Besa Arnavut Yemini

Avatar photoPosted by

Besa Arnavut Yemini

Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla hayatında Şamlı Hafız Tevfik Göksu’nun hatıralarında geçen vakıa ibretlidir.

İlk ziyaretlerinde Bediüzzaman’ı konuşturmak için Mi’rac, ruhen mi bedenin mi, sualini sorarlar. Bediüzzaman, “Hafız, yazın var mı?” diye sorar ve evet cevabını alınca eline verilen deftere Mi’rac bahsinin ilk telifi yapılır. Yazısının güzel olduğu takdirinin ardından gelen ikaz bizi bu yazımızın konusuna sevk eder.

Yazın güzelmiş, sen bana lâzımsın amma ben asabiyim, sen tedbirli ol!”, ikazına mukabil Hafız da “Efendim ben de tiryakiyim, sigara içmeden yapamam, ne yapacağız?”, der. Üstad, besa Arnavut yemini yapmayı teklif eder ve ekler; “Ben kızınca, sen bir şey deme! Sen kızınca, gider sinekleri dağıtırsın.”, der. [1]

İfade, kendi içinde ayrı ayrı hususiyetleri ihtiva eder.

Bir hedef için tarafların yapabileceği davranışlarına bina edilen bir sözleşme, bu mevzuda ilk akla gelendir.  Aynı zamanda bir çözüm ve çareye de işaret var. Her iki tarafa da çözüm getiren, onların davranış ve alışkanlıkları sebebiyle rahatsızlığa vasıta olmaksızın aradaki münasebet ve irtibatın devamının sağlanmasına hizmet eden özelliği doğrusu takdire şayandır. Sigaranın kullanmasına cevaziyetin doğruca ifade edilmeden “sinekleri dağıtırsın”, şeklindeki ifade hem kibarlığın hem de muhatabı rencide etmemesi de takdir edilmelidir.

Konu ve vakıa üzerine yapılacak farklı değerlendirmeler elbette mümkün ama burada, yapılabilirliği, sürdürülebilirliği ile öne çıkan hatıralık vakıa, mazinin sahifelerinde kalmamalı, gelecek nesle ibretlik bir hatıra olarak sunulmalıdır.

Besa Arnavut, bir Arnavut’un hayatındaki en mühim davranış biçimlerinden, daha doğrusu onların mahallî karakteristik vasfı olup kültürel ilke olarak sürdürülür.

Yemin, Arnavutlarca çok önemsenir ve hayatla ölüm arasında bir tanımlama, bir tercih gibi son derece mühim bir prensiptir. Arnavut besasını yerine getirmeyen kişi toplumda aşağılanır.

Arnavutların binlerce yıllık kültüründe yer alan besa, yeri gelir onların hayatında ölümden bile güçlü olur. Ölümü göze alır, yeminini yerine getirir. Birinin verdiği besa, diğer Arnavutlar nezdinde de korunur.

Bediüzzaman’ın “besa”yı daha yeni geldiği bir beldede hemen kullanmasının hikmeti ne ola ki? Madem ki yemin edecek, niçin Arnavut besasını tercih etmiştir?

Şemseddin Sami’nin Besa yahut Ahde Vefa (1292) adlı piyesi ile Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre eserindeki şu ifadeler besa kullanımın yaygınlığına bir işarettir:

“Ben öleceğim diyorum. İçinizde ölümden korkmayan kimdir? Arkamdan ayrılmamaya Allah’la ahdeder misiniz?

Gönüllüler — Allah’la ahdederiz. Besa besa besa

İslâm Bey— Beni seven bir vakit ardımdan ayrılmaz”[2]

Verilen söze, edilen andlaşmaya, yapılan akde riayete, azami dikkat çekme noktasından besanın kullanımı, pek de münasip düşmektedir. Şamlı Hafız Tevfik’in şahsında talebelerine hayatî bir prensibin tatbikini gösterdiği de anlaşılmaktadır.

Mehmet Çetin

28.06.2024 Yeni Foça İzmir

[1] Dr. Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi Mufassal Tarihçe-i Hayatı (2019), Sebat Dağıtım, c. 2, s. 1013

[2] https://kdm.anadolu.edu.tr/TurkKlasikleri/VatanYahutSilistre.pdf; https://islamansiklopedisi.org.tr/arnavutluk

One comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir