Ufukların karardığı zamanda Afyon hapishanesinin şafağında tulu etti. Bediüzzaman’ın muhkem talebelerinden, Denizli hapishanesinde Üstadının yerine şehit düşen Hafız Ali’ye bir manada vekil Zübeyir Gündüzalp, imdada yetişti. Kısa zamanda kadir ve makamını, hizmetleri ile ispat ederek Üstadının etrafında pervane oldu.
Yeni Said’in Üçüncü Said’e inkılâp ettiği döneminde çok mühim hizmetleri ile yaşlı Üstadının yoluna baş koydu. Yanından saniye ayrılmadığı gibi ülke ve dünyadaki gelişmelerden haberdar etti. Nur Talebelerinin istikametini temin eden Lâhikalar’ın tanzim, tertip, tedvir ve tebliğinde Zübeyir yine koştu.
Üstadının vefatının akabinde kopan ihtilal fırtınası ile cemaatin savrulmamasında, kalkan duruşu ile Zübeyir dikkatleri çekti. Üstadından aldığı meşveret dersini tatbik ederek mümtaz ve mümeyyiz ağabeylerle yapılan müşaverelerin neticesinde alınan kararın uygulanmasının temininde yine koştu, yorulmadı, yılmadı.
Ülkede terörü besleyerek, muhtıralarla muhtemel ihtilala zemin hazırlanması arefesindeki o tehlikeli hadiseleri engelleyici hizmetlerde yine o vardı. Siyasi âlemde, İslamın lehine demokrat cenahtaki dağınıklığın toparlanmasında, cemaat içerisindeki birliğin bir manada sağlanarak siyasilere, istikamet gösterilmesinde yine Zübeyir önde.
İstikametin temini çok önemli idi. İman hizmeti istikametli olmalıydı. İhtilallar ve muhtıralar yeteri kadar tecrübe vermişti. Eskinin Lâhika hizmeti bir manada devam ederek irtibat sağlanmalıydı. Bir lahana yaprağı kadar olması murad edilen dua, nihayet ‘Yeni Asya’nın tezahürü ile kabul edilmişti.
Yeni Asya’nın Nur prensipleri üzerine tesisinde yardımcı kardeşlerinin önünde, arkasında ve içinde Zübeyir vardı.
Afyon müdafaalarından Yeni Asya satırlarına varıncaya kadar cesaret, dirayet ve istikamet dersini, kardeşlerine veren yine Zübeyir idi.
Artık O’nun da vazifesi tamamlanmıştı. 1971 yılının 2 Nisan’ında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Allah rahmet eylesin.
Yeri doldurulamaz ideal bir şahsiyet idi. Üstadın vefatı ile devraldığı şahs-ı maneviyi temsil temsil etmeyi, şahsında taşıyan bir şahsiyet. Onun vefatının ardından cemaat hamdolsun bir sarsıntıya maruz olmadı. Zira Nur prensipleri kavi olarak yer etmişti, sağlam zeminlere kök salmıştı.
Bunları heyecan ve ümit ile anlatırken, son ihtilaldan, post-modern darbe ve e-muhtıralardan beri eksikliği ciddi manada yeniden hissediliyordu. Gerçi yetiştirdiği kardeşleri dirayetle hizmeti organize etseler de yine Zübeyir bir başka idi.
Zaman, dünün gençlerini bugün yaşlı hale getirmekle kalmıyor, ihtiyaca işaret ediyordu; Zübeyirlerin yetişmesi lazımdı. Zamanın bu işaretini elbette anlayanlar anladı ama ufuklar sıkıntılı idi.
Fecr-i sadık öncesi çıkan fecr-i kazipler bazılarını yanılttı. Yanılanlar pusulaya da dikkat etmemişler anlaşılan. Üstadından aldığı dersi veren Zübeyir, meşveret pusuladır, diyordu.
Fecr-i kazibin rüzgârı ülke içinde ve dışında ciddi çalkantılara sebep oldu. Gündüzler gece olmaya yüz tuttu. Masumların hayatı heder oldu. Ahirzamanın Büyük Mehdisinin hizmet metodunu hayatları pahasına bazıları anlamaya başladı, ama onlara ve başkalarına anlatacak yeni Zübeyirler lazımdı.
Yalancı bulutlar güneşin doğmasını setretmeye yetmeyecek, inşaallah. Ama burada da yeni Zübeyirler lazımdı.
Köşesine çekilmiş, kendindeki kıymetten haberi olmayanların ikaz edilerek, intibaha getirilip, vazifeye, hizmete sevk edilmesi lazım. Bununla, hem mevcut Nur cemaatlerinin yakınlaşması ve hem de demokratların İslam’a hizmet konusunda tahrik, tanzim ve tedbiri lazımdı. İşte bunlar gibi daha mühim işler için yeni Zübeyirler lazım.
Biliyorum, Zübeyirler içinizde. Onu yetiştiriyorsunuz. Günü geldiğinde hizmet zeminine uğurlayacaksınız. Bu konudaki hazırlığınızı da tebrik ediyorum.
Ama ben yine de işaret edeyim, tebşir edeyim, tahrik edeyim; yeni Zübeyirler lazım, diyorum.
Mehmet Çetin
27.08.2013. Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir