Mahalli dilimizden birkaç kelime
Bilinen ve kullanılan kelimenin fazlalığı, dildeki zenginliği gösterdiği gibi ifadedeki enginliğin de malzemesidir. Eş anlamlı kelimeler her ne kadar genel anlamı ile birbirine benzese de araştırıldığında aralarındaki ince farklılığı yakalayabiliriz. Bu da manalardaki ince ayarı gösterir.
Bu yazımızda kısmen bu inceliklere kısa işaret ve özellikle mahallimizde kullanılan kelimelere özet temas edeceğiz.
Horanta
Farsça olan bu kelime, yiyen anlamına gelen “arande” kelimesinin bizdeki karşılığı horanta kelimesi ile aynı çatı altında yaşayan aileye, bir sofradan beslenen kişilere verilen isim olup, Şereflikoçhisar ve çevresinde de kullanılmaktadır.
Ülkemizin farklı mahallerinde değişik telaffuz şekillerinde kullanılan horantayı yeni nesle diğer kültür değerlerimizle beraber nakletmemiz lâzım.
Peşkir
Pamuk ipliğinden dokunmuş ince havlunun Anadolu’daki yaygın mahalli ismidir. Yemek yerken kullanıldığı gibi, kurulama için de kullanılır. Mutfak önlüğü olarak kullanıldığı da bilinir. Sıcak tencere taşınmasında kullanılır. Seyyar satıcıların omuzlarında peşkirle gezmeleri unutulmaz sembollerdendir. Berberlerde, dondurmacı Mahir ile limonatacı ……..’ın arabasında. Ne idi bu limonatacının ismi hatırlayan var mı?
Hamamda peşkirci tabiri, kurulama hizmeti yapanlar için kullanılır.
Ede
Eski Anadolu Türkçesinde ‘Ede’ kelimesi kişi adı olarak kullanılmış olup en meşhuru olarak Şeyh Ede Balı olarak biliriz. Türkiye Türkçesinde ede kelimesi genel olarak; ‘yenge’ ve ‘büyük kardeş, ağabey’ anlamlarına gelir. Eski Anadolu Türkçesinde ‘büyük birader’ olarak kayda geçmiştir. Türkiye’ye yaygın olarak 1- büyük kardeş, ağabey, 2- baba, 3- dede, 4- anne, 5- amca, 6- elinden iş gelir büyük adam, 7- yirmi yaşına kadar olan çocuk gibi anlamlarda kullanılır. Bunlarla beraber ‘kendisine saygı gösterilen kimse’ anlamını taşıyan ede’ ile ‘kendinden yaşça büyük olanları’ anlatan ve ses değişikliğine uğrayan “ege” kelimesini de eklemeliyiz.
Üretmeyin
Aile içinde ihtilaflı bir mevzu olduğu zaman rahmetli babam Niyazi Çetin, muhtemel kavganın önüne geçmek için lüzumsuz konuşmaları kesmek ve mâni olmak için “üretmeyin” derdi. O zamanlar bu davranış biçimini hayatın gerçeğinden kaçış gibi görüyor ve tasvip etmiyordum. Ne zaman yaşlandık, rahmetlinin yaşadığı döneme geldik, çoluk-çocuk ve toruna karışıp, aralarında çıkan nizalı durumlarla muhatap olunca gayr-i ihtiyarî olarak ağzımdan “üretmeyin” ikazı çıkar oldu ve haklı olduğunu anladım…
Nörüyon
Anadolu’nun özellikle orta Anadolu’ya ait olan bu kelime ilçemizde de kullanılır, türkülerde yerini alır, şimdikilerin şarkılarında. Hâl hatır sorma, yapılan işi sorma anlamlarının yüklenerek kullanılan nörüyon sorusunun cevabı da nöreymdir. Bilemeyen de çorap örüyorum, der, gülerek.
Daha nice kullanılan kelimeler var ki her birisinin manası ayrı olduğu gibi hatırası da farklıdır.
Aydın helvası
Bu da bizim aileye mahsustur. Müşerref ablamın oğlu rahmetli Aydın, doğuştan rahatsızdı ama çok da severdik. Bildiğimiz un helvasını rahmetli anamız yapardı o sıralar, sık sık. Köfte yaparken yapılan el hareketi gibi. Aydın’ın el hareketlerini andırırdı, rahmetli anamın helvayı avucunda yuvarladığı el hareketi. Çocukluk bu ya, biz de hemen adını koyduk, Aydın helvası diye. Bu da bize ait bir hatıra. Sanırım sizin de vardır böylesine antika hatıranız, ne dersiniz?
Mehmet Çetin
21.09.2020 Yeni Foça İzmir