Emeklinin dertlerinden
Senin ne işin var bu konularla, diyebilirsiniz!
Haklısınız, ama sonuna kadar okumanızı rica ediyorum. Eğer; sizin ile yakın ve uzak zamanda, doğrudan veya dolaylı olarak alâkalı ise yazıya devam edebilirsiniz, derdinizi ifade edebiliyorsa ayrıca sevinirim.
Çalışan her insanın emekliliği beklediği gerçeği, bir başka gerçek ile karşılaştırıyor insanı, o da emekli eş sendromu. Bu son kelimeyi aslında kullanmak istemiyorum ama alâkalı ilmin terimi olduğundan da bir şey diyemiyorum.
Neyse konumuza dönelim.
Yıllardır özlemini duyduğunuz emekliliğe kavuştunuz, hayırlısı olsun der demez başka sıkıntılar da hoş geldiniz der, demiştik. Güya eşiniz ile sabahları biraz geç kalkmalar ve ardından keyfe keder kahvaltılar, arkadaş gruplarını takipler, yakın uzak ders ve sohbetleri izlemeler, ülke içi veya dışı gezilere mümkün olduğu kadar gitmeler gibi uzayıp giden planlar.
Peki gerçek hayat öyle mi?
Çalışırken, beyi işe giden evin hanımı, biraz sabah uykusu ve ardından evin günlük işleri, sonra televizyonda izlediği dizisi, arkadaş günleri, takip ediyorsa sohbet ve ders toplantıları gibi yine sıralanabilecek işlerle hayatı devam ediyorsa da, bu defasında öyle olmuyor. Neden mi? Beyi evde de ondan. Hafta sonlarında, bayram ve yıllık izinlerinde beraber olduğu ama sıradan her gün beraber olamadığı eşi artık bundan sonra sürekli evde. Aşağı yukarı en az yirmi beş yıl kadar alıştığı günlük hayatını, bu yaştan sonra yeniden tanzim etmek, öyle kolay olmuyor. Bakın izleyelim.
İşinin haricinde başka meşguliyet ve hobi geliştirmeyen bey, emekli olunca boşluğa düşüyor. Cami, arkadaş grubu, kitap okumak, araştırma yapmak, hizmet ile meşguliyet, STK uğraşıları gibi alışkanlıkları da yok ise yeni sıkıntılar başka şekilde ortaya çıkmaya aday. Çalışan, çalışmayan hanımlar, gündelik hayatın içerisinde kendine bir meşguliyet bulurken, beyler maalesef o kadar becerikli değil, laf aramızda. Meşguliyet bulamayan bey; faturaların ödenmesini takip eden tediye memuru veya evde ele ayağa dolaşan biri haline dönmesi karşılaşılan hadiselerdendir, ne garip bir gerçek değil mi?
Mide ağrıları, eklem ve deri hastalıkları, göz, işitme ve uyku bozuklukları, nefes darlığı, kalp ve daha pek çok sıkıntılar, hep bu devredeki deprosyonların görünür görünmez kaynaklarıdır. Adına kibar kaba ne derseniz deyin üç aşağı beş yukarı bunlardır.
Yıllardır yoğun tempoda çalışmış, kendini işine kaptırmış, eşine ve çocuklarına yeteri kadar vakit ayıramamış ve nihayet hasretini çektiği emekliliğe kavuşmuş beyi bekleyen bunlar mı? Ne kadar hazin, dersiniz, değil mi? Acele etmeyin her derdin devası olmalı. Acizane tesbitlerimizi sıralayalım, kısaca.
Yazının buraya kadarını okudu iseniz sizi alakadar ediyormuş desenize! O zaman merhaba deyip bir kaç konuyu da bir sonraki yazılarda ifade edelim inşaallah.
Mehmet Çetin
23.02.2014. Çiftehavuzlar. Çiğli. İzmir