Hayata tatbik etmek
İlkokulda Türkçe dersinde öğretmenler bir kelime öğrettiklerinde hemen onu cümle içinde kullanılmasını isterlerdi. Talebe de o yeni kelime ile anlamlı şekilde cümleler kurar ve uygulardı.
Öğrenilen her şey gibi öğretilen her şey de hayatta uygulanmadıktan sonra ne kadar sürdürebilir? Okunan eserde öğrenilen bir meselenin, hayata tatbikinin örnekleri verilip doğrusu gösterilmelidir.
Sözgelimi sabır konusu işleniyor. Hem de sabrın meşhur üç çeşidi dile getiriliyor ki masiyete, musibete ve taate sabretmenin, hayatın içinden uygulamalarını anlatıp, tatbik edilebilirliğine hem dikkat hem de yüreklendirmek gerekir.
Bir komutan düşünün ki karşısındaki düşman birlikleri henüz hücuma başlamamışken, merkezdeki güçlerini sağ ve sol kanada gönderip hücum emri verse, düşman komutan işin farkına varır ve zayıflayan merkeze bütün gücüyle saldırır ve galip olur.
Zaman şeridinin geçmiş ve gelecek kanadı “yok” iken şimdiki zaman ise mevcuttur. Sabır, yok olan zaman dilimlerine harcanırsa hiçbir faydası olmaz zira “yok”a atılan ok, boşa gitmiştir.
İşte zamanı yerinde kullanma konusunda şimdiki zamanda yapılması gerekenin yapılması en doğru olanıdır. Kaldı ki başa gelen musibetlerde de içinde bulunulan şimdiki ân diliminde sabretmek, gereken tedbirleri alarak tevekkül etmek, sabrı yerinde ve doğru kullanmak demektir. İnsanı isyan ettirecek hâdiselere ya da baştan çıkaracak günaha karşı, yine ânı kollamak, o ân, o hatayı yapmamaya sabretmek de bir diğer doğru kullanımdır. İbadet ve itaat etme konusunda da bugün düşünülmeli, şimdiki an değerlendirilmelidir. Vakti girdi ise namaz kılınır, girmeyen vaktin de namazı kılınmaz. Bu ve benzeri konular hayatın içinden örneklendirilerek anlatılmalı ve yaşanabilirliği izah edilmelidir.
Mesela hepimizi bekleyen bir ölüm hakikati var. Kabrin arkası için çalışınız, hakikatli bir ikazı var. Hem ecel gizli olduğu için ne zaman o kabre girileceği belli değil. Kabir, genç ihtiyar, zengin fakir fark etmeksizin herkesi dâvet ediyor. İşte böylesine hayatî bir vaziyet karşısında insan kurtuluş yolunu aramalıdır.
Üç gün sonra girilecek bitirme sınavına talebe, nasıl canla başla çalışırsa; yaklaşan bir bayram arifesine esnaf daha fazla satış yapmak için nasıl ciddi hazırlıklarda bulunursa; çok sevilen birisini karşılamak için nasıl can-ı gönülden hazırlıklarda bulunulursa bunlardan daha ciddi ve kıyaslanamayacak derecede önemli bir ahiret hayatı için nasıl geri kalınabilir ki? Madem ki hayata zevk ve lezzet için bakılıyor o hâlde dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isteyen, meşru dairedeki keyfe iktifa etmeli zira o, keyfe kâfidir.
Başta denilmişti; öğrenilen ve öğretilen her ne ise hayata uygulanabilirliği de yapılmalı ve öğretilmelidir. Teorik öğretim, uygulamasız eğitim, irtibatsız uhuvvet, ne kadar bir kıymet ifade eder ki? Bu sebeple, okumaların uygulanmasına yardımcı olacak izahlar; yapılan eğitimin kalıcı ve uzun ömürlü olmasının yanında verimli olmasını da sağlar.
Mehmet Çetin
22.02.2022 Yeni Foça İzmir
Hüseyin Keskin
Hayatta olabilecek ve beserin takatini yeteceği her şeyi Efendimiz gününde cereyan etmiş böylece insan müsbet manada neyi duyduysa onu yasanmış olarak kabul etmeli ve hayatına tatbik etmelidir.
Kağan Karadoğan’ın yorumu
Allah razı olsun ağabey. Özellikle benim için çok dersler barındıran bir yazı olmuş.