1506’ya kadar galibâne

Avatar photoPosted by

Gaybı, kesinlikle Allah bilir. Bununla beraber eskiden beri İslâm âlimleri ümmeti teşvik için âyet ve hadislerden müjdeli tarihler de çıkarır.

İstanbul’un fethini müjdeleyen hadisine dayanan Akşemseddin’in yaptığı ebced cifir hesabı Sultan Fatih’e manevî desteği olmuştur. Bunun misalleri ve kullanımı tarihçe pek çoktur.

Risale-i Nur’un neşrine bandrol sembolü ile engel olan ve 666 gün süren ve sapı bizden olan baltanın da rol aldığı fitne, hamdolsun izale oldu. Bu mutlu neticenin Risale-i Nur’un önünün açılmasına bir mukaddime olacağını ve olduğunu inşaallah ümit ve duâ ediyoruz.

Bediüzzaman Hazretleri, Ramazan ayının onuncu gününün ikinci saati diyerek ayına, gününe ve saatine varıncaya kadar tesbit ettiği bir hususî vakitte Nur Talebelerinin istikbalini düşünür. Hatırına gelen hadis-i şeriften ebced cifir ile cevap arar.

Kastamonu Lâhikasının 21. Mektubunda kaynaklarıyla verilen hadis-i şerif şöyledir: “Ümmetimin içinden öyle bir tâife gelecek, tâ Allah’ın bir emri olan kıyamet gelene kadar galibâne bir şekilde hak üzere devam edecektir.”

Hadisin “galibâne bir şekilde hak üzere” kısmının hesaplamasıyla 1506 tarihine kadar zahir ve aşikârâne, belki de galibâne devam edeceğini tesbit eder.

Fatiha’nın “ellezîne enamte aleyhim” yani “kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğumuz kimseler” kısmındaki hesaplamalarının da 1506 ya da 1507 tesbitiyle aynı tarihin hadisteki “galibâne bir şekilde hak üzere” olan kısmındaki ebced cifir değerinin aynı tarihe tevafuk ederek uygun düşmesini de üstü kapalı bir müjde işareti olarak değerlendirir.

Evet, “zahir ve aşikârâne, belki de galibâne” vasıflarla müjdelenen bayramın arefesinde bizi bekleyen hazırlık hizmetlerin olduğunu unutmamalıyız. Sebeplerin hikmetle yerine getirilmesinin şart olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ümmet-i Muhammed-i (asm) sahil-i selâmete çıkaran geminin hademeleri olduğumuzu bir an dahi hatırdan çıkarmadan, dünyanın şaşaalı hiçbir şeyine kapılmadan tedbirimizi alıp, meşveret ve şahs-ı maneviye tabi olup hizmetimizi yapmakla mükellefiz.

Âyet ve hadisten çıkarılarak yapılan bu müjde üç tane “altı”nın yan yana gelerek 666 gün sonra gelen müjde ile de bir tevafuku var ve olmalıdır.

Bu müjde bizi rehavete atmamalıdır. İmtihan devam ettiği müddetçe fitne ve fesat devam edecektir. Nur Talebesi dünyaya, devlete, kadroya, idareye talip olmadan sadece imana muhtaç olanlara Risale-i Nur’daki Kur’ânî hakikatleri ulaştırmakla mükelleftir. Bu hizmetini de sadece Allah rızası için sadâkatle yapmalıdır. Şahsî menfaat ve hissiyatını karıştırmadan tatbik ettiği müsbet hareket prensibi ile hukuk ve adaletin tesis ve devamına, zulüm ve haksızlığa karşı hukukî, vakur ve dik duruşuyla emniyet ve asayişin muhafazasına çalışır ve çalışmalıdır.

Evet, Mehdi bizi vazife başında görmeli.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir