Senin fikrin nedir?

Senin fikrin nedir?

Mahalle baskısı, insanlar üzerinde maalesef ziyadesiyle etkili. Söz konusu bir meseleyi muhatap bildiğiniz kişi ile birebir görüştüğünüzde, sıraladığınız delil ve yaptığınız izahlara hak verir, aklı basar. Lâkin karar verme işi, kurulda ya da başkalarının da olduğu bir zeminde tartışılırken sanki öncesinden onunla hiç görüşmemişiniz gibi lâl olur, başka konuşur, bu yetmezmiş gibi, karar oylamasında aleyhte el kaldırır. Şimdi, buna sormazlar mı, senin fikrin ne?

Seviyeli bir sohbette yahut münazara ve müzakereli bir ortamdasınız. Ortada bir konu var herkes fikrini beyan ediyor. Fikir sahipleri de tezlerine delil getiriyor, hayattan örnekler katıyor, bir güzel takdim ediyor. Bunlar yapılırken sıra ona geliyor ve bakıyorsunuz konuşmacılardan aşırdığı üç beş cümleyi zar zor bir araya getirerek sırasını savunca, gözünün içine bakarak sormaz mısınız senin fikrin ne?

Çoğaltabileceğimiz ve sıra dışı diyemeyeceğimiz bu karakter, üzgünüz ama hemen sağımızda solumuzda istemediğiniz kadar da var, ne yazık ki?

Toplum olarak bir kalite problemi yaşıyoruz ki eskiler buna keyfiyet derlerdi.

Apartman yönetim kurulundan, şirket yönetimine, cemaatlerin meşveret heyetlerine, her nev’i meclis manasındaki toplantılarda bu tip, ziyadesiyle var.

Bu vasıftaki insanlardan teşekkül eden danışma ve müşavere ne kadar sağlıklı ve istikametli yön verir ki?

Bir zamanlar bir muhasebecim var idi, işletmemin malî müşavirliği görüşmelerimizde beni hiçbir zaman haksız çıkarmazdı, hep tasdik ederdi ve bu da nefsimin hoşuna giderdi. Dönem sonu yapılan malî inceleme sonunda gördüm ki yapılan malî muhasebe işlemleri yetersiz çıktı ve cezayı yedik. Aklım başıma bu ceza ile geldiğinde ona diyemedim ki bu işlerle ilgili senin hiç mi fikrin yoktu be kardeşim!

  Fikirsizlik, bir eğitim problemi olduğu gibi kişilik problemi de. Kendinizi gütmezseniz, başkalarının gütmesine hazırsınız, demektir.

İnsanın, fikrinin olmaması tahlil edilmeli. Neden kaynaklanıyor bu problem? İnsan, araştırmaya, bilgiler toplayarak fikir nasıl oluşturulur, değerlendirmeler nasıl yapılır gibi eğitimler yaygın ve örgün kanaldan yapılmalıdır. Millî Eğitimin meselesi olduğu gibi medyanın da derdi olmalıdır.

Kimi uyanıklar, karşısındaki kişileri susturmak, onlar üzerinde baskı kurmak için de “Senin fikrin ne?”, diye sorularla sıkıştırdığını zanneder. Esasında bu da bir istismardır. İnsan her şeyi bilemeyebilir ama bilemediği şeyi öğrenmeyi de düşünmeli ve gayret etmelidir.

Hiç de uzağımızda olmayan bu yapıdakilere kızmak yerine onlara sahip çıkarak bir adım daha yukarıya çıkmalarına yardımcı olmak gerek. Hangi kapılarından girilerek yardımcı olunacağı kişiden kişiye değişir ama illa ki bir kapı vardır.

Mehmet Çetin

10.07.2021 Yeni Foça İzmir