Merhaba

Avatar photoPosted by

Merhaba

Asırlardan beri devam eden örf, âdet ve kültürümüzde, tanışmanın başlangıcı, selâmlaşma ile olmaktadır. Bizde selâmlaşma, evvelâ Allah’ın selâmının takdimi ve onun ardından “merhaba” ile başlar.

Selâm; Müslümanların, karşılaştıklarında birbirlerine sağlık ve esenlik dilemeleri anlamında bir terimdir. Kusursuz olmak, kurtulmak, rahatlamak anlamındaki selâm; ayet ve hadislerde eman, kurtuluş, esenlik ve barış manalarını ihtiva ederek kullanılır.

Hicretten sonra kullanılan selâmlaşma; Resul-i Ekrem’i (asm) öldürmek maksadıyla Mekke’den Medine’ye gelen ve niyeti anlaşılıp tutuklanan Umeyr b. Vehb el-Kureşî’nin, Resulullah’ı (asm), o dönemin âdetine göre, “Sabahınız hoş olsun” diyerek selâmlaması üzerine Allah’ın Resulü şöyle demiştir: “Allah bize lütufta bulunarak seninkinden daha hayırlı olan ve cennet ehli tarafından da kullanılan ‘es-selâm’ sözüyle selâmlaşmayı öğretti” (İbn Hişâm, II, 661-662).[1]

Karşılaşmalarda, bir araya gelmelerde; küçüklerin büyüklere, azların çoklara, binekli olanların yayalara, yürüyenlerin oturanlara, arkadan gelenlerin öndekilere selâm vermesi tavsiye edilir.

Uzakta olanlara selâm verilirken anlaşılsın diye el ile de işaret edilir. Bir yere girilirken, orada bulunanlara ve hatta kimse olmaması durumunda kendi kendimize selâm verilmesi, hadislerde tavsiye edilir. Selâm verilirken ya da alırken eğilmek ise doğru görülmez. Karşılaşan gruplardan birinin selâmı vermesi ve alması yeterli görülmüştür. Duruma binaen bazan selâmın tekrarlanarak verilmesi de gerekir.

Namaz kılana, Kur’ân okuyana, tefekküre dalana, hutbe dinleyene, def-i hâcet edene, ilimle uğraşana, yemek yiyene, almalarına engel teşkil edeceği için onlara selâm verilmemesi tavsiye edilirken, verilen selâmın alınmamasında ise sorumluluk yoktur.

Toplumumuzda selâmlaşma “merhaba” diye de yapılır. Bolluk, rahatlık, huzur, afiyet temennisi manalarındaki merhaba, selâm verilene kısa bir dua ve temennidir. “Senin hakkında rahatlama, esenlik ve afiyet dilerim, benden yana rahat ol!”, demeye gelir.

“Allah, sana; bolluk, rahatlık, huzur ve afiyet versin.”, diye kullandığımız merhaba ile Tuz Gölü Haber Gazetesi’nde yazılarımıza başlamak, bu günlere nasib imiş. Memleketimizin gazeteleri her biri kendi mana ve makamında elbette değerlidir, bu toprağın, bu kültürün mahsulüdürler. Onlar vasıtasıyla kamuoyu bilgilendirilir, dertler dile getirilir, hata ve aksaklıklar ikaz edilir, halkın fikir ve sıkıntıları yetkililere ulaştırılır. İşte bu noktadan bir manada vebali ağır, sorumluluğu çok bir hizmeti ifa ederler.

Şereflikoçhisar gazetelerinde ilk defa 1982 yılında Mehmet Niyazi mahlası ve Tefekkür köşesi ile Çengel  ’de başlamıştık. Aradan geçen yılların ardından Mehmet Çetin ismimizle, 18.05.2017 tarihinden rahmetli Mustafa Yücel’in vefatının ardından kapanıncaya kadar 25.10.2020 tarihine kadar geçen süreçte devamlı yazdık.

1988 yılında memleketimden ayrılmadan öncesi kısa bir sürede Hisar Gazetesi’nde Mehmet Niyazioğlu mahlası ile yazılarımız yayınlanmıştı.

Çengel’ in 2020’de kapanmasının ardından Yusuf Özdemir kardeşimizin Tuz Gölü Haber’de köşe teklifi ile başlayan ricası, geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme geldi, yapılan müşavere sonunda besmeleyi çekmemize vesile oldu, hayırlısıyla.

Kalb, duygu ve mananın ilk kaynağıdır. Her şey orada başlar; hayal, akıl, fikir ve kanaat olarak irade edilir. Bu sebeple, kalbe doğanlar manasındaki “Tulûat” isimli köşemizde kalbimizden gelenleri sizinle paylaşmak isteriz.

Yazılarımızın ekseriyetinin memleket hatıraları olacağını da buradan iletmek isterim. Hatta vaktiyle yazdıklarımızı burada yenileyerek sizlerin de katkı ve yorumlarınızla eksiklerimizi tekmil, hatalarımızı tashih edeceğiz inşaallah.

Burada yayınlanan yazılarımız https://www.mehmetcetin.de/ web sitemizde Tulûat köşemizde de yayınlanacaktır.

Allah’a emanet olun.

Mehmet Çetin

23.03.2023 Yeni Foça İzmir

 

 

[1] Mehmet Efendioğlu, https://islamansiklopedisi.org.tr/selam

One comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir