Rüzgâr kanatlı atlardan yılkı atlarına

Avatar photoPosted by

Rüzgâr kanatlı atlardan yılkı atlarına

At, hayvanlar âleminde, insana en yakın dostlarımızın başında gelir. İnsandan yedi kat daha duygusal olan atın erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, iğdiş edilmişine beygir, ömrünün sonunda yabana salınmışına da yılkı denir.

Yılkı atları, 10/12 attan oluşan öğrekler (gruplar) hâlinde dolaşır ki kışın, kurt saldırılarına grup savunması ile kendilerini korurlar. Her öğreğin bir lideri vardır.

Onlar sert geçen kış aylarında kuytu yerlere çekilir, vahşi hayvanlara karşı amansız mücadelelerini hayatları pahasına verir ve baharın ilk aylarında yeniden ovaya inerlerdi. Böylece ovaya hayat gelir, hareket gelir.

Ücretsiz Siyah Atın Gri Tonlamalı Fotoğrafçılığı Stok Fotoğraflar

İşte bu aylardan kışa kadar geçen süreçte evlilik adayı genç delikanlılar; gözlerine kestirdikleri yılkı atlarını tutar, onu rüzgâr gibi koşturur, onunla kız istemeye gider, gelin getirir, yarışlar düzenler.

Ücretsiz Çiçekli çim Sahada çalışan Siyah At Stok Fotoğraflar

Rüzgâr kanatlı atlar, genç ve sağlıklı hayatlarında yıllarca binek, yarış, ziraat ve nakil işlerinde hizmet verirken sahibinin de dert ortağı ve sırdaşı olur.

İlçemizin sırtını dayadığı ve Peçenek Çayının geçtiği koca ova, bütünüyle çok türden yılkı atlarının dolaştığı geniş bölge olmanın yanı sıra, onlarla alâkalı efsaneye varan hikâyelerin kaynağı bir sahadır.

Efsane demiştik ya, At Kayası Efsanesini anlatmadan geçmek olmaz! Ki bu efsane neredeyse Anadolu’nun pek çok yerine atfen anlatılmakla beraber ilçemiz için de bahsi söz konusudur.

O kış çok soğuk ve sert geçer. Herkes evine çekilip, kapıları iyice kapatır. Yollar uzun süre kapalı kalır. Yüzlerce at, kayalıkların arasında korunmaya çalışır ama kar, tipi, fırtına ve soğuk durmak bilmez. Hem kendilerini ve hem de yavrularını, taylarını korumaya çalışırlar.

Nereye kadar? Nihayet pek çoğu o kıştaki şiddetli ve aşırı soğuğa yenik düşer ve donarak ölür ve işte o kayalıkların da adı “At Kayası” olarak hatıralara geçer ve kış sohbetlerinde zaman zaman zikredilerek hayvanlara merhamet işlenir.

Bu fevkalâde üzücü olay, bütün ova insanları tarafından duyulur. Hatta kış aylarındaki rüzgârların gelişigüzel seslerini atların kişnemesine benzetilerek yeniden hatırlanır. Türküler yakılır, dillerde destanlaşır.

Yaşanan bu elim vakıa, yılkı atlarının kış aylarında korunmaları için köylere yakın alanlara geniş ahır yapılmasına vesile olur.

Akpınar Vadisi’nden Sipahiler’e giden yolun tam zirvesinde sola denk gelen yerde üzerinde at yatağı izi olan bir taş vardı. “Çocukluğumda görmüştüm, sonra kayboldu,” ifadesiyle not düşen Ramazan Şimşek[1] ayrıca At Kayası için de, Eley Köyü yakınındaki Çamurluk Bağlarının üstündeki korunaklı kayalıklarda olduğunu da bir yazısında ilave eder.

Yıllardır, sahibine sadakat ile hizmet eden atlar, yaşlanıp da yabana, yılgıya salındığında dile gelip “Vefan bu mu ey insanoğlu?” dese idi, ne cevap verilirdi acaba?

Doğrusu yılkı atlarının akıbeti beni endişelendiriyor, her hatırladığım da bilmem sizi de endişelendiriyor mu?

Rüzgâr kanatlı atlar, gençliğimizi simgeler. Gençliğimizde tay gibiyizdir, hoplar, zıplar, uçar kaçarız. Ama ya yaşlılığımız? Yaşlandığımızda, yılkı atlarının akıbeti gibi huzurevlerine, yaban ellerine ve hatta na-ehillerin soğuk vicdanlarına terkediliyoruz ki eyvahlar olsun hâlimize!

Ücretsiz alan, arazi, at içeren Ücretsiz stok fotoğraf Stok Fotoğraflar

Yapma be insanoğlu! Etme bulma dünyasında bu amelinin de bir karşılığı seni bulacaktır, unutma bunu!

[1] Ramazan Şimşek; http://www.sereflikochisarcengel.net/haber_detay.asp?haberID=4177&HaberBaslik=kocas-daginin-neresinde-nasil-arapca-allah-yaziyor

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir