İçe kapanmak

Avatar photoPosted by

Enfüsî Muhasebe

İlim, adına ne derse desin, içe kapanmak insanın fıtrî hâlidir. Bu, tamamen insanın, bittiği, tükendiği, kendine gelmek istediği, kendisi ile baş başa ve yalnız kalmak istediği çok hususi ve ama o kadar da fevkalade istisnaî ve bir o kadar da insanî bir keyfiyettir.

Esbabın bütünüyle sukut ve sükût ettiği bir zeminde; kul, bütün sebepleri yaratan Rabb-i Rahminin kucağına iltica edercesine içe kapanır, sığınırcasına kendini teslim eder, merhamet dilenircesine gözünü diker, dilini tutar, sadece ama sadece kalbi ile haberleşme kurmaya başlar.

Bu haberleşmede dile hacet yok, işlemez ve zaten o noktada işe yaramaz da artık. Zira esasında sebep olan dil, önceki zamanlarda vazifesini yapmış, çoktan bitmiştir. İnsanın; bildiği, tanıdığı, münasebet ve alaka kurduğu en yakınından en uzağına kadar bütün insanlar artık ona el ve yabancı, zira derdini anlamıyorlar veya anlatamıyor.

Şimdi bu hâle düşen, esasında bu makama çıkan insan; maddeden manaya, mideden kalbe, cesetten ruh makamına yükselme yoluna girmiş demektir. Çok hassas bir noktadır. Zira hadiste belirtildiği üzere gurbetlik başlamakta, gariplik onu beklemekte.

“Benim” dediğiniz neyiniz var ise, bakıyorsunuz öyle bir noktada elinizden çıkıveriyor veya elinizde iken sizi tanımıyor, dinlemiyor veya siz kendinizi ona anlatamıyorsunuz. Adeta pınarın başında susuzluk çekiyorsunuz.

Ümitsizliğin başladığı zannedilen bu noktada yeni ama öncekilere hiç de benzemeyen ve çok farklı olan, daha kuvvetli ve ciddi bir ümid kapısının açıldığını ve açılacağını hemen müjdelemek isterim.

Bu ümid kapısında, kalbinizden geçenleri, anlatamadığınız bütün dert ve sırlarınızı, halledemediğiniz bütün sıkıntılarınızı, paylaşamadığınız bütün hissiyatınızı dinleyecek, ortak olacak ve bütün bunların üstünde kabul ve cevap verecek Rabbiniz var.

Kaldırın başınızı!

Böyle hâlde iken, kim ne derse desin mühim değil, önemsemeyin de. Siz o dert ortağı olan Rabbinizle hem dem olmaya devam edin. Evet, karşınızda bulunan yakınınızın gözüne baka baka içe kapanabilirsiniz. İhtiyaç anında devam edin.

Eli, dili, gözü kullanmaya ihtiyaç hissetmeden kalbinizle haberleşip dertlerinizi hasbî olarak anlatabilirsiniz. Sıkıntı etmeyin kendinize. Evet, evet, artık ciddi ve sizi anlayıp, dinleyip cevap veren bir dert ortağınız var. Ne mutlu size. O’nu buldunuz, tebrik ederim.

Dikkat etmemiz gereken hususları da anlatmama izin verin lütfen. Bu hâlimiz, ispat edilecek, dışa vurulacak bir hal olmadığı ve tamamen hususî olduğu için bu sizin sırrınızdır. Yani sizde kalmalı. Sır paylaşıldı mı sır olmaktan çıkar. Unutma bunu!

Dışarıdaki hayattan kopamayız! Zira henüz kabrin bu tarafındayız ve mesuliyetimiz var, acele etmeyin. Onlar bizim içe kapanmadığımız zamanki hayatımızın olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla şimdiki zamanda yaşadığımızı unutmadan, atlamadan, hayatın levazımatını mutlaka yerine getirmeliyiz.

İçe kapanmayı, ihtiyaç hâsıl oldukça yapmalı. Ama su-i istimale de malzeme olmamalı. Yaşanan hayatın en küçük sıkıntısından kaçmaya bahane olmamalı.  Bu hâl, sebeplerin bittiğinde çalınacak kapı olmalı.

İçe kapanmak; günlük hayatın devamını olumsuz hâle getirmekten ziyade olumlu ve müspet şekle çevirmeyi netice vermeli. Hani bir sıkıntınızı anlatır, boşalır ve rahatlarsınız, sonra da kalkar eskisinden daha şevkli işinize devam edersiniz, işte onun gibi olmalı en azından.

Dert etmeyin kendinize! Bu içe dönüş aslında sevgiliye, Rabbe dönüştür. Buraya gelmeden önce zaten O’nunla beraberdiniz, buradaki içe dönüşlerle hasret gideriyorsun, farkında ol. Başkası, sizin içe kapanmanıza sebep olduğu gibi sizde başkasının içe kapanmasına sebep olduğunuzu unutmayın. Rabbiniz var. Derin bir nefes alın, ama o nefesi verirken gerçekten Rabbinizin huzurunda olduğunuzu düşünün, rahatlayın, sizi dinleyen var.

İçe kapanmak,  sebeplerin bittiğinde açılan bir kapıdır. Dua kapısı. Münacatın müracaatı, içe kapanmak ile başlar.

Lütfen, içe kapanmada kendinizi unutmayın!.

Mehmet Çetin

06.01.2012- Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir