Beyşehir Gölü Gezisi Notları

Avatar photoPosted by

Ülkemizin üçüncü büyük ve suyu tatlı birinci büyük gölü olan Beyşehir Gölü’ndeki gezi vesilesiyle onu tanımaya biraz daha yaklaştığımı düşünüyorum.

Tuz Gölü’nün suyunun azalması zaman zaman Beyşehir Gölü’nün ikinci büyük göl tartışmalarına sebep olmaktadır. Bu satırlardan, Tuz Gölü çevresindeki yetkililere ve özellikle konu ile alâkalı Şereflikoçhisar’lı yöneticileri göreve davet ediyorum.

Görüş alanıma sığmayacak kadar büyük olan Beyşehir Gölü’nün kendisine mahsus fizikî özellikleri var. 1993 yılından itibaren Milli Park Statüsü’ne alınan göl 88750 hektarlık alanı kaplamaktadır. Ortalama derinlik on metredir. Tatlı suyu olan Beyşehir Gölü, Manavgat Çayı ile yeraltından Akdeniz’e bağlanmaktadır. Çarşamba suyu vasıtasıyla da Konya ovası sulanır. İçerisindeki sazlardan oluşan bataklık sebebiyle gölün suyu içilemez durumdadır. Toroslardan akan yağmur suları, gölü beslemekle beraber esas gelir, yeraltı su kaynaklarıdır. Kuzey güney yönündeki faylanma gölün oluşumunda ana etkendir.

Bol miktarda sazan, levrek, turna, aynalı sazan, kadife balığı olan göl; Isparta ve Konya olmak üzere, iki il, Beyşehir, Hüyük, Şarkikaraağaç, Yenişarbademli olmak üzere 4 ilçe ve 22 yerleşim alanı ile çevrilidir.

Su seviyesine göre değişerek ortaya çıkan 33 adet ada vardır. Dişi hayvan anlamına gelen Mada Adası en büyüğüdür. Yörüklerin yaşadığı bu adaya1865’de gelip sonrasında göçen Kazaklar sebebiyle Kazak Adası da denilir. Hacı Akif Adası ismini Beyşehir’de yaşayan Hacı Arif Efendi’den almıştır.100 metre uzunluğunda sarkıtları ve dikitleri ile kaplı mağarası Roma döneminden kalma kalıntıları ile turistlerin ilgisini çekiyor. İğneli Ada, geniş kumsalı olan güzelliğiyle dillere destandır. Aygır Adası’nın doğal güzellikleri harikadır. Eşek, Kızıl ve Akburun Adalarında Selçuklu döneminden kalan yapı kalıntıları bulunmaktadır. Doğa güzellikleri ve tarihsel kalıntıları ile adeta görülmeye değer bir yerdir buralar.

Güneşin batışı sırasında göl ve Anamas Dağı’nın birlikteliği sayesinde mükemmel bir manzara ortaya çıkar. Öyle ki Beyşehir Gölü üzerindeki güneş batarken oluşan gurup dünyaca ünlüdür.

Önceleri sazlarla dolu olan Beyşehir kıyısı şimdilerde temizlenmiş ve turizme hizmet vermektedir. Diğer kıyılardaki sazlar pek çok hayvanın üreme yatağı olduğu için müdahale edilmeyip tabiî hâliyle bırakılmakta ise de zaman zaman biçme ve bakımlarla genel temizlik yapılmaktadır.

Konya ilçelerinde gezilecek yerler listesine alınacak Beyşehir Gölü gezisini birkaç tane firma düzenlemektedir. Küçük feribotları iki katlıdır. Birkaç kişilik küçük tekneler, ayakla çevrilen pedallarla hareket edip, özellikle gençlerin ilgi odağı olmaktadır.

Göldeki gezide en fazla dikkatimi çeken husus, insan elinin değmeyen orta kısımlarının temizliğidir. Gezi esnasında elindeki su şişesinin göle atılmalarıyla pisleşen su yüzeyi, tabiî varlıklara sahip çıkmamızın resmini yansıtmaktadır.

Göl gezisi, deniz gezisi gibi değilmiş. Görüş ufkunuzun hemen dağ ve karalara ulaşması ayrı bir güven veriyor. Bencileyin yüzmeyi bilmeyenler, ne kadar da gölde olsanız da ayağınız karada imiş gibi hayallerinizi endişesiz kurabilirsiniz. İnsana ayrı bir dinginlik (!)veriyor. Sükûnet yerine kullanılan dinginliğin; sükûnetin “sakin olma” hâli ile ne kadar alâkası varsa? Gölün üzerinde bile, dilimizle oynayanları hiç de hayırla anamadım gitti. Dil, ecdat ve nesille sağlanan tek ve yegâne köprüdür.

Eğer Beyşehir’e gelecekseniz iç mimarisiyle ender olan Eşrefoğlu Camiini de mutlaka görmelisiniz.

Mehmet Çetin

30.04.2018 Doğanbey, Beyşehir, Konya

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir