Yediğin Vakit Az Ye!

Avatar photoPosted by

İslâm filozoflarının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve filozofların üstadı, meşhur dâhi Ebu Ali İbni Sina, “Yiyin, için, fakat israf etmeyin”[1] âyetini tıp noktasında şöyle tefsir etmiş:

“Tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye! Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hâl, yemek yemek üstüne yemektir.”

Peygamber Efendimiz (asm) sofradan, midenin üçte birini yemek, üçte birini su ve kalanını da boş bırakılmasını tavsiye eder. Bir başka ifadeyle doymadan kalkarmış. Bu hem beden sağlığı hem de bütçe sağlığı noktasından çok elzem bir harekettir.

Artık bırakmadan yemeliyiz. Mümkünse küçük tabak kullanalım ki nefsi ikna edelim. Değilse, yavaş yavaş yiyeceğimiz miktarı azaltalım.

Düşünebiliyor musunuz bir oturmada üç öğün yemeği yeme durumundan sadece bir öğünlük kadarını yiyip kalanını da iki öğüne havale edersek iki öğün kazancımız olur. Bunu genelleştirecek olursak ayda yemek masrafını bahsedilen şekilde azaltarak üç parçadan iki parçasını artırabilmek o kadar uzak bir ihtimal değildir. Üç yüz liranın yüz lirasını harcayıp iki yüz lirayı önümüzdeki iki aya yaymak veya tasarruf edebileceğimiz iki yüz lira ile bir başka sıkıntımıza harcamak. İçeceğimiz suyun, çayın, şekerin adedine; vasıtaya binmek yerine mümkün ise yürüyebilmeye;  alacaklarımızın daha ucuz olanını almak gibi çoğalabilen bu misalleri herkes kendi hayatında bulabilir, tatbik edebilir.

İşyerinde kullandığımız müsvedde kâğıtların evde sobada değerlendirilmesi veya değerlendirebilecek olana verilmesi ki onun tasarrufu bir şekli ile bize ve topluma yansıyacaktır.

Arapça “kast” kelimesinden türetilen iktisat, her işte itidal manasındadır. Mahlûkatta da iktisadı görmekteyiz. Kâinatta kesinlikle israf yoktur. İsrafı, irade sahibi insan yapmaktadır. Buradan bir ders çıkarmalıyız.

Hayatımızın her anı bütünüyle imtihanlar dönemidir, biri biterken diğeri başlar. Eski zamanlarda olanların, yeniden bizim zamanımızda olmasına mani olacak neyimiz var? Maddenin getirdiği sarhoşluk, aklımızı kullanmamıza mani oldu.

İsrailoğulları; peygamberlerine yaptığı ihaneti, bu yüzyılda yine insanlığa yaparak adına değişik isimler verilen krizlerle sınırları aşan âfeti, her yana yayıldı.

Kapitalizmin, liberalizmin şubeleri, karakolları olan faizli bankaların kredi kartı tuzakları, doğru kullanmasını bilmeyenlerin yuvaları yıkmaktadır.

Ey Rabbimiz!

Bizden evvelkilere yüklediğin gibi bize de ağır vazifeler ve musibetler verme.

 

Ey Rabbimiz! Bize güç yetiremeyeceğimiz şeyi de yükleme.

Günahlarımızı affet.

 

Bizi bağışla.

Bize merhamet et.

 

Bizim dostumuz ve yardımcımız Sensin.

Kâfirler güruhuna karşı sen bize yardım et.”[2]

Âmin.

Mehmet Çetin

21.04.2009 Çiftehavuzlar Çiğli İzmir

[1] A’raf, 7/31

[2] Bakara,2/286

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir