anlaşması gibi tarihe geçecek bir Sözleşme hediye ettik dünya tarihine ve bunun her kelimesi sonuna kadar yerli ve millidir. O metin yazılırken, AK Partili Nursuna Memecan, CHP’li Gülsün Bilgehan, bütün kadın dernekleri, Yakın Ertürk oradaydı. Grevio’da iki dönem başkanımız Feride Acar deli gibi emek harcadı. O sözleşme çeviri değildir, gayet yerli ve millidir. 6284 sayılı yasanın örneği yok dünyada, kelime kelime biz yazdık. Sayın Fatma Şahin’in önderliğinde hepimiz yazdık.”[2]
Bu beyan, Kadın hakları aktivisti, Feminist Hareket’in simge ismi Avukat Hülya Gülbahar ile yapılan, Sputnik Türkiye Radyosu’nun “Fotoğrafın Tamamı” programından nakildir. İlgilisine duyurulur!
Yaşanan serencam çok ibretlidir!
Dönemin aileden sorumlu bakanı Selma Aliye Kavaf, Viyana’da yapılan AB Aileden Sorumlu Bakanlar toplantısında sonuç bildirgesindeki “farklı aile formları” ifadesine, “eşcinsel aileleri” de kapsıyor olması gerekçesi ile itiraz eder.[3] Yerli medya kendisini topa tutar. Sağlık bakanı, kişisel özgürlükler açısından bakılarak eşcinsellere hoşgörülü olmaya çağırır. Bir başka bakan ise eşcinselliği hastalık olarak görmediğini söyler. Ve muhtemelen Kavaf’ın siyasi kariyeri bu sebeble biter. Yerine gelen Fatma Şahin 18 Ağustos 2011’de bir TV programında, “Özgürlük ve eşitlik herkes için olacak ise cinsel yönelim ayrıcalığı ortadan kaldırılmalı ve temel insan haklarından olan eşcinsel hakları tanınmalı” der.[4]
Bu iki haberin doğruluğu ya da yanlışlığından öte Sözleşmenin Avrupa cephesi zaten elinde olan ipin sahibidir, meselesine hâkim olarak plânını uygulamaktadır.
Deccal ve Süfyan’ın yalakaları müfsit vazifesiyle sahnede rol alırlarken, ahirzamanda dinsizliğin iki cereyanından fitne ve ifsat komitesinin; “kadına şiddeti önleme” paravanası ardından, kadın haklarını haksızca kullanarak aile yapısını sarsan bir plân olarak tatbikata konulan İstanbul Sözleşmesi bir ifsat paravanası olarak tarihe geçecektir.
Mehmet Çetin
12.12.2019 Yeni Foça İzmir
[1] https://tr.sputniknews.com/fotografin_tamami/201912071040790356-istanbul-sozlesmesi-dunyaya-bizim-armaganimiz/; https://yazarumit.com/istanbul-sozlesmesi-yuzde-yuz-yerli-mali-cikti/
[2] https://tr.sputniknews.com/fotografin_tamami/201912071040790356-istanbul-sozlesmesi-dunyaya-bizim-armaganimiz/
[3] https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/398586
[4] https://www.haberturk.com/gundem/haber/671475-escinsellere-davet-jesti; https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/398586
Fırat Birer’in yorumu
Siz ve Yeni Asya camiasına teşekkür ederim. Kamuoyunda kafaları karıştıran, çelişkili bir konu olduğunda Yeni Asya’ dan teyit ediyorum. Bunu kuru övgü olarak değerlendirmeyin. Özellikle son 5 yıl kutup yıldızı gibi Yeni Asya. Yasemin Hanım da benzer yazılar yazıyor. WhatsApptan paylaşmak çok pratik. Mutlaka samimi olduklarımla paylaşıyorum. Rabbim hizmetinizi daim etsin.
Yeni Asya’da makalemize yapılan yorumlardan
Yusuf Taha
22.2.2020 18:15:03
1.ittihatçılık 1908-1909 da başlayıp 1950”ye kadar yoğun olarak sürdü. 2.ittihatçılık ise 2002 de başlayıp hala tahribatıyla devam ediyor
Mustafa
22.2.2020 15:19:07
Bu kanunu kimin hazırladığını ve ne için hazırlandığını ben bilmem. Fakat yaklaşık 27 sene asayiş hizmetlerinde bulundum ve iki yıl öncede emekli oldum. Görev süresince kadına şiddet diye bir suç tarifi hiç bir güvenlik görevlisi bu kadar bilmiyordu ve karşılaşmıyordu da. Ne zaman bu kanun çıktı medyanın da kadını aile reisine karşı fitlemesiyle kadına karşı işlenen suçlarda asayiş suçlarında ciddi oranda suç patlaması yaşandı. Hatta cinayetlerinde olduğunu medyadan öğrendik. Bunu en doğrusunu suç istatistikleri gösteriyor. Sanırım baştan çivi yanlış çakıldı. Bence bunun Anadolu insanı aile yapısına uygun olarak yeniden düzenlenmesinin vakti geldi ve geçiyor diye düşünüyorum.
Muhalefetteki iki büyük partinin Genel Başkanları, iktidara gelirlerse, İstanbul Sözleşmesini hemen geri getireceklerini beyan ettiler.
Bir küçük partinin Programında ise anılan sözleşmeden daha ileri maddeler bulunmaktadır:
” Demokrat Parti, Türkiye’de yaşayan herkesin (…) cinsiyetine, “”cinsel yönelimine,” (…) bakılmaksızın eşit hak, özgürlük ve fırsatlara sahip olacağı bir düzeni meydana getirmeyi siyasal varlık sebebi olarak görmektedir.”
“Vatandaşların (…) “cinsiyetine, cinsel tercihine,” (…) bakılmaksızın herkes için hak, özgürlük ve fırsatlar düzeni öneriyoruz.”
Ayrıca, söz konusu Sözleşme TBMM’den ittifakla geçmişti. Şayet bu sözleşme yanlış ise, suçu tamamiyle iktidara yüklemek ne derece doğru olur. Muhalefet de denetim görevini yapmamıştır.
İk partinin Sözleşmeyi geri getireceğini beyan etmesi ve bir partinin programında, LGBT’yi meşrulaştıran ifadelerin bulunması, en azından bu üç partinin ideolojik olarak Sözleşmeyi savunduğunu gösterir.
Özetle, bu tür siyasi tenkit yazıları etkili ve inandırıcı olması için objektif olmalıdır.
Ali Evren’e teşekkürler
Söz konusu sözleşmede haklı olarak eleştirdiği noktayı biz de eleştirmiş ve ikaz etmiştik. Bu vesile ile tekrar teşekkür ederim.
İlgili yazımız
https://www.mehmetcetin.de/siyasilerin-tepkisizligi-acitici/