İstanbul’u işgal eden İngilizler, Osmanlıya iki kuvvetli darbe vurmuşlardır. Birisi bilinen ve görünen işgal hadisesidir. Bunun zararları sonraki yıllarda telafi edildi, lâkin ikincisi olan ahlakımıza değişik plan ve inkılâplarla yapılan darbenin yıkımı pek derin olmuştur, telâfisi hâlâ sürmektedir.
İstanbul’u işgal eden İngilizler; müttefiki olan Yunanları, Trakya bölgesinde hâkim kılmak için, Edirne Camii’nde imama hutbede Yunan Başbakanı Venizelos gibi şeytan zâlime duâ ettirerek, güya buraların hâkimi ve sahibi gibi ilân edilip onun karşısında bulunan millî mücadeledeki mücahitleri eşkıya göstererek meşrûiyet kazanma dessaslığını yapmışlardır.
Dünya siyasetinde her nevi hîle ve fitneyi kendi ülke çıkarı olarak değerlendiren İngilizler, bu siyasetleri ile Osmanlıyı parçalayıp, pek çok devleti çeşitli vaadlerle sömürgesi altına almışlardır. Zahirde İngiliz düşmanıymış gibi görünen paşalar, siyasetçiler, diplomatlar ve idareciler, onların ahlaksız medeniyetini bilerek veya bilmeyerek bu millete aşılamışlardır. İngilizlerin dessaslığına Bediüzzaman Hazretlerinin fevkalade dikkat çekmesinin altında onların bu tahribatı yatar. Nitekim savaştan doğan maddî yaralarımız kısa süre sonra iltiyam bulup, kapanıp iyileşmiştir. Ancak o zaman açılan manevî yaralarımız halen iltiyam bulmamıştır. O günden bu yana, gerek fert ve gerekse toplumsal olarak yaşanan manevi sıkıntılar bunun delilidir.
Tulûat’ta fitnekârlık, ihtilâftan istifade, menfaat yolunda her alçaklığı irtikâp etmek, yalancılık, tahripkârlık, hariçte menfîlik şeklinde sıralanan bu alçak vasıfları şiar edinen İngiliz siyasetinin galibiyeti tahlil edilir. Bu vasıfları ile el’an devam ettiği ise bilinen bir gerçektir. Tahrip, tamirden daha kolay ve tesiri büyüktür. Memleketimizdeki ihtilâfları, kendi siyaseti lehine kullanmasını iyi bilirken yanı sıra millî, siyasî manevrasına alet olanlar ise zahiren karşı çıksalar bile esasında gizlice dehalet etmektedirler. Medeniyet yaftasıyla yaydıkları fenalık ve ahlâksızlığı siyasetlerine vasıta yapıp, her yerde ahlâksızlığı koruyup ve teşvik eder. Bu oyuna düşenlerin hâli bahsedilen tuzağın isbatıdır. Televizyon programlarındaki dizilerle yıkılan değerlerimize bu zaviyeden bakamaz olduk, alınan algı operasyonları ile.
İngilizlerin sinsî ve dessas siyasetli oyunu ile Milli mücadele aleyhine çıkarılan fetvanın gayesi, avam Müslümanları milli mücadele aleyhine tahrik içindir. Baskı altında verilen fetva fıkhen geçersizdir, bütün ümmeti bağlayıcı bir fetva değildir.
O yılları okurken, o zamanı da iyi okumak gerekir.
Mehmet Çetin
23.01.2017 Londra