Çok isterdim ki
Yaşadığım ânı, yukarılardan seyretme imkânım olsaydı; hâlden hâle çevrilirken, doğrudan ya da dolaylı muhatap olarak Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisini hayret, ibret ve takdirle izlemek, manadan manaya dalarak tefekkür etmek isterdim, şöyle ki:
Bahçedeyim, bibere, patlıcana ve domatese su veriyorum. Dalın ucundaki tomurcuğun açılıp emsali diğer yaprakların hâline gelinceye kadar, en ince damar ve kanallardaki kimyevî hâdiselerle zuhur eden gelişmeleri gözümle gördüklerimden başka göremediklerime de şahid olmak isterdim. Hele o domatesin dalına, yaprağına dokunduğumda hâlâ çözemediğim sır olan o muhteşem kokunun ortaya çıkışı, yayılışı, devamının oluşu gibi hârika hâlleri dışarıdan ama içerideymiş gibi görmek isterdim.
Ustalar bahçede inşaatta çalışırken özenle sanatlarını icra ediyorlar. Her birisini dinlerken kendini şöyle ya da böyle övdükleri cümleleri kulağımda yankılanıyor. Bunlar, yaptıklarıyla iftihar ederken; Allah’ın her an oluş-bozuluş (Levh-i Mahv ve İspat) zaman sahifesinin an sahnesindeki yaratışlarını anlatan ayetlerinin ardından da iftihar-ı mukaddese (mukaddes iftihar) ifadelerini hatırlıyorum. Kula verilen emanetlerin bir dosyası olan “Ene” ile kuldaki iftihar vasfının iftihar-ı mukaddese ile irtibat kurulup aradaki küllî-ferdî tecelliyi anlamak isterdim.
Ameliyathanede sedyede sıramı bekliyorum. Bir delikanlıyı getirdiler, selamlaşarak iyi dileklerde bulunduk. Önce onu, sonra beni aldılar. Dualar eşliğinde sedyede giderken, geçireceğim cerrahî operasyonla tecelli edecekleri düşündüm. Başta bedenim merkez olarak, etrafımdaki sağlık ekibi ve yakınlarıma kadar hepsinin hâl ve davranışlarıyla tecelli ile edecek olan Allah’ın, başta Şafi ismi olmak üzere diğer isim ve sıfatlarının yansımalarını görmek, bizzat yaşamak ve bunun şuuruyla devam eden ömrüme projektör olmasını çok isterdim
Toplumun genel yapısını tahlil eden programları televizyondan izlerken, sevinmekten ziyade üzülüyorum. Olgunlaşmadan meyveyi beklemek gibi garabetlere şahid oluyoruz. Hemen her vilayete açılan üniversitelere yatırım yapmak yerine, merkezî yerlere açarak, oradakilerin kalitesini yükseltmeyi, insan/talebe yetiştirilmesi esaslı yatırıma ağırlık vermeyi ön plâna almayı görmek isterdim.
İktisadî ve siyasî menfaat gayeleriyle yapılan dinî ve millî icraatın neticesiz akim kalacağını hem de zarara sebep olacağının ciddiye alınmasını isterdim. Dinî ve millî duygu ve düşüncelerin vasıta edilerek siyasî ya da radikal yoldan iktidara oynamanın getirdiği zararlar, cemiyetin resmidir. Camileri çoğaltmaktan ziyade cemaati yetiştirerek çoğaltmak daha doğru olduğunun anlaşılmasını da isterdim.
Son zamanlarda çok garip ve çok farklı şeyler cereyan eder oldu. Bunların hemen her birisinde; temeldeki bozulmanın, ifsadın, isabetsiz hareketin, hikmetsiz muamelenin, münafıkâne hâl ve tavırların, safderunluğun, muhalefete hazımsızlığın, istibdat ve zulmün, dahilî ve haricî deccal ve süfyanın tahribatının neticeleri görülür oldu. Süfyana hayran mehdi bozuntularına da bir şeyler demek isterdim.
Çürümeye yüz tutan cemiyetin her bir kesiminin yüzde altmış yetmişinin mütedeyyin olmadan din namına ortaya çıkmanın getirdiği acı sonuçlarıdır, bunlar. Temeli sağlama almadan çatıyı yapmaya yeltenmenin maliyeti pahalı oldu, bunun da anlaşılmasını isterim.
Bir bütün olarak Fatiha’nın küllî manalarının idrak edilip fiil ve hareketlerimizde yansımasını isterdim. Fatiha’nın hadisçe sık tekrarlanması tavsiyesindeki sır, hayatımıza rehber olma vasfına işarettir. Fatiha ile terbiye olup, onunla imanı kemâle erdirip, son nefese kadar yoldaş olmasını isterdim.
Allah, basiretimizi açsın, akıbetimiz hayrolsun, âmin.
Mehmet Çetin
10.09.2024 Menemen İzmir (Sada Hastanesi)
[1] Doktorum Op. Dr. Haydar Öcal’a teşekkür ediyorum.
herkes tercihlerini yaşayacak ve neticesini görecek.