Teftişli hizmet hatıraları 2

Avatar photoPosted by

            Geçen hafta, öğretmenlik yaptığımız 1982 yılında, Yeni Asya Yayınları’ndan eserlerini öğrencilerimize ödev olarak verdiğimizi, bundan dolayı da şikâyet üzerine bahse konu eserlerin Atatürkçülüğe ve lâikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle teftiş geçirdiğimi, şikâyetiyle istediği sonucu alamayan meslektaşımız B.G.’nin çareyi Cumhuriyet Gazetesi yazarına şikâyette bulunduğunu anlatmıştık.

29.03.1982 tarihli Cumhuriyet yazarı Oktay Akbal’ın köşesindeki B.G.’nin ifadesini Sırası Gelmişken sütunundan aktarıyoruz:

Mektubumdan söz edecek olursanız adımı ve adresimi saklı tutunuz, başım belaya girer.” diye başlamış A ilinin bir ilçesinde Türkçe öğretmeni B.G. şöyle yazıyor: “Okullarda öğrencilere salık verilecek yazar ve yapıtların mutlaka Bakanlığın ‘Tebliğler Dergisi’nde önerilmiş olması gerekir. MC, yani 12 Eylül öncesinin iktidarı açıkgözlük yapmış, giderayak ne kadar tutucu, gerici yayın varsa hepsi ‘Tebliğler Dergisi’nde yer almış. İşte öğretmenlere öğütlenen yazarlar: Şule Yüksel Şenler, Yavuz Bahadıroğlu, Ahmet Şahin, İsmail Hekimoğlu! Yeni Asya’nın tüm yayınları! Okullarda öğrenciler harıl harıl bunları okuyor. Bir Orhan Kemal’i, bir Aziz Nesin’i, bir Necati Cumalı’yı, bir Yaşar Kemal’i öğrencilere duyuramıyor, salık veremiyorsunuz. Ünlü yazarlarımızın yapıtlarını salık vermek, Tebliğler Dergisinde önerilmedikleri için büyük suç sayılıyor. Başımız dertlere giriyor.”

Sayın Akbal’a aktarılan konu, doğrudan bizim yaşadığımız hadise idi ki şikâyet eden soluğu, Cumhuriyet’in köşesinde almış.

Yeni (Nesil) Asya yazarının bu yazısı üzerine kendisine 31.03.1982 tarihli ve yaşananları anlatan dört sahifelik uzun bir mektup gönderdik.

Aynı konuyu Faruk Fırat’ın Düşünceler köşesinde 05.04.1982 tarihinde Yeni Asya Yayınları ve “O adam” başlıklı bir yazı yayınlar. Yazısında; Yeni Asya’nın gayesinin vatan sathının bir mektep yapmak olduğu, anarşist yetiştiren sakat anlayışın mahsulü nesillerin ıslahı ile memleketin emniyet ve asayişine yardımcı olduğu, hürriyetin en kâmil manada ihya ve ihdasına çalışarak, insanımızın aslî kimliği ile yetiştirilmesine işaret eder. Oktay Akbal’a şunu sorar: “Şayet elinde imkân varsa, küçük bir araştırma yapsın: Bakalım içerideki gençlerden kaçı Yeni Asya Yayınlarını okuya okuya anarşist olmuştur, kaçı “okunsun” dediklerini okuya okuya anarşist olmuştur? Bu araştırma yapılabilseydi ne güzel bir ibret vesikası olurdu. Tabii ibret almasını bilenler için…”

Fırat’ın işaret ettiği gerçek maalesef 15 Temmuz 2016 kalkışması öncesi ve sonrası yaşananları da hesaba katarak acı ibretleri hatırlatıyor.

Evet, Risale-i Nur’un matbuattaki lisanı olan Yeni Asya ve bütünüyle yayınlarının okunması ve uygulanması cidden olsa idi veya müfsid oyunlarla önü kesilmese idi, bugün; ne sık sık darbelere maruz kalırdık ne Deccal ve Süfyanın fesadı devam ederdi ve ne de maalesef Siyasal ve Radikal İslâm ızdırabının acıtan tecrübesi yaşanmazdı, Allahu a’lem.

Mehmet Çetin

18.02.2018 Bostanlı İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir