Gulbetoğlu Hanı
İlçemizde ilk han, Gulbetoğlu’nun Hanı diye bilinen ve şimdinin Belediye İş Hanı’nın olduğu yerde çok öncesinden olan bir handır. Hüseyin Gündoğan’ın bir hatırası bu bilginin kaynağıdır.
Hüseyin Gündoğan bir vesile ile Yusufeli’nde iken Kılıçkaya Nahiyesinde ikâmet eden Bektaş Emmi ile yaptığı sohbette Gulbetoğlu’nun Hanı hakkında bilgi edinir.
İstiklâl Harbi döneminde Yunan’ın saldırısını durdurmak için asker Bektaş; Kulu’ ya yakın olan Karaca Dağdaki askerî birliğe intikal için Koçhisar’a getirilen eratın arasındadır.
Eratın bir kısmı Kurşunlu Camii’nde bir kısmı da Gulbetoğlu’nun Hanında yatırılır.
Gulbetoğlu’nun Hanı da, Vedat’ın Hanı ve Ekici Hanı gibi girişte, ortası geniş bir havlu vardır. Zeminde ahır var. Üst katında odalar sıralı halde bulunur.
Son halini hayal meyal hatırlayan Hüseyin Gündoğan’a bilgi desteği sebebiyle teşekkür ederiz.
Daha sonraki yıllarda Gulbetoğlu’nun Hanı yıkılır, yerine Bayram Ali’nin Hanı yapılır.
Bayram Ali’nin Hanı da Şükrü Kale’nin Belediye Başkanlığı devrinde yıkılarak eskinin Sebze Hali yapılır.
Mustafa Erdil’in başkanlığı döneminde (1973-1977) ise Sebze Hali yıkılır şimdiki Belediye İşhanı yapılır.
İsmi geçen zevat hakkında ulaşabildiğimiz bilgi ve belge çok az. Rahmetli İbrahim Hakkı Konyalı’nın Şereflikoçhisar Tarihi ile yine rahmetli Mehmet Yücel’in Şereflikoçhisar Bir Sancağın Öyküsü isimli iki eser var. Bir de eskileri yaşayanlardan henüz ulaşabildiğimiz büyüklerimizden dinlediğimiz, kayıt altına alarak yayınladığımız hatıralar.
Gelin, sizin de bildiklerinizi derleyelim. Kalıcı eser hâline getirerek geleceğe devredelim. Bu alanda yapılanları tebrik ediyorum ama daha iyi ve tanzimli olmaya da teşvik ediyorum.
Geneli hakkında
Eskinin hanlarının hemen hepsi yıkılıp yerine yenileri yapılmıştır.
Gönül arzu ederdi ki bu hanlar eski hâli ile restore edilerek devam ettirilse idi. Yerine yapılanlar ise başka yerlere yapılsa idi.
O eski hanlar, hatıralarıyla görenlerin, yaşayanların hayallerinde yerlerini muhafaza etmektedir. Bu, tıpkı diğer eski eserlerimizdeki akıbet gibidir.
İnsan için de aynı şey söz konusudur. Ecdadı anıyor, anarak onları hatıralarımızda yaşatıyor, gereken dersi de, nasibi olan alarak, hayat devam ediyor.
İnsan arzu eder ki başta kaymakamlık ve belediye başkanlıklarımız olsun, diğer sivil toplum kuruluşlarımız olsun; bu nevi eski eserleri hiç olmazsa bilgi, belgelerle anarak ve hem de muhafaza ederek gelecek nesle nakledilmesi sağlanmalıdır.
Bunları söylerken bazı eserlerimiz hakkında bahsettiğimiz arşivlerde bilgi ve belgelerinin olduğunu biliyorum. Bu hizmeti yaptıklarını da.
Dememiz o ki teşvik ederek daha fazla eserin ve geçmişteki insanımızın tarihe nakli temin edilsin.
İlçe merkezini, merkezî teşkilatlar yaparken, kırsal alanlarda da gönüllü olarak görevi üstlenen duyarlı insanlarımız, bahsettiğimiz hizmetleri yapmaktadır. Hemen her köyümüzün sosyal medyada resimleri, hatıraları ve eserleri bulunmakta, yâd edilmektedir. Bunların kültürel ve folklorik değerleri tartışılmaz.
Ancak, mahallî âdetlerimiz, gelenek görenekler, millî ve manevî bütün değerler ısrarla ama mutlaka şuurla ve şuurlu şekilde ele alınmalıdır. Organizeli tanzimlerle muhafaza edilmelidir. Zira geleceğe köprü olacak bu bilgiler cidden çok önemlidir.
Örnek olsun diye şu soruyu sorayım: İlçemize dağılan yedi çeşme diye de bahsedilen çeşmeler nereden geliyor, nerelerdedir, kimlerin vesilesiyle o hizmetler yapılmış ve bu soruların en önemlisi olarak, hâlâ onlar var mı?
Bir diğeri, bu eserleri geleceğe güçlü şekilde nakli için neler yapabiliriz?
Hirfanlı Barajı suları altında kalan yerlerin, bağ ve bahçelerin belki de evlerin resimleri var mı?
Peçenek Barajı suları altında kalanlar, keza?
Çok zamandır yazdığımız kişi ve eser hakkındaki tarihî ve hatıralık bilgiler, bu konuda bir şekli ile devletin/belediyenin sitelerinde muhafaza altına alınması düşünülmeli.
Dün geçti, bugün geçmek üzere. Geçmeden, kaçmadan ne yakalayabildiniz, ne yapabildiniz ve ne yazabildiniz, kârdır.
Tazece bismillah.
Mehmet Çetin
28.10.2018 Yeni Foça İzmir