Ömer bin Abdülaziz’i rahmetle anarken

Avatar photoPosted by

İki buçuk yıl içerisinde, devlet yönetiminde tarihi numune olan, nadide bir şahsiyet. Ferdi hayatta zühd ve takvanın, tebliğde icbarın değil iknanın sembolü. Ve Bediüzzaman’ın dilinde “harikulade zühd-ü kalb” sahibi övgüleriyle geleceğe nakledilen mümtaz sultan.

Emevilerin sekizinci ve en mümtaz halifesi. Çok kısa süren halifeliği döneminde büyük hizmetler yapan harikulâde bir şahsiyet. Emevilerin yanlış politikalarına son veren ve her şeye adaletle hükmeden örnek bir devlet adamı. Üstün vasıflarından özellikle adaletle hükmetmesinden dolayı 2. Ömer ve 5. halife olarak vasıflandırılan bahtiyar insan.

Anne tarafından Hz.Ömer’e dayanan Ömer, 682 yılında Medine’de doğdu. Babası Abdülaziz ise uzun süre Mısır valiliğinde bulundu. Enes bin Mâlik, Abdullah bin Ca’fer-i Tayyar ve Saîd bin Müseyyib ve başka âlimlerden ders aldığı tahsil hayatı Medine’de geçti. İleriki yıllarda valilik yaptığı Medine’de dört büyük halife zamanındaki gibi müşavirler şurası kurarak başarılı idareciliği ile tanındı.Adaletli idaresi yakın uzak çevredekilerin buraya göç etmesini netice verdi. Komşu vilayetteki idarecilerin baskın şikayetleri üzerine valilikten alındı. 717 de Emevi Halifesi ve aynı zamanda kayınpederi olan Süleyman Bin Abdülmelik’in aşırı ısrarı üzerine ölümünden sonra 720 ye kadar iki buçuk yıl gibi kısa süren halifeliği oldu.

Onun hilafeti dönemi, İslam Dünyasına büyük bir huzur ve sükunetin getirildiği bir dönemdir. Bediüzzaman, dünya saltanatının aldatıcı olduğunu ve bunu hakkı ile ifa etmenin çok zor olduğunu belirtmektedir. Halifelerinin görevleri adaletle hükmedip Kur’an’ın hükümlerini muhafaza etmek, harfiyyen yerine getirmektir. Ancak, aldatıcı dünya saltanatı bu ulvi vazifeyi yerine getirmeyi güçleştirmektedir. Bu vazifeyi hakkıyla yerine getirebilmek için ya nebi kadar masum veya Hülefa-i Raşidin gibi olmak gerektiğini belirten Bediüzzaman, bu bağlamda, harikulade bir takva ve kalbe sahip olan iki halifeyi zikretmektedir. Bunlar, Emevilerde Ömer bin Abdülaziz ve Abbasilerde de Mehdi’dir.[1]

Bediüzzaman, Ömer bin Abdülaziz’in halifeliğinden ve kişiliğinden övgüyle söz ederken, Sultan Abdülhamid’e ömrünün geri kalan kısmında Ömer-i Sani olarak anılan Ömer bin Abdülaziz’in yolunda gitmesini tavsiye etmektedir. Kansız bir şekilde Meşrutiyetin ilanını kabul etmekle gösterdiği iyi niyeti, Yıldız’ı, insanların kalbinde yer edinmesi için bir üniversiteye dönüştürmesini tavsiye etmektedir. Yıldız’da oluşturulacak bir ulema meclisi ile İslam ilimleri ihya edilmeli, şeyhülislamlık ve halifelik hakiki mahiyetine kavuşturulması için; “… milletin kalb hastalığı olan za’f-ı diyanet ve baş hastalığı olan cehaleti servet ve iktidarınla tedavi etmekle Yıldız’ı süreyya kadar a’lâ et. Tâ hanedan-ı Osmanî ol burc-u Hilâfet’te pertevnisar-ı adalet (adalet nuru saçan) olabilsin…”[2], der.

Onun hilafet hayatından günümüze yansıyan özellikleri hem rahmetle ve hem de ibretle hatırlanılmasını sağlar. Evvela sağlam akidesini günlük hayatında  kesinlikle yaşardı. Dolayısıyla dünyaya davet eden ve makam ve menfaat beklentisi içerisinde olanlar çevresinden dağıldı. Savaş ile değil tebliğ için oluşturduğu heyetler vasıtası ile İslamiyetin yayılmasını sağladı. Herkesin hukuk önünde aynı hakka sahip olmasını sağladı. Böylece ayrımcılık ortadan kalkıyor ve başta Berberî’ler olmak üzere bir çok kavmin İslamiyet’e girmesine vesile oldu. Türklerden de önemli ölçüde İslamiyet’i kabul edenler oldu.Halk ile münasebetler kurarak haklarını aramalarını tenbih ederek sosyal hukukun tesisine çalıştı. Haksız kazanç elde edenlere, ellerinde bulundurdukları halkın ve devletin malını iade etmelerini emretti ve buna uymayanı hapsettirdi. Atamalarda taraf tutarak,yakın ve tanıdıkların değil, işe ehil olanların göreve getirilmesini sağladı. Sürekli denetimi canlı tuttu.

Hadislerin derlenip toplanması ve tanzim edilmesi uygulamasını ilk başlatandır. Emeviler arasında mevcut olan Ehl-i Beyt’e karşı menfi tutumlara son vererek, bu mübarek silsileye hak ettikleri hürmetin gösterilmesini sağladı.

Nihayet, çok genç yaşta yakalandığı yirmi günlük bir hastalıktan sonra 9 Şubat 720 Hakk’ın rahmetine kavuştu. Naaşı Halep yakınlarına defnedildi.[3]

(Bu yazının hazırlanılmasında büyük ölçüde “www.risaleinurenstitusu.org” sitesinden yararlanılmıştır.)

Mehmet Çetin

05.02.2014 Göktürk, İstanbul


[1] Mektubat, 19. Mektub, s. 172.

[2] İçtimâî Reçeteler, II, s. 273-274

[3]http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Enstitu&SubSection=EnstituSayfasi&Date=7/5/2002&TextID=473; http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96mer_bin_Abd%C3%BClaziz

 

3 comments

  1. Mehmet Bey, yazınızı okudum..

    Ömer b. Abdülaziz, belirttiğiniz gibi çok mühim bir şahsiyet;
    Özellikle Emevilerin, daha önce cumhuriyet benzeri halife seçim usulünü değiştirerek saltanata dönüştürmesi, ehl-i beyte zulümlerine ve beytul malden gasp yoluna gitmelerine karşı çıkması tarihe geçmiş..
    Bu arada halife iken önemli bir icraati de Medine Valisine bir mektup yazarak, uydurma hadislerin meydan aldığını, bunun önüne geçmek için hadislerin tespitini istemesi üzerine sahih hadislerin tespit ve mevzu olanların ayıklanma yoluna gidilmiştir. Kaynaklarda o tarihte 15 bin uydurma hadis tespit edildiği belirtilmektedir..

    Yazı sonunda ölüm sebebi olarak, Risaleinurenstitü kaynak gösterilerek yakalandığı bir hastalık gösterilmiş. Kaynaklarda ölüm sebebi olarak icraatlarını benimsemeyen hanedan tarafından zehirlendiği gösterilmektedir. Enstitü bu bilgiyi nereden aldığını belirtmemiş.. O arkadaşlara sormak lazım.. Bu gibi hilaf-ı hakikat bilgilere neden yer verirle?
    Başka bir yanlış bilgileri,1. Mecliste Medresetüzzehra kanun teklifinin kabul edilerek kanunlaştığını göstermektedirler. Nitekim son zamanlarda bu yanlış bilgi eserlerde yer almaktadır..

    Dikkatlerinize sunar, selam ve saygılarımı bildiririm.
    R.Kalyoncu

    Not:
    Cevap
    Değerli R.Kalyoncu Bey,
    Yorum ve bilgi katkınız için teşekkürler.
    Bahsettiğiniz şekilde Ömer bin Abdülaziz’in zehirlenerek öldürülme hadisesini araştırmalarımda gördüm. Ancak kaynağın sahihliği konusunda tereddüt ederek tercihimi R. Nur Ens. lehinde kullanarak yayınladık.
    Eğer gerçekten şehit edilme söz konusu ise ayrı bir ibretlik hadisedir.
    Allah, yâr ve yardımcımız olsun.
    Mehmet Çetin

  2. [quote name=”R.Kalyoncu”]Mehmet Bey, yazınızı okudum..

    Ömer b. Abdülaziz, belirttiğiniz gibi çok mühim bir şahsiyet;
    Özellikle Emevilerin, daha önce cumhuriyet benzeri halife seçim usulünü değiştirerek saltanata dönüştürmesi, ehl-i beyte zulümlerine ve beytul malden gasp yoluna gitmelerine karşı çıkması tarihe geçmiş..
    Bu arada halife iken önemli bir icraati de Medine Valisine bir mektup yazarak, uydurma hadislerin meydan aldığını, bunun önüne geçmek için hadislerin tespitini istemesi üzerine sahih hadislerin tespit ve mevzu olanların ayıklanma yoluna gidilmiştir. Kaynaklarda o tarihte 15 bin uydurma hadis tespit edildiği belirtilmektedir..

    Yazı sonunda ölüm sebebi olarak, Risaleinurenstitü kaynak gösterilerek yakalandığı bir hastalık gösterilmiş. Kaynaklarda ölüm sebebi olarak icraatlarını benimsemeyen hanedan tarafından zehirlendiği gösterilmektedir. Enstitü bu bilgiyi nereden aldığını belirtmemiş.. O arkadaşlara sormak lazım.. Bu gibi hilaf-ı hakikat bilgilere neden yer verirle?
    Başka bir yanlış bilgileri,1. Mecliste Medresetüzzehra kanun teklifinin kabul edilerek kanunlaştığını göstermektedirler. Nitekim son zamanlarda bu yanlış bilgi eserlerde yer almaktadır..

    Dikkatlerinize sunar, selam ve saygılarımı bildiririm.
    R.Kalyoncu[/quote]

    Not:
    Cevap:
    Değerli R.Kalyoncu Bey,
    Yorum ve bilgi katkınız için teşekkürler.
    Bahsettiğiniz şekilde Ömer bin Abdülaziz’in zehirlenerek öldürülme hadisesini araştırmalarımda gördüm. Ancak kaynağın sahihliği konusunda tereddüt ederek tercihimi R. Nur Ens. lehinde kullanarak yayınladık.
    Eğer gerçekten şehit edilme söz konusu ise ayrı bir ibretlik hadisedir.
    Allah, yâr ve yardımcımız olsun.
    Mehmet Çetin

  3. Ömer b. Abdülaziz’in zehirlenerek öldürülme hadisesinin, başta Taberi Tarihi olmak üzere birçok kaynakta geçtiği bilinmektedir. R.N. Enstitüsü sitesinde yer alan yazıda ise kaynak göstermemektedir. R.K.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir