Risale-i Nur’dan, evvel emirde aldığımız ilk ve son esas; bir buz parçası hükmündeki enenin, cemaatin şahs-ı manevi ve meşveret havuzunda eritilerek büyük havuza dâhil olunmasıdır.
Niçin cemaatin meşveret havuzu? Büyük cemaatin şahs-ı manevîsi meşveret havuzunda temsil edilir. Sadakat bu meşverete teslim olmaktan geçer. Hizmet bu meşverete tabi olarak, alınan kararlara uymaktır.
Meşveretle alınan kararların isabet etmesi ile iki, etmemesi ile tek sevap alınacağı, meşverete tâbi olmamız için müşevvik ifadelerdir, doğrudur. Meşveretin konusuna, durumuna göre sevabın fazla olacağı ise farklı hadislerde ifade edilir. Yani iki değil daha fazla sevap söz konusu.
Yıllardır ihlâs dersini ihlâslı ağabeylerimizden dinledik. Dinlemenin ötesinde tatbikatını onların ef’âlinde seyrettik, ibretler aldık. Alınan ibret ve dersler bizi ihlâsın ehemmiyetine sevk ederek daha fazla İhlâs Risalelerini okuyup, Uhuvvet Risalesini anlayıp kardeşâne münasebet, müfritane irtibat, tevazukârane muamele ederek hizmetlerde bulunmamızı Rabbimizden dua ve niyazda bulunduk.
Sıcak, erimenin çoğu defa ön şartıdır. Nice erimeyen madenler, sıcağı gördüğünde aslına döner.
İhlâslı halimiz bizim asıl olmamız gereken halimizdir. İhlâslı halin dışındaki halimiz ene ile bürünmüş halimizdir.
Rabbimizin rızası istikametindeki hareketimizde adeta “ben” değil, “biz” olarak hareket ediyoruz. Şahs-ı manevînin bir azası olarak, havuzdaki suyun damlası, okyanustakinin katresi olarak ne kadar büyük bir şahsiyet kazandığımızı idrak ediyoruz, elhamdülillah.
İhlâssız hal ve hareketlerimiz ise ferdîleşiyor, “biz”likten çıkıp “ben” olarak, suya sabuna karışamayan, erimeyen, hatta eriyemeyen bir buz parçası oluyoruz. Şimdi bu halde iken ikazda bulunuyorum nefsime: Bu hâlin ile değil başkalarına, kendine bile faydalı olamazsın. Aklını başına topla, gel havuzda eri, tâ ki kurtulasın.
İhlâssız şekilde bu yazıya başlamamın alâmeti, yazının başlığındadır. Zira bu başlık menfilik ihtiva etmektedir. Güya yazıda ihlâsı anlatacaktım, hem de ihlâssız bir şekilde…
Yazının başlığı “Sıcakta Eriyen Eneler” olmalı idi ki, müspet cümle olarak pozitif enerji yaysın. Fakat başlık menfi kurulduğu için negatif enerji yaydı. Sıcakta erimeyen eneyi mi anlatmak, yoksa sıcakta eriyen eneyi mi anlatmak sizce daha olumlu?
Sıcakta erimeyen eneyi anlattığım zaman Risale-i Nur tarzına uymayan şekilde anlatmış olurum. Ama sıcakta eriyen eneyi anlattığımız zaman, Risale-i Nur’un müspet bakışı tarzıyla anlatmış oluruz.
İşittim ki bir yerde, ihlâs noktasında sıkıntılar varmış. Filan kişiler cemaatin meşveret havuzuna kendilerini salıverip teslim olmuyorlarmış. Bütün zerratımız ile ağlayarak, samimi duâ ettik. O kişilerin gıyabında havuza dâhil olmalarını, meşverete tabi olmalarını niyaz ettik.
Yıllardır samimi şekilde, ihlâsla bu hizmette bulunanlar, hâlâ aynı duygu ve düşüncelerle hizmet ederlerken, imtihanın değişik cephesi bu sefer onları daha ağır sıkıntılara hedef eder. Ümitle ve samimiyetle onlar hakkında meşverete tabi olmaları için dualar ediyoruz.
Sıcacık dualar-–inşaallah—, sıcakta erimeyen eneleri, sıcakta eriyen eneler konumuna sokacak…
Mehmet Çetin
09.08.2012Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir.