İhlâs Risalesi Okumaları 9
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, İhlâs Risalesi’nin girişinde ihlâsa ait nitelikleri ve ona ait özellikleri sıralar. Bunu devam edecek izaha temel olması için dikkati çekme nev’inden işaret taşları olarak döşer veya âdeta işaret fişekleri olarak yakar.
İşte bir dikkat çekme ameliyesi daha ifadelerle devam eder:
“Madem ihlâsta mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var.”
Bir üst paragrafla bağlama cümlesi olan bu ifade elbette yukarıdaki paragrafın konusunu işler. Lâkin bu ifadede bulunan hassa, nur ve kuvvet kelimelerini tekrarlar ve onlara yüklediği manalara işaret eder.
Hakikaten ihlâsın kendisi bir “hassa”dır. Yani, ihlâsa özel olan bir niteliktir. O nitelik başka şeyde değil sadece onda vardır ve ona hastır. İşte sıralanan niteliklerin hepsi sadece ihlâsın kendisine ait olan “özel” özelliklerdir.
Bu özelliklerin yanı sıra ihlâsın kendisi bir şey değil, sadece “nur”dur, eşya, hadise veya eylem anlamında değildir. Nedir, o halde? Cevab, “nur”dur!
Güneşte ışık var ama ayda nur var. Aydaki nur, güneşteki ışığın bilinen özellikleri nev’inden yakması, ısıtması, kimyevî ve maddî özelliklerini bulundurmaz. Sadece aydınlatır, ışık verir.
“Nuranî ruhların aksidir” [1]zaviyesinden hareketle ihlâs; akistir ve bulunduğu muameleyi ihya eder, nurlandırır. Nur, gizlenmez. Mana-yı harfî olarak muhtevasındakini aksettirir. Kendini değil, kendinde tecelli edeni gösterir.
İbadet niyetiyle yapılan hareketin ruhunun, nur olarak yansıyanı, ihlâstır. Gerçekten ihlâsla hareket edeni nur ve nuranî görürüz. Allah’ın emir ve nehiylerinin samimiyetle yapılmasıyla nuraniyet kesbederek, kalb ve ruh makamına çıkanlarda nuranî tecelliler, vuku bulan hadiselerdir.
İşte ihlâsın “nur” hassası tarifi imkânsız bir kuvvet olarak tesir ediyor.
Bunlar, Allah’ın nimet ve ikramıdır.
Ayrıca ilk dokuz adet sıralanan “en”leri hassa, nur ve kuvvet kategorisinde toplayıp şöyle gruplandırıldığı düşünülebilir:
Hassa: “en mühim bir esas”,”, “en yüksek bir haslet” “en makbul bir şefaatçi,”
Nur “en kısa bir tarîk-i hakikat”, “en makbul bir dua-yı mânevî”, “en sâfi bir ubudiyet, ihlâstır.”
Kuvvet: “en büyük bir kuvvet,”, “en metin bir nokta-i istinad,”, “en kerametli bir vesile-i makasıd
Bu son yoruma iştirak etmeyebilirsiniz, ancak ihtimalden de uzak değil.
İhlâs Risalesi okumalarında veya daha genel bir ifade ile söyleyelim, bütünüyle Risale-i Nur Külliyatı okumalarında alınması gereken ruha nur olacak hâlimizin, her hâlükârda Üstadın şu tarifine uygun olmalıdır, deriz, şöyle ki:
“İman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i Sânii netice veren masnuattaki tefekkür-ü imanîden gelen lemeât ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahîmin hazır, nâzır olduğunu düşünüp, Ondan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmek.”
Bu cümle tek başına, bütün vasıflarıyla ihlâsı tarif eder, işaret eder.
Bu cümledeki esas, Kur’an-ı Kerim’e Risale-i Nur ile hizmet etme mesleğinin “tefekkür” rüknünün tatbikini netice verirken, ayetlerde ısrarla vurgulanan tefekkür ibadetinin icrasına yönelik bir husustur.
Şirk-i hafiye yol açan riyadan kurtarıp, tevhid esasını tahkiki tahkim eden ihlâs, hakikaten çok hassası olan nur ve nuranî bir kuvvettir.
Mehmet Çetin
25.11.2018 Bostanlı İzmir
[1] Sözler, s. 223 (On Altıncı Söz), (2016)
Tebrikler. Allah kabul etsin. Risale-i Nur dersini kendisinden aldığım ağabeyimin yazdıklarını eleştirmek haddim değil. Aynı zamanda kendi aldığı ve yaptığı tefekkürü bizimle paylaşmış. Teşekkürler. Sadece ve sadece kendisinden aldığım ihlâs dersimi bir tek cümle ile ifade edip paylaşmak isterim. İhlâs bir duruş, bir tavırdır. Vesselâm.