Tren rayda gider

Avatar photoPosted by

Sultan Mehmet Reşat’ın 5 Haziran 1911 de başlayan Rumeli seyahatine iştirak eden Bediüzzaman, bu yolculukta iki öğretmen ile yaptığı sohbetteki misal ve izahları ile hayata bakışımıza açılımlar getirir.

Sohbetin temelindeki konu hamiyet-i diniye ve hamiyet-i milliye olarak ifade edilen dini gayret ile mi yoksa milli gayret ile mi hareket edilmesi hakkındadır.

Misalde tren tünelden çıkar ve kenarda üç kişi bekler. Birisi altı yaşına girmemiş bir çocuk, diğer ikisi de hayalen İranlı Rüstem, Yunanlı Herkül. Çocuk trenin bir nizam dâhilinde makinistin kontrol ve idaresi ile ray üzerinde hareket ettiğini bilir. Çocuk, bu bilgisi ile trene karşı rahattır, hürdür. Diğer ikisi de bu bilgilerden mahrum oldukları için devasa gördükleri ve mukavemet edilemez zannettikleri düşman karşısında korkarak kaçarlar.

Bu makalemizde dini veya milli gayretin konu edilmesinden ziyade her şeyin bir esas üzerine hareket ettiğine dikkat çekmek isteriz.

Nizamı bilen ve nizama dâhil olan her şeyin o kaide ve kuralların dışına çıkamayacağını kabul eden insanın eşya ve hadiseler karşısında endişe etmesine gerek yok. Sadece tedbirli davranarak mütevekkil olması yeterlidir.

Üstadın verdiği misal ve yaptığı izahlarla beraber şunu hiç hatırdan çıkarmamak gerekir: Hayatın sağlık ve istikametli devamı isteniyorsa itidalle vasat rayında adaletle yürümeye dikkat edilmelidir. O rayda trenin kazasız yürütülmesi hayatın bütününe hitapla hükmeden şehvet, gadap ve akıl duygularının vasatta kullanımı ile mümkündür.

Başıboşluk anlamında bir özgürlük kâinatta yoktur. Kaldı ki; sular yatağına, bitkiler toprağa, taşlar ağırlığına bağlıdır. Yağmur dilediği gibi yağmaz, rüzgâr istediği gibi esmez. Her şey belirlenmiş bir düzen içerisinde rayına tabidir, devam eder, gider. İnsanın da fıtrî bir rayı vardır. Esasları âyet ile tesbit edilen, Resul-i Ekrem’in (asm) sünnetiyle örnek uygulamaları gösterilen yoldur. Bu yol, her asırda mücedditler tarafından yeniden takdim edilir.

Evet, tren rayda gider ve rayın dışına çıkarsa kaza olur. Başa gelen musibetler, raydaki trenimizin sallandığını gösterir ki davranışlarımıza dikkat etmek gerekir. Yoldaki engeller, takılmak için değil aşılmak için vardır, konulmuştur ve maksut da odur. Hamiyetli insanlar engele takılıp, ümitsizliğe düşmez. İmanıyla beraber tevekkül eder, sabır ve gayretle aşar şevkle yola devam eder.

Hayatî, vücudî ve nuranî şeylerin yaratılmasında eşya vasıta olurken diğerlerinde sebepler tavzif edilmiştir. Dolayısıyla imtihana tabi tutulduğumuz bütünüyle ömrümüz içerisinde hayatımız, varlığımız ve nuranî âlemimizle alakalı olan tecellilere hayret ve şükürle mukabele edip, diğer tecellilere de korku ve ümit dengesini iyi muhafaza etme endişesiyle sürdürürken bilmeliyiz ki Allah her şeye hâkimdir, O’nun izni dairesinde her şey rayında gider. Raydan çıktığını zannettiklerimiz bile yine O’nun izni ve ilmi dairesindedir. Böylesi durumda cüz’iyata değil külliyata bakmalıyız. Resmin ayrıntısında boğulmadan bütününe bakıp ibret alınmalıdır, ders çıkarılmalıdır. İrademize yönelik konularda, tercihimizi haram dairesinden uzak tutup emir dairesinde kullanmalıyız. Beşeriyet gereği kazalarda ise acz ve fakrımızı vesile ederek dile getirdiğimiz dua ve tövbelerle yardım isteyip, tekrar rayına oturtulmasını fiilî ve kavlî ama kararlı şekilde dilemeliyiz.

Trenin rayda gitmesi misali unutulmamalı. İrademizi aşan konular da dâhil olmak üzere hiç bir şeyin İlahi raydan çıkamayacağına inanılmalı. Vazifeler yapıldıktan sonra huzur ile hayata devam edilmeli. Unutulmamalıdır ki sınava çalışan heyecanlanır ama korkmaz.

Mehmet Çetin

27.12.2015 Bostanlı İzmir

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir