Resul-i Ekrem’in (asm) şehitlik ile alâkalı hadislerinde, malın korumasında öldürülen kişinin şehit olacağı ifade edilir. Uhrevî veya mânevî şehitler grubundan sayılan bu çeşit şehitlikte, kul hakkı için helâllik istenirken işlediği günahların, Allah tarafından affedileceği bilgisi verilir.
Şehit çeşitleri; uhrevî, dünyevî ve hem uhrevî ve hem de dünyevî şehitlik olarak üç ana başlıkta toplanır. Uhrevî şehitliğin ellinin üzerinde çeşidi zikredilir. Beş çeşit hayat tabakasından birisi de şehitlerin hayat tabakasıdır. Malını savunurken öldürülen hem uhrevî ve hem de dünyevî şehit olmaktadır ve dünyevî ve uhrevî hükümlere göre muamele edilmektedir.
Şehitlikle alakalı fıkhî ayrıntıları, fıkıh kitaplarına havale ederek kuyumcu olarak bir gerçeğe işaret etmek istiyoruz.
Kıymetli maden olan altının, dikkatleri ziyadesi ile çekmesi her zaman kuyumcuları tedirgin etmektedir. Bu cümleden hareketle tevekkül anlamında alınması gereken bütün tedbirler alınmaktadır. Buna rağmen üzücü hadiseler yaşanmaktadır. Elim hadiseyi yaşayan aile çok noktadan yıkım ve sarsıntı içerisindedir. Öldürülene mi yansın, dul ve yetim kalanlara mı yansın, giden mala, kırılan itimada, sarsılan ticarete mi yansın? Diğer taraftan aile, sülâle esnaf ve toplum içerisinde takviye beklerken eleştiri yemesine mi yansın? Bunların ötesinde adliye ve mahkemelerdeki sorgulamalara mı yansın? Daha fazlasıyla sıralanabilecek bu yanmalar, yakınmalar, öldürelen kuyumcunun en yakınlarını kahrederken, hukuktaki alakasızlık, devletteki kayıtsızlık acılarının üstüne tuz biber olmakta.
Ateş düştüğü yeri yakıyor!
Sosyal ve hukuk devleti, vatandaşlarının her çeşit sıkıntılarına sahip çıkarak haklarını koruması aslî görevlerindendir. Tahsil edilen vergi, gösterilen bağlılık ve saygı bir manada devletin tüzel kişiliğini mükelleflerinin ihtiyaçlarının tanzim ve tedarikinde sorumlu kılmaktadır. Devletin doğrudan veya dolaylı kurumlarında iş başında ölenlere, şehit ünvanı ile bir takım hakların tanınması ve yardımların yapılması elbette doğru olan muamelelerdendir. Ancak devlet sadece kendi personelinin değil, sivil insanların da devletidir ki bu yanı ile sosyal olma özellikği devreye girer ve girmeli. İşte bu vazife ise sivillerin iş başında, işini yapar veya savunurken ölenlerin taltif edilerek desteklenmesi manasını da kapsamalı. Devlet baba vasfının olgunlaşmasına hizmet edecek bu anlayış devlete yük değil, sağlam ve faydalı sadakat sağlar.
Kuyumcu, o kadar risikli işinin başında mesleğini icra ederken gasp, soygun vs. saldırılarla malını savunurak kazanır ve vergisini öder. Savunmada maalesef bazen ölümler vukubulmaktadır. Ölüm, yakınlarının her nevî yıkımı olduğu için desteğe mutlaka ihtiyaçları vardır. Bu manada devlet eliyle sehit ünvanı verilip, yapılacak düzenlemelerle sosyal, malî yardımların, hukuk tanziminin ve daha başka hizmetlerin yapılmasını kuyumcu kardeşlerimiz namına muhataplardan talep ediyoruz.
Bu vesile ile şehit düşen kuyumcu kardeşlerimize[1] Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum.
Mehmet Çetin
1 Kasım 2014 Çiftehavuzlar Çiğli İzmir
[1] Seferihisar’daki şehit kuyumcu kardeşimiz Akın Gelmez’i rahmetle anıyorum.