Peygamber Efendimiz (asm), piyasa ekonomisinde aldatma ve aldanmanın önlenmesi adına peşin alım satımı, başka hadislerde olduğu gibi özellikle Altı Eşya Hadisi’nde de ısrarla tavsiye eder.
Ümmeti hakkında şirk ve faize girme endişesini ömrünün son zamanlarında sürekli tekrarlayan sevgili ve müşfik Peygamber Efendimizin (asm) elbette bir bildiği var idi.
Altın satışının doğrudan faizle bir ilgisi yok ama dolaylı uygulamaları ile faiz riskine girdiğinin çoğu zaman farkına bile varamıyoruz.
Piyasanın çok sıkıntılı olduğu, yaşanan bir gerçektir ama hayatın bütünüyle de bir imtihan olduğu ondan daha büyük bir gerçektir.
Dürüst esnafa tebrik ve teşvikten başka bir diyeceğimiz olmamakla beraber her meslek içerisinde olduğunu üzülerek müşahede ettiğimiz ve mesleğini gayrimeşrû ve yasa dışı yollarda uygulayanlar da bilinen bir vakıadır. İşte bu noktadan, tefecilik işlerine varıncaya kadar uygulandığını bildiğimiz çok çekimlerin önüne, bu tek çekim ile engel olunuyorsa, hak namına sahip çıkıp, tebrik etmek gerekir.
Bir kuyumcu odası başkanı; bu düzenleme eğer tefeciliği önlemek için ise, işe öncelikle bankalardan başlamak gerekir, der. Ülkede her iş yapanın eli, maalesef bankalara mahkûm.
Kuyumculuk sektöründe kredi kartına tefecilik yapan yok mu? Her sektörde olduğu gibi vardır elbette. Bunun tedbiri başka şekilde alınabilir. KDV oranlarının düşük olduğu ve dolayısıyla tefeciliğe daha yakın emtianın alım satımını yapan sektörlerde aramak var iken, işçilik miktarına %18 oranının uygulandığı kuyumculuk sektörünü tefeciliği gerekçe göstererek bu düzenleme yapılıyorsa işte o zaman hedef yanılması var demektir. Para satma gibi sektöre uymayan davranışlardan kaçınmalı, bu doğru. Bankalar, kuyumcuya sadece kuyum işinde kullanılabilir pos makinası vermeli, bu da mümkün. İş yerine kontörlü telefon koyarak telekominikasyon işlemlerinde kullanılan kart satabilir bir pos makinesi verildiğinde rahatlıkla kontör satışı görünümünde tefecilik yaptığı unutulmamalıdır ki bu da bilinmektedir. Suç iki taraflı işlenirken sorumluluk da iki tarafı alâkadar etmeli.
Kredi kartları çıkmadan önce kuyumcu malı peşin alır ve peşin satardı, âdet böyle idi. Kuyumcu, peşin ödeme gücü olmayan müşterisine gram yazıp, ödeyeceği güne kadar ödünç muamelesine tabi tutup, ödeme yaptığı zamandaki fiyattan hesabı yapar. Peşin aldığı malı vadeli satmak normalde kesinlikle kuyumcunun işine gelmez. Kuyumcular sattığı altının ücretini mecburen ertesi günü banka hesabından almaktadır. Bu şekilde kuyumcu esnafa parasını ertesi günü ödeme imkânı getiren banka ise tüketici müşterinin taksit sayısına göre ayarlanan ve adına değişik ve çok da anlaşılmaz isimler koyarak kâr ve kazanç içerisinde tahsil eder. Vatandaş ise imkânsızlıktan dolayı bankanın hesaplarına çok da akıl erdiremeyerek mecburen kabul eder. Bu işlemlere kuyumcunun vesile olduğu ne yazık ki ortada. Bankanın istediği kârı elde ettiği ortada. Banka devrede olduğu için işlemlerde fatura kesildiği için vergi tahsilatından dolayı devletin de işine geldiği ortada. Tüketici ise çaresizliğin cenderesinde, belki de hesapsız hareket etme hatalarının sıkıştırması ile mecburen kabullenmesi ortada.
Düzenlemenin iyi tarafları da olmalı. Bu vesile ile kuyumcular kendi işine dönebilir. Her yeni uygulamanın geçiş zamanında sıkıntılı olduğu yaşanan ve tecrübe edilen bir husustur. Bu merhalenin en az zararla atlatıldıktan sonraki dönemde insanımızın harcamasını dikkatli yapması, temennilerimiz arasındadır. Cepteki kredi kartı dün harcama yapmak için tahrik ederken, yaşanan felâketlerden acılı ders alan insanımız inşaallah artık kredi kartına hakim olacak ve olmalı.
İşte bu sıkıntılı konuların-inşaallah-aydınlanması istikametinde altının kredi kartı ile satışında tek çekim ile sınırlandırılmasını dikkate değer bulduk, ümitvar olarak düşündük.
Mehmet Çetin
28.08.2018 Yeni Foça İzmir