Risale-i Nur’da uzun cümleler meselesi 1
Takdim
Risale-i Nur Külliyatı, Kur’ân-ı Kerim’in tefsiri olması hasiyetiyle ana kaynaktaki özellikleri de nakletmeye adaydır ve esasen bu vazifeyi bihakkın yapmaktadır. Bilindiği üzere Kur’ân’ın en uzun ayeti Bakara’nın 282. Ayeti’dir. Kur’ân’ın tefsiri olan Risale-i Nur’un en uzun cümlesi hangisidir, merakı, bu çalışmanın muharriki olmakla beraber esasen Risale-i Nur’daki uzun cümlelerin varlığı, çalışmanın ana konusudur.

Risalelerin kaleme alındığı devirde edebi yazı dilinin Arapça-Farsça ağırlıklı bir Türkçe olduğu, ana dili Kürtçe olan müellifin Türkçeyi, Arapça ve Farsçadan sonra öğrenmiş olduğu dikkate alınırsa bu eserlerin dilinde yadırganacak bir durum olmadığı anlaşılır.[1]
Bu çalışmada; Risale-i Nur’daki Arapça, Farsça kökenli kelime ve kavramların Türkçeye kazandırılarak kullanımının yanı sıra bunlardaki zenginlik ve çeşitliliğin uzunluğa olan tesiri de araştırıldı.
Konu başlıkları
Mesele birkaç yönüyle ele alınması gerekir, önce onlar sıralanmalıdır.
1.Risale-i Nur’da uzun cümleler vardır.
2.Uzun cümle kullanmak edebî bir ustalıktır.
3.Uzun cümlenin kurulması ve anlaşılması zordur.
4.Uzun cümle, okullarda öğretilen kısa cümle kurma tavsiyelerine terstir.
- Risale-i Nur’daki uzun cümlelerin mütalâası.
Sıralanan başlıklarla bu mesele mütalâa edilecek.
- Risale-i Nur’da uzun cümleler vardır
Doğrudur, Risale-i Nur’un pek çok yerinde uzun cümle vardır. Yirmi Beşinci Söz’ün hemen girişinde Kur’ân’ın tarifi bahsinde, Münacat olan Üçüncü Şua’da, Haşir Risalesi olan Onuncu Söz ve Ayetü’l-Kübra gibi imanî ağır mevzuların işlendiği risalelerde misaller vardır.

Diğer taraftan sözlerinin iyi anlaşılmadığını konu edinen Mesnevî-i Nuriye’nin Nokta’nın giriş kısmı gibi birkaç yerde benzeri ifadeler vardır.
Bu başlık altında söz konusu metinlerin mütalâasından ziyade sadece mevcud olduğunu ifadesi yapıldı ama bunların tahlili alâkalı başlık altında yapılacaktır.
Mehmet Çetin
24.12.2022 Yeni Foça İzmir
[1] Rafet Kalyoncu, Risale-i Nur Külliyatı’na Yapılan Başlıca Eleştirilerin Analizi/9(18), Risalelerin Dili Anlaşılmıyor İddiası, https://risale-i-nur-kulliyati.blogspot.com/2018/09/risale-i-nur-kulliyatina-yapilan_85.html







S. A. Senaryo çalışması için yaptığım araştırmalar sırasında bir dergide Risale-i Nur’un Türkçe kurallarına uygun olup olmadığını tartışıyorlar. Hem de karşı cephedekiler. Türkçe’nin duayenleri. Olay, başından itibaren yanlış. Aynen, Üstadın kendisini siyasete çağıranlara karşı, ehl-i dünyanın ve süfyanın tuzaklarına düşmemek için, onların minderlerine girmeyip, hep minder dışı mücadelesini vermeyi tercih etmesinin neticesinde mücadelesini kazandığı gibi. Üstadınki aslında bir tercih değil, Efendimizin “Onun zamanına erişirseniz siyasi mücadeleye girmeyin galebe edemezsiniz” emrine imtisal idi. Şimdi Türkçeye uygunluğu konusunda da ilmi bir tartışmaya girmekte bu babda anlamsızdır abestir ve sonu mağlubiyettir. Takınılması gereken tavır şudur: Kardeşim benim inancım; R. Nur’un iki mühim vazifesi vardır birincisi, imanı ihyadır. ikincisi, lisan-ı Türkiyi muhafazadır. Bu konu benim imanımdır ve bu tartışmaya girmem…. demektir. Böyle bir tavır karşısında karşı taraf da bu adamın imanıdır deyip tartışmayı sürdüremez. Sen de imanın da devam edersin…
Önceki yoruma ilaveten. Şayet R. Nurlar bizzat Üstadın ilminin ve zekâsının ve beşerî telifinin ürünü olsaydı böyle bir tartışmanın anlamı olabilirdi. Hâlbuki “Said yoktur. Kudret ve ilmi de yoktur” meselesindeki vurgunun R. Nur’ların yazılışında yazdırılışında Said’in ilminin tesiri ve temasının olmadığıdır. Dolayısıyla sünuhat ve ilhamdır. Yani ekranda ne gösterildi ise aynen aktarılmasıdır. Hatta sonradan bir kaç cümleyi veya kelimeyi değiştirmek istediğinde “kardeşim izin yok” meselesini de buna eklersek neyi tartıştığımızı daha iyi fark edip yanlıştan dönme şansımız olur. Vesselam.