Çoban Rasim Çobanoğlu’ndan hatıralar

Avatar photoPosted by

Çobanlık bir duygu talimidir. Mahlûkatın hissiyatını yakından tanıyarak merhamet duygusunun olgunlaşmasına çok faydalıdır. İnsanları sevk ve idare etmenin ana merhalesidir. Sabrın kemale ermesinde, tabiatı, bitki ve hayvanları tanımada, sahiplenme duygusunun yerleşmesinde, hoşgörünün gelişmesinde, vakar duygusunun tekâmülünde çobanlığın katkıları büyüktür. Sevgi ve şefkati ihtiva eden patronluk mesleği de diyebilirsiniz.

Çoban, sürüsünü başkasına emanet etmez. Çekirdekten yetişen çobanın beş duyu hâkimiyeti çok iyi gelişir. Sesinden hayvanı ayıracak kadar hassas kulak terbiyesi. Sürekli tabiatta geçen sağlıklı bir hayat. İnsana; kendini, yalnızlığını, acizliğini ve kudretine sığınılacak Rabbini tanıtan, anlatan ve yaşatan bir meslek.

Her bölgenin çobanlık mesleğine yönelik âdetleri değişiktir. Maaşından, kıyafetinden, silahından, yiyeceğinden hülasa kurallarına varıncaya kadar.

Herkes kendi sürüsünün çobanıdır, sözüyle verilmek istenen ders çok anlamlıdır.

Bilemediğimiz başkaca sırlarından dolayı çobanlık, peygamber mesleğidir ki bütün peygamberler çobanlık yapmışlardır.

Sarıkaya’nın Çoban Rasim’ine gelelim:

Rahmetli Çoban Rasim Amca ile “Her gün ona bir çay ikrâm edeceğim, o da eskimeyen hatıralarını bize aktaracak” şeklinde bir sözleşmemiz var idi.

Ömrünü çobanlıkla geçiren Rasim Amca, Belediye İşhanı’ndaki mescidimizin fahrî müezzini olup, temizliği, açılıp kapanması artık ondan soruluyordu. Sesi de yanık idi.

Belediye İşhanı’ndaki mescidinde kılınan bir ikindi namazı sonrası dükkândayız. Dar olan kuyumcu dükkânımızda rahmetli babamın köşesi belli idi, tam yanacına da rahmetli Rasim Amca Çobanoğlu oturur, Çaycı Necmi’nin getirdiği çay ise muhabbete başlama işareti idi ki uzatmadan başladı:

-Hacı Ağa, eskiden Koçhisar’da Anestezi Efendi diye, ticaretinde dürüst, insanlarla münasebetinde saygılı ve sevgili, kendi halinde bir gayrımüslim var imiş. Dürüstlüğü dillere destan olan bu adama, bir gün demişler:

“Yahu Anestezi Efendi, her şeyin Müslüman gibi, gel bir kelime-i şehadet getir de bu işi tamamlayalım!

            Anestezi Efendi, uzun sürmeyen düşünmesinin ardından cevabını verir:

-Kırşehir’deki Şeyh gibi Müslüman olamam. Sizin yaşadığınız Müslümanlığı da ben kabul edemem.

Anestezi Efendi, acaba ne demek istedi?

Mensubu bulunduğumuz toplumumuzun örf, âdet ve geleneklerini iyi bilen ve bunun pek çoğunun yine toplumun insanlarının inancından kaynaklandığını, onlarla yaşayarak gören Anestezi Efendi,  cemiyetimizin resmini iyi okumuş, anlaşılan. Örf, âdet ve inancımıza uygun olmayan davranışlarımız çok dikkat çekici olmakla beraber aleyhimizde de şahadet ediyor ki, Anestezi Efendi ikaz ediyor. Bu ikazlara muhatap olmak istemiyor isek sözümüz sazımız bir olmalı.

Mehmet Çetin

06.06.2017 Yeni Foça

 

 

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir