Bediüzzaman, siyaset dışı mı?-2

Avatar photoPosted by

Üstad Bediüzzaman, Yeni Said’in ilk yıllarında Barla’da, dünya siyasetinden uzak duruşunun sebeplerinin başında Kur’ân-ı Hakîm’in doğrudan kendisini siyaset âleminden men ettiğini, düşünmesini dahi yasakladığını ifade eder.

Bu tarzın merkezinde yaptığı sosyolojik tahlilde şu ifadeleri çok mühimdir: Hayat yolculuğuna devam eden insanlar, bu zamanda bir bataklığa girerler. Az bir kısmı selâmetli yolda, kendilerine vasıtalar bularak kurtulurlar ama çoğunluğu o bataklıkta devam ediyor. Bunların yüzde yirmisi inadî bir alışkanlık, tarafgirlik ve o yolu meslek edinerek perişan vaziyette devam ederler. Yüzde sekseni, düştükleri hâlin kötü olduğunu anlar fakat kurtuluş yolunu bulamayıp, tereddüt içerisindedirler.

Şimdi; yüzde yirmisi, siyaseti temsil eden topuz yolu ile uyandırılmalı yaklaşımı, bir çözüm yolu gibi gözükse de hatalı, riskli bir yoldur. Siyaset yolu ile yüzde yirmisi ile uğraşmaktan ise, iman hizmetini temsil eden nur yolunu göstererek sekseninin imanlarının kurtulmasına vesile olmak daha kuşatıcı ve daha doğrudur. Yirmiyi ayıltmak için eline topuzu alanları; siyaset yoluyla hizmet edenleri gören, şaşkınlık ve çaresizlik içerisindeki sekseni, kendisini irşad edenin, bir elinde topuz/siyaset, diğer elinde nur/Kur’an görerek, kendisini nur ile cezbedip, ikna edip, ardından ‘topuz/siyaset ile hayat tarzıma mı karışmak istiyor’ diye kuşkuyla geri duruyor.

Evet, bir eline siyaset, diğerine iman hizmetini alanın, karşısında bulunan, kafası karışık ve şaşkın olan yüzde seksen, ürkerek nura ve iman hakikatlerine kalbî bir tatmin ile bağlanamaz. Bu yüzden Üstad, iman hakikatlerini siyaset ile bulandırmamak için bilinen günlük siyasete bulaşmamıştır.

Yirmisi şeklinde tarif edilen ise; dalaletten zevk alan, dinsizliği kurtuluş yolu görerek, dine karşı fitne ve ifsadla, karşı eylem yapan ve idarede bulunan bir azınlık tabakadır.

Bediüzzaman Hazretleri siyaseti müsbet ve menfî diye ikiye ayırmıştır. Müsbet siyaset dine karışmaz, dine hizmet eder, dinî hizmetlere zemin hazırlar. Menfî siyaset ise tam tersini yapar. Dini siyasetine alet eder. Toplumun dine karşı tavır almasına yal açar. Siyaseti dinsizliğe vesile kılar ve dinî hizmetlere engel olur.

İşte, yüzde sekseni teşkil eden insanların, imanının kurtulması, asrın vazifelisinin imanî ve siyasî bir vazifesidir ve içtihadıdır. Esasen toplumun hayatında, iman tam uygulanmadan devlet ve siyasetin de kâmil manaya dönüşmesi beklenilmez. Takip ettiği ve ince düşünenlerin fark ettiği, zararsız ama faydalı ve asayişi netice veren, iman hizmetinin önünü açan siyaset anlayışını görerek Bediüzzaman’ın, siyasetin için de mi dışında mı olduğu anlaşılır.

Üstadın bir manada en büyük siyaseti, yüzde sekseni teşkil eden toplumun imanının kurtulması hizmetidir. Zaten toplum dönüşmeden, devlet ve siyaset de dönüşmez. Bu yüzden Üstad, hem toplumu teşkil edenlerin imanı, hem de dönüşümü için çabalamıştır. Bunda da düşünenler için zararsız ve ince bir siyaset anlayışı vardır. Kaldı ki siyaset alanının boş bırakılmasını savunmayıp, siyaseti dine basamak yapmak niyetiyle din hesabına ama kendi namlarında istidatlı olanların siyasete girilmesini de ilgili mektuplarında ifade eder.

Bediüzzaman Hazretlerini, ‘siyasetin içerisinde’ manasındaki yorum ve değerlendirmelerin, günlük siyasî faaliyetler cümlesi gibi algılanacağı için kullanılan ifadelerde çok dikkatli olmak elzemdir. Nar ile nur karıştırılmamalı ve karıştırılmasına malzeme olmamaya dikkat edilmelidir.

Mehmet Çetin

13.06.2018 Yeni Foça İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir