“Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz” (İnsan 76/30) emsali ayetler oldukça dikkat çekicidir. İmtihanın sırlarının saklandığı, Kader ve cüz-i irade konusunun en üst esasını teşkil eden ayettir.
İnsanın cüz-i iradesinin yetersizliğinden bahseden bu ayetten Mutezîle ve Cebrîye kendi görüşlerine delil çıkarır iken, Ehl-i Sünnet, onların farklı yorumlar yaptığı bu ayette istikamet ve istikrar bulmaktadır
Kulun istediği şeyin yaratılabilmesi için, yapmak istediği fiil, Cenab-ı Hakk’ın muradı ve koyduğu kanunlar istikametinde olmalıdır. Eğer kul olmasını ister, fakat Cenab-ı Hak o şeyin meydana gelmesini istemezse, onu yaratmaz. Yani, Allah, insanın yapmak istediği her şeyi yaratmaz. Bunu şöyle anlayabiliriz. Ayet mucibince “Kul Rabbinden dua ve talep eder.”, Rabbi mutlaka cevap verir. Duasının kabulü ise hikmete tabiidir. Evet, cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Kulun istediğinin ya aynısını verir ya da daha evlâsını verir veya hiç vermez.
Bediüzzaman, tesbit ettiği hakikati, ayetin engin mânâsına dayanarak şöyle ifade eder: “İnsan her ne kadar fail-i muhtar (kendi istek ve iradesiyle iş gören) ise de, fakat “Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz” ayeti sırrınca, meşiet-i İlâhiye (Allah’ın muradı) asıldır, kader hâkimdir. Meşiet-i İlâhiye, meşiet-i insaniyeyi (insanın dilemesini) geri verir, Kader gelince, gören göz görmez olur hükmünü icra eder. Kader söylese, iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz’î susar.”[1]
“Her şey kader ile takdir edilmiştir.”[2] Evet, insan her ne kadar fiillerinde ihtiyar sahibi de olsa, Allah’ın dilemesi asıldır.“…Allah, kime hidayet verirse o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, artık sen onu doğru yola eriştirecek bir yardımcı bulamazsın.”[3]
Her çeşit tedbiri almamıza rağmen öyle hâl oluyor ki basiretimiz bağlanır, nutkumuz tutulur ve olacak olduktan sonra elimiz de dilimiz de çözülür. Ama bu esnada kader de hükmünü icra eder, iktidar-ı beşer konuşamaz, susar.
Evet; “Allah kader ve kazasını gerçekleştirmek istediğinde onlar hakkında kader ve kazası yerini buluncaya kadar akıl sahiplerinin akıllarını alır. Hükmü gerçekleşince geri iade eder. Onlar da pişmanlık duyarlar.”[4]
Bedir’in en dehşetli anında Resulullah’ın (asm) attığı veya attırıldığı ve bir mucize olarak oklarının istisnasız hepsinin hedefi vurması ve ayrıca aynı okların defalarca kullanılarak isabet ettirilmesi hakikati ile Habibinin (asm) şahsında ümmete verilmesi istenen ders bu ayetin sırrında saklıdır.
Asker sevki konusunda deha sahibi olan Hz. Ömer (ra), Medine’den bir aylık mesafedeki kumandanı Sâriye’ye arkasını dağa vermesini emrederken, hemen dibindeki katili Firuz’u “Nasıl keşfedemedin?” diyenlerin alacağı cevap bu ayetin sırrında saklıdır.
Ne idi bu sır veya sırlar? Cevab 17. Söz’den: “cüz-i ihtiyarîden dahi vazgeçip, irade-i İlâhiyeye işini bırakıp, kendi havl ve kuvvetinden teberrî edip, Cenâb-ı Hakk’ın havl ve kuvvetine iltica ederek, hakikat-i tevekküle yapışmaktır” Kötülüklerden uzaklaşmak ve iyiliğe yönelmek ancak Allah’ın yardımıyladır. Güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur.
“Hiçbir şey hakkında, “Yarın bunu muhakkak yapacağım” deme Ancak “İnşaallah” deyip Allah’ın dilemesi şartına bağlarsan müstesnadır.”[5]
Mehmet Çetin
31.05.2016 Bostanlı İzmir
(Kader Risalesi’nin Şerhi kitap çalışmamızdan bir parça)
[1] Mektubat / 87-88
[2] Mesnevi-i Nuriye/ 208
[3] Kehf Suresi. 18/17
[4] Cami’i-üs Sağir, 1/142
[5] Kehf 18/24
ALLAH’IN DİLEMESİ NEDİR?
Yunus suresi-100-“ALLAH izin vermeden hiç kimse inanamaz. O, azabı akıllarını kullanmayanlar üzerine verir.”
-ALLAH’ın izin vermesi veya dilemesi, O’nun KANUNLARIDIR.
Yunus suresi-100. Ayetin ikinci cümlesi ALLAH’ın izin vermesinin ne olduğunu çok güzel açıklamış. ALLAH’ın kullarına izin vermeyi dilemesi kimler üzerine gerçekleşiyor? Akıllarını kullanıp, akıllarıyla ALLAH’ın varlığını ve Kuranın doğruluğunu idrak edebilenlere ve kibirlerini yenip idrak etmek isteyenler için gerçekleşiyor. Yani, ALLAH’ın dilemesi keyfi bir dileme olmayıp, kanunlarına bağlı. Nisa suresi-147. Ayette de, ALLAH’ın kanunlarına uyup iman edenlere karşılıklarının verileceği açıkça yazılmış.
Nisa suresi-147-Eğer siz şükreder ve iman ederseniz ALLAH size ne diye azap edecek? ALLAH şükrün karşılığını verendir ve bilendir.
Tekvir suresi-29-“ALLAH dilemedikçe, siz bir şey dileyemezsiniz.”
-İnsanların yaptıkları her şey, iyilikler ve kötülükler ALLAH’ın kanunlarına uygundur. Atılan bir taş dahi yere ALLAH’ın dilemesine yani kanunlarına uygun olarak fizik formüllerine uygun olarak düşer.Evrende de her şey O’nun kanunlarına uygun olarak hareket eder.O’nun kanunlarına göre her şey zıtlarıyla beraber var olur. İyilikler de , kötülüklerle beraber varolurlar. (0=+1-1)Ancak bu durum ALLAH’ın, insanların işledikleri kötülüklerden razı olduğu anlamına gelmez. Nisa suresi-36. Ayetin yazdığı gibi ALLAH kibirlenenleri nasıl sevmiyorsa, büyük günahlarda ısrar edenleri de sevmez.
Ankebut suresi-21-Dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. O’na döndürüleceksiniz.