Hukuka tecavüz, hürmete taarruz, kudsiyete hürmetsizlik

Avatar photoPosted by

 

İhlâs Risalesi okumaları 21

Üstadın, ehemmiyetle üzerinde durduğu ve ısrarla yapılmasından sakındırdığı süflî menfaatlerin öne alınıp, uhrevî hedeflerin ötelenmesi gibi ihlâsı kıran davranışların sürdürülmesi ile şu üç müthiş netice ile karşı karşıya kalınır:

1-Bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz,

            2-Hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz,

            3-Hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmek.

Hukuk, hak sahipleri için çok önemlidir. Bir hizmetin inşasına, sonra da devamına vesile olanların bütün mesailerini akamete uğratacak ya da kıracak tavır ve davranış, kul hakkına da tecavüz manasında olup, onlara yapılmış büyük haksızlıktır.

Bir büyük gemide vazifeli birisinin, o vazifeyi yerine getirmemesi, umumi vazifeyi menfî manada etkilemesi sebebiyle, bütün vazifelilerin çalışma haklarına hürmetsizlik olur.

Müşterek yapılan bir hizmette, birisinin umumî maksada mugayir olarak şevk ve ihlâs kırıcı harekette bulunursa elbette diğerlerinin hukukuna saygısızlık yapmış, suç işlemiş olur.

Kur’ân’daki emir ve nehiylerin tebliği hizmetine taarruz, çok ama çok büyük bir hatadır. Burada “taarruz” kelimesinin kullanması, hataya dikkat çekmek için olsa gerek.             Taarruz, karşı tarafa zarar vermek maksadıyla yapılan planlı/plansız saldırıdır. Beşerî adî hatalardan olan suçlardan olmayıp, dolaylı bir eylem de değil, doğrudan yapılandır.

Bunun bir de uhrevî boyutu olan Kur’ân hizmetine taarruzu bağlamında düşünüldüğünde, neticenin vahameti ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla ihlâsı kırıcı hareketlere tevessül etmemek bu noktadan çok önemlidir.

İhlâsı kıran fiillerin, hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik durumuna düşmesi, yapılan hizmetin maksadını sorgular. İman hakikatlerinin tebliğine cidden taraftar iseniz, o zaman ihlâslı olmak durumundasınız, buna rağmen ihlâsı kırıcı fiilin içerisinde iseniz o zaman niyetinizi yeniden sorgulamanız gerekir. Buna rağmen hâlâ aynı kötü fiilinizi sürdürüyorsanız o halde, bu iman hizmetinin kudsiyetine hürmetsiz bir derekeye düşmüşünüz demektir. Hafazanallah.

İhlâs Risalesi’nin giriş kısmında ihlâsın ehemmiyetini vurgulayan Üstadın; girişin sonuna yaklaşırken “Yoksa” diye başlayan, ihlâsı kırmayı sakındıran ifadelerde dokuz ayrı savunma muhtevalı uzun cümleler kurarak tavsiyelerde bulunduğunu okuyoruz.

Bu dokuz ifadeyi müstakil olarak yeniden-inşaallah-ifade edeceğiz diyerek Üstadın bu babdaki müşfik yaklaşımı da dikkati çekmektedir.

Kur’ân hizmetinin izzet ve azameti gereği celâl vasfıyla, müdebbir sıfatıyla, hakîm özelliğiyle tedbir ve tanzime müteveccih talimat verip, düsturları vaz ederken; Nur’un “şefkat”  esası gereği kardeşlerine müşfikâne ifadelerde bulunur.

Âdeta, bir talebesini dizinin dibine almış yahut yolda beraber yürürken elini omuzuna atarak “Bak kardeşim!” ile başlayan cümlelerle, yapılması gerekenleri müşfikâne, sakınılması gerekenleri de celaldarane ifadelerle yazar, söyler.

Ah be Üstadım! Celal ve müşfik vasıflarını yerli yerince kullanmakta bir ömürsün!

Rabbim, ihlâs esasları muvacehesinde hizmet edenlerden eylesin. Âmin.

Mehmet Çetin

07.12.2018 Yeni Foça İzmir

 

 

 

 

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir