Şahs-ı manevîden savrulma 

Avatar photoPosted by

                                                                                                                                      Şahs-ı manevî tahlilleri-8

Uhuvvet, tesanüt ve bunun ruhu olan ihlâs düsturuna dayanan Risale-i Nur ile Kur’ân ve iman hizmeti mesleğine sadâkat ile ihdas edilen bir şahs-ı manevî vardır. Umum Nur Talebeleri de bu şahs-ı manevînin tabiî bir azasıdır.

Şahs-ı manevî havuzunda bulunurken yapılan hizmet, edilen dua; ferdîlikten külliyete yükselir. Gazete ve dergilerdeki yazılar; yapılan ders ve konuşmalar umum kardeşlerin duaları ile öyle yüksek bir mana alır ki tesiri azîm olur, ikrâm-i İlâhi ile.

En küçük ve dar mahalden başlayarak umumî şûra toplantılarındaki kararlar, tamamen sadâkat ve istikamet hedefli ihlâs ruhlu hareketler olduğu için ekseriyetle muvaffak olunur ki bu da bir büyük ikrâm-ı İlâhiyedir.

Mahallinde samîmi yapılan hizmetleri ile temayüz edenler, kardeşlerinin tensibiyle meşveretlere dâhil edilerek çeşitli vazifelerde bulunulur.

Bunların her biri ferdin doğrudan hüneri olmayıp tamamen birlik, beraberlik ve samimiyetten kaynaklanan güzelliklerdir.

Buna mukabil mizaç farklılığı, menfaat hırsı, makam arzusu, enaniyet tahriki, şöhret hastalığı,  korku ve endişe vehmi, zaaflarıyla müfsidlerin tuzaklarına kullanılma gibi arıza ve imtihanlarla insan, şahs-ı manevîden savrulma riskiyle karşı karşıya gelebilir.

Bu hâllerde-inşaallah- hatasının farkına vardığında murakabe ve muhasebesini nefsi ve Rabbi ile yaparken eski dost ve kardeşlerine de düşen vazifeler vardır elbette.

Bu eski kardeşinin, o büyük havuza bir an önce dönmesi için sabır ve ümitle yaptığı duasına zaten devam ediyordur ve etmelidir de. Bu, en temeldeki gizli ama bir o kadarda mühim bir vazifedir ki kardeşlik icabıdır. Onunla, hemen her karşılaşmalarda onca söz konusu ettiği ihtilâfî mevzuları serrişte etmeden, mümkün olduğu kadar uhuvvet ve beraberliğe dâvet eden ifade ve hâllerde fıtrî olarak bulunmalıdır. Zor ama ona samimi olduğunu fıtrî davranışları ile hissettirmelidir zira mümin kardeşinin fenalığı için acır ve ona dua eder,  muavenet eder.

İşte bu muhabbet ve ihlâs dolu gizli özneli güzel davranışlar vesilesi ile umulur ki savrulma fırtınasına yakalanan kardeşini yeniden kazanmış ola.

Rabbim, yâr ve yardımcımız olsun, savrulmalardan muhafaza eylesin, âmin.

Mehmet Çetin

19 Aralık 2020 Yeni Foça İzmir

2 comments

  1. Abdullah Tunç
    Bediüzzaman’ın davası istikrarlı bir davadır. İptida ile intihayı birleştiren bir davadır. İskametli bir davadır. Başladığı gibi biten bir davadır. Zikzaklığı kaldırmaz. Bunda sağa sola inhiraf yoktur. İfrat ile tefrit yoktur. Vasat bir yoldur. zulme ve zalime meyil yok. Her türlü istibdadın karşısındadır. Bediüzzaman’ın mesleğinde taviz yok, başka şahıslara takılmak yok, başka meslek ve meşreplere meyil yok. Başka cereyanlara kapılmak yok, Bediüzzaman’ı Üstad, Risale -i Nur’u rehber etmek vardır. Bunun dışında olanlar Cadde-i Kübra-i Kur’ân’iyeden ayrılanlardır. Akibetleri meydandadır. Memleketi getirdikleri feci durum bütün açıklığı ile ortada duruyor…

  2. S.A. Çok faydalı bir hatırlatma olmuş.
    Bence savrulmanın asıl nedeni yazının en başında saydığın vasıfların işin ta elbaşında sağlam raptedilmemiş olmasındandır. Yani bir motora bağlı ve döndürülmek üzere hazırlanmış bir düzenek düşünün. O düzeneğin üzerine yerleştirecek herhangi bir şeyi iyice sabitlemezseniz o düzenek dönmeye başladığında merkezkaç tesiriyle hemen savrulacaktır. Daireye yeni giren birinin o vasıfları edinmesine özen gösterilmezse ilk fırtınada bütün emekler heba olur. Şayet o vasıflar sağlam kazanılırsa bırakın küçük bir fırtınayı, boğazına kadar günah içinde de olsa, inanç bazında, fikir bazında savrulmayacaktır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir