İşçilik Bedeli Faiz Değildir!

Avatar photoPosted by

Kuyumcunun Notları

Her akıl, vicdan ve hak sahibi teslim ederek ifade eder ki yapılan işin,  emeğin bir bedeli vardır. Çalışan insanın hakkı alın teri kurumadan verilmesi,  hadislerde vurgulanarak desteklenir.

Kuyumcu atölyelerinde işlenen altının mamul hale getirilmesi elbette teşekkürle beraber işçilik ücreti ile karşılığını bulur. Yıllardır işçilik ücretleri para ile alındı verildi. Ancak 80 ve 90 yıllardaki altının fiyatlarının dengesiz hareketleri imalatçı esnafı ile perakendeci müşterileri arasında sıkıntılara ve haksızlıklara sebep oldu. İşçiliği milyeme dâhil ederek enflasyona tedbir alındı.

Fakihler neyi, niçin ısrarla ve neye dayanarak tavsiye ediyorlardı?  ““Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, eşit ve peşin şekilde trampa edilir. Bunlardan farklı cinsler birbiriyle mübadele edilirse, peşin olmak şartıyla dilediğiniz gibi satış yapınız.[1]Emval-i sitte olan altı eşyalı hadisine dayanarak, faizli emtia olan altın,  gümüş, hurma, buğday, arpa ve tuzun birbiri ile olan mübadelesinde faize girilmemesi için aynı cinsi eşit ve peşin, farklı cinsleri peşin olmak şartıyla farklı miktarlarda alışverişinin caiz olacağını tavsiye ediyorlardı.

Hak ve hukuk konusunda zirvede olan Resul-i Ekrem Efendimizin  (asm) bu hadisinin günümüzdeki okunmasında bir sıkıntı var gibi veya bazıları yanlış okuyorlar gibi. Selefin fakihlerinin verdikleri içtihada hükümlerini kopyalayıp bu asra yapıştırılırsa hata yapılır.

Ayrıntıya girmeden genel olarak ifade edersek, peşin olmayan alış veriş vadeye girer, vadeli alış verişte faiz var.  Altın ve gümüşün, madeninden kaynaklanan bir değeri var. Bu değer standarttır, kişiler arası farklılık arz edemez. İşçilik ve kalitenin araya girmesi ile farklılık ortaya çıkıyor. İşçilik ve kalitenin kişiler arasında sübjektif olarak farklı farklı değerlendirileceği için haksız kazanç, aldatmaca vs olabilir. Kaliteyi arttıran,  fiyatı hakkaniyete çeken, denetim ve kontrollerin sıkı olduğu ve rekabetin ayar çektiği ticari zeminde, korkulan haksızlığın asgariye inebileceği beklenilir. Hurda ile yeni bileziği ayıran en belirgin özellik işçiliğidir. Güzellik ve özellik nispi ve itibarî de olsa bir farklılıktır. Bu farklılığın oluşması irade ile mümkündür o da işçiliktir.

İşçilik ücretleri altın ücreti gibi beldelerdeki kuyumcular odası veya derneği vasıtasıyla standartlaştırılıyor. Bileziğin gram fiyatının tespit ve ilan edildiği gibi, atölyecilere yönelik işleyecekleri işçiliğin ücretinin aynı olması sağlanıyor. Standartlığın olduğu durumda haksız kazançtan söz edilemez. Sübjektif olan değerler, objektife dönüşüyor.  O halde faiz kapsamına girmez.

Hayreddin Karaman hoca, altın hesaplarının kendi iç hesaplamalarında değer eşitlemesini tavsiye eder, hüküm verir. İmalata yönelik hesaplamalarda işçilik dâhil alınan ile verileni hasa çevirerek ve has değerinde eşitleyerek harama, faize düşmeyiz, inşaallah.

Fıkıh konusunda, haram ve helalde hikmetten ziyade illetin esas olması aranır. Yolculukta namazı kasretmenin illeti seferiliktir. Seferiliğin olmadığı durumda bin tane meşakkat olması namazı kasra illet olamaz. Faizin yasaklanmasındaki illet iyi anlaşılırsa; işçiliğin, altının kendi cinsinden, milyeminden hesaplanıp sayılarak dâhil edilmesine ve dolayısıyla altının peşin mübadelesindeki işçilik farkından kaynaklanan gram fazlalığına faiz diye bakılmaması gerekir. Birbirine benzeyenler aynı olmayabiliyor. Hurda bileziği yeni bilezik ile mübadele yapılırken işçilik karşılığı olan fazlalık şeklen faiz gibi olması faiz kapsamına niçin girsin? Şekle takılıp kalan dar düşünceler, dar görüşler…

Kolaycılığa kaçarak, keskin kılıç gibi hüküm sallamak, zaten daralan müslüman esnafın önünü şu haram bu faiz diyerek ufkunu karartmanın kime ne faydası var? O insanı daha mı dindarlaştıracak bu hükmünüz? Sıkışmış olan insan o halde iken yapılan tebliği ne kadar dinler? Alenî yapacağını gizli yaparak münafık durumuna düşürmeden başka bir işe yaramaz.

Çare nedir? O halde kuyumcu kardeşlerimiz, doktora talebesi akademisyenlerin kuyumculuk konulu tezini hazırladığı iki-üç senedeki maliyetlerine, masraflarına yardımcı olmalılar. Akademisyenimiz de atölye tezgâhında kuyumculuk işleyişini müşahede etmeliler, tespit yapmalılar. “Öyle günler gelecek ki imanlı olmak kor ateşi elde tutmak gibi olacak.” diye haber verilen ahirzamanın ateşli çarşısındaki müslüman kuyumcu ne kadar sıkıntılı olursa olsun, ne kadar tereddütleri bulunursa bulunsun kalbine danışarak hareket etmekte. Müftülerin verdiği fetvayı bir de kalbi müftüsüne danışarak işini tanzim eder ve etmeli. Fakihlerin günümüzü doğru okuyup, doğru yorum yapacakları günü sabırla ama ümit ve ısrarla beklemekteyiz.

Mehmet Çetin

06.06.2012. Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir


[1]Müslim, Müsâkât, 81; Ebû Dâvûd, Büyû’, 18; A. İbn Hanbel, V, 314, 320.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir