Sükut ibadeti

Avatar photoPosted by

Allah’ın emrettiğini yapmak, nehyettiğinden sakınmak ibadettir. Gıybet ve dedikodu yapmak, ihtilaf çıkarıp uhuvveti zedelemek, fitne ve fesadı tahrik eden konuşmaları yapmak yasaklanan davranışlardır. Bunları yapmamak Allah’ın emridir. Dolayısıyla Allah’ın emrine uymak ibadettir.

Gerektiği yerde konuşmamak anlamındaki sükûta işaretle konuşmanın hayra vesile olmadığı zamanlardaki susmaktan bahsediyorum. Dedikodu ve gıybetin davetçisi konuşmaları yaparak, ihtilafı körükleyip, bölünme ve parçalanmalara sebep olup ve birbirine kırdırılarak her türlü şevki ve kuvveti kırılmış canlı cenaze bir cemaatin oluşumunun sebebi boşboğazlığı bırakarak, sabır ve sükûttan bahsetmek istiyorum.

Güneşin batımı ile gündüzün aydınlığı kaybolmaya, karanlıklar basmaya başladığında akşam namazının vakti girer ve kılınır. Doğruluk ve hakkaniyet güneşinin ışıklarının ihtilaf, tarafgirlik, gıybet, dedikodu karanlığı ile örtülmeye başladığında sükût ibadetinin vakti girdi demektir. Gıybet ve dedikodunun yapılmaması gibi maksatlar ise sükût ibadetinin gayesi olmamalıdır. İbadet sadece emredildiği için yapılmalıdır. Başka hikmet ve faydalardan dolayı belki tercih edilebilir ama illet olamaz. İbadetin illeti ise ihlâstır; ihlâs ise Allah için yapmaktır. O halde Allah için sus!

İfsat komitesinin her devir ve zeminde neferleri ile kol gezmesi bilinen bir vakıadır. Cemaatin her ne olursa olsun birlik ve beraberliğinin teminine faydası olur diye zannettiğin ve bazı hak ve doğru bildiğin şeyleri o an söylediğin zaman ihtilafı büyüterek zarara yol açacaksan lütfen sus! Ettiğin hayır ürküttüğün kurbağalara değmez iken, kırdığın veya yıktığın daha fazla olduğu ortada iken neresine hizmet dersin? Rica ediyorum, sus ve düşün!

Önümüzde rehber olan büyüklerin hayatını incelediğimizde ihtilaf zamanlarında diğer zamanlardan daha az konuştukları ve daha fazla sabırlı oldukları ve daha fazla mütevekkil olduklarını müşahede ediyoruz. Sahabeler arasındaki ihtilaflara karşı Resul-i Ekrem’in (asm) tavrı ve tavsiyesi unutulmamalı. Üstadın (ra), ağabeyler arasındaki ihtilafa karşı tavrı ve tavsiyesini hatırlayalım. Büyük ağabeylerin cemaat içerisindeki sıkıntılara karşı tavır ve tavsiyeleri bize ışık olmalı. Bu işaretten anlaşılmalı ki takdir-i İlahiyenin hükmü fermandır, bize düşen teslim ve tevekkül ise evlâdır.

Şimdiye kadar yaşanan sıkıntıların neticesindeki bölünmelerin ardından geriye dönük birleşme hareketi hatırlandığı kadarıyla olmadı. O halde yüzergezer olarak laf getirip götürmeye gerek yok, sen işine bak! Kişi kendine göre inceleme ve değerlendirmesini yapmalı. Ehil bildiği insanlarla müşaveresini istişari çerçevede yapıp ve nihayet kalben kararını verip, gruplardan birine devam edip huzurunu sürdürür. Genel manada uhuvvetin kuvvetlenmesi için düsturlara da dikkat eder, dua eder. Bundan sonrası için sıkıntılı konuları hakkında yeni duyan arkadaşlarını, ihtilafları körükleyici tavır ve ifadelerden sakındırır. Mevcut ve dahil olduğu grubunda devam etmesini, alınan meşveret kararlarına tabi olmasını tavsiye eder. Bu halinin yapması gerekenin şimdilik en isabetli olduğuna da inanması gerekir.

Şimdi olması gerekenlerin ve daha da ilave edileceklerle beraber her şey bütün fayda ve zararları ile ortada iken bize artık lazım olmayan konuşmaları yapmak yerine sükût ibadeti düşer ve düşmeli de. Unutma ki; gıybet, dedikodu ayet ve hadise göre yasaktır.

Yapılan konuşmalar, bulunulan haller, duyulan ifadeler için tövbe ve istiğfarda bulunarak ittihad ve tesanütün kuvvetlenmesi, uhuvvetin güçlenmesi için hem dua ve hem de gayret etmeli. Böylesi zamanlarda sık sık uhuvvet ve ihlas konulu sohbetler yapılmalı. Bu vesileler ile tekrar asli hizmetimiz olan iman hizmeti konularından uzaklaşıldığından dolayı başımıza geldiği unutulmamalı ve anlatılmalı. Hatırla ki bütün sıkıntı, iman hizmetinden uzak kalmamızdan kaynaklanmaktadır. Yaşanan acı haller ise şefkat tokadır.

Nur Talebeleri ümmeti Muhammed’i (asm) sahil-i selamete çıkaran geminin hizmetkârlarıdır. Biz bu manada iman konularının anlatılması ve yaşanması için vazifelendirildiğimizi unutmuşluğun, ihmalin ve dikkat dağınıklığın neticesinde bu hallere düştüğümüzü artık ders almalıyız. Dikkati dağılan, isabetli hareket edemez.

Nerede cemiyetçilik, dernekçilik, grupçuluk konuları ağır basmış ve cemaati ihtilafa düşürmüşse istisnasız ana konumuz olan iman hizmeti, imanı takviye meselesinden uzaklaştığımız veya uzaklaştırıldığımız anlaşılmalıdır. Bunun ispatı yıllardır yaşanılan hadiselerle yapılmıştır. Bu hadiseler bizi uyandırmalı ve asıl vazifemize dönmeliyiz.

Üstadın bir kısım ve bazılarına has kılınan dış dairedeki konular niçin hepimizi meşgul etmektedir? Onlara dualar eder, istikamette kalmalarını temenni ederken biz de mevcut iman hizmetimize devam ederiz.   Haddimizi ve vazifemizi bilmemiz vaciptir. Dolayısıyla sükût ibadetine bu vesile ile kardeşlerimi davet ediyorum.

Mehmet Çetin

17.06.2013.Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir