Zümer Sûresi’nin 53. Âyetinde Allah’ın rahmetinden ümidin kesilmemesi emredilir.
Suiistimal etmemek kaydıyla; işlenen günah ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın affediciliği daha büyüktür. Her zaman ümid içerisinde olurken, korkmayı da geri bırakmamak evlâdır.
Mevlana’nın Mesnevi’sinde geçen bir hikâye, günahkâr kula ümid verir.
Şöyle ki:
Mahşer meydanında bir günahkârın hesabı görüldü. Amel defteri, eline sol taraftan verildi. Dünyada kulun iyiliği için kollayan melekler, burada ite kaka Cehenneme doğru sürüklemeye başladılar. Bu günahkâr kul, her yol başında bir ümide kapılarak dönüp dönüp arkasına bakıyordu. Elinden bir şey gelmediğinden, sonbahar yağmuru gibi gözyaşı döküyordu. Bir yandan da geriye dönüp, yüzünü Hak’tan tarafa çeviriyordu.
Cenab-ı Hak’tan emir geldi:
”Ey kötülüklerin kaynağı günahkâr kul! Yaptıklarınla beni incittin. Günahlarla dolu defterini aldın, yaptıklarının karşılığı Cehennem olduğuna göre, daha ne diye emekleyerek gidiyorsun, dönüp dönüp arkana bakıyorsun? Ne geceleri yalvarıp namaz kıldın, ne gündüzleri haramdan sakınıp, oruç tuttun. Diline sahip olmadın. Yaptığın zulümlere tövbe de etmedin. Sende, kötülükten başka ne var? Daha neyi ümit ediyorsun?”
Günahkâr kul der ki:
”Ey Allah’ım! Hakkımda söylediklerinden yüz kat daha kötüyüm. Arkama dönüp baktığımda; kendi yaptığım işlere, doğruluğuma, isyanıma, günahlarıma, inatçılığıma bakmıyorum. Bana varlık elbisesini bağışlayan Rabbimin, karşılık beklemeden, sebepsiz affına, lütfuna ve keremine bakıyorum ve bekliyorum. Bütün ümidim, güvenim o lütuf sahibinedir.”
Kulun bu gizli nedametli ümidi Allah’ın rikkatine dokunur ki buyurur:
”Ey melekler! Onu tekrar benim huzuruma getirin. Bu kulumun gönül gözü, recâ ve niyazdadır. Suçlarına bakmadan onu bağışlayayım.”
Bahsedilen hadisenin hadis kaynağını Beyhaki’nin Ebu Hureyre’den naklettiği rivayeti de ekleyelim şöyle ki: “Kıyamet günü Allah, bir adamın Cehenneme girmesine hükmetti. Allah’ın huzurundan alınıp Cehenneme sevk edilirken adam geri dönüp bakar ve ‘Benim Allah’a karşı beslediğim ümidim böyle değildi!’ der. Allah: ‘Senin Benim hakkımdaki düşüncen nasıldı?’ diye sorar. Adam: ‘Ben Rabbimin Rahim, Gafur (sonsuz merhamet ve mağfiret sahibi) olduğunu düşünüyordum.’ diye cevap verir. Bunun üzerine Allah: ‘Onun benim hakkımda hüsnü zannı var; ben de elbette onu Cennete koyacağım.’ diye buyurur.”[1]
Aldanmanın büyüğü, affedilirim ümidiyle ve pişman olmaksızın günaha devam etmektir. Ne kadar çok günahı olursa olsun asla ümidini kesmemek; ne kadar ibadeti olursa olsun asla yaptıklarına güvenmemek, imanın bir gereğidir.
Allah’ın rahmetinden ümid beslemek imanımızın gereğidir. Enfüsî ve afakî âlemimizde ümitvar olmak lâzım. Elverir ki bu ümidi canlı tutacak tedbir almak gerekir. Hususî dünyamızdaki engelleri aşmamız lâzım ki umumî âlemdeki perdeler kalksın. Bunun da harekete getiricisi ümittir.
Mehmet Çetin
28.08.2018 Yeni Foça İzmir
[1] Kenzu’l-Ummal, hadis no: 5846