Öfkede iman sorumluluğu-1

Avatar photoPosted by

Fıtraten sınır konulmayan duygularımızdan öfke/gadap ile imanın doğrudan alakası vardır ve bir takım sorumluluklar getirmektedir. Bu duygunun ifrat ve tefrit uygulaması bizi mesul tutarken istikametli uygulaması şecaat denilen cesarete yönlendirir.

Terkipleri ile ayetlerde kırk beş yerde geçen gadap/gazap/öfke, kula ve Allah’a nispet edilen bir sıfattır. Allah, lânet ederek, rahmetinden uzaklaştırarak, yoksulluğa, zillete ve helâke maruz bırakarak öfkesini ve gazabını ifade eder ve bu O’nun sıfatıdır. Zıttı rahmettir; “Rahmetim gazabımı geçti” ifadesi bunun habercisidir. Aslında rahmeti Allah’ın zati sıfatı olarak değerlendirirken gazabını ise mahlûkuna yönelik sıfatı olarak ele almak daha doğru olacaktır. Gazap ve rahmet bir birinin tamamlayıcısıdır.

Kulun sıfatı olarak öfke, üç şekilde tecelli ve tezahür eder. Öfkenin tefrit kullanımı olan cebânet ki korkaklıktır; ifrat kullanımı tehevvürdür ki korkusuzluktur; vasat kullanımı ise cesarettir ki dini ve dünyevi hukuku için canını feda eder, meşru olmayan işlere karışmaz. Korkaklık acizliğin doğrudan ifadesidir. Korkusuzluk acizliğin gizli ifadesi olurken bastırılmış ve ortaya saldırganlık olarak çıkmış şeklidir. Her ikisi de psikolojik sapmadır, rahatsızlıktır.

Yunan Felsefesinin İslam dünyasına girmesi ve özellikle Eflatun Felsefesinin tesiri ile insan ruhunun başlıca güçlerinden natık güç, şehvet gücü ve gazap gücü olarak ifadesi dikkat çekmektedir. Yıllardır süren etkilenmenin ardından öfkenin kullanım ve ifade şeklini ılımlı ve istikametli bir öfke kullanımı olarak tespit etmişler ki İsfahânî, Mâverdi, Gazali ve Bediüzzaman’ın yorumları benzerlik arz etmektedir.

İnsan, öfkesini intikam alma veya cezalandırma şeklinde de kullanır. Saldırganlık olarak kullanımı da ifrata girer. Öfkenin bu alanlarda kullanımı insanın acizliğinin bir başka ifadesidir, demiştik. Hakkının yendiğine veya ihtiyacının karşılanmadığına yorumlayarak tepkide bulunur. Aslında bu tepki, öfke buzdağının suyun üzerindeki görünen kısmıdır. Problem suyun altındaki kısımlarda saklıdır. Suyun altında kalan duygular zamanla birikip, problemli hale gelerek nihayet öfkeyi oluşturur.

İnsanların bazıları, öfkeyi buzdağının tepesinde yaşar ve bir türlü çözümlenmemiş bu duygulara sarılarak rahatladığını sanır. Oysa öfkenin kaynaklarını ortadan kaldırmayı başarmak için buzdağının altındaki duygulara yön verecek temel bir bakış açısının verilerek normale getirilmesi lazımdır.

Bu duyguların anlaşılmasının psikolojik tahlillerini psikologlara havale ederken bahsedilen duyguların kullanılmasında sağlıklı yol olan istikameti aramalıyız. Bütün akıl sahipleri korkaklığın ve korkusuzluğun bir çeşit hastalık olduğunu ifade ederlerken bu iki kullanımın istikametli olmadığını da söylemektedirler. Korkulmayacak şeylerden korkmak da, bütün baskı, tahakküm ve zulümlerin kaynağı olan öfkenin ifrat kullanımı olan korkusuzluk da psikolojik bir vakıa olduğu gibi imana zıt bir haldir. Her duygunun kullanımında ifrat ve tefrit gibi rahatsızlık veren kullanım şeklinin yanında doğru kullanımının da bilinmesi ve uygulanması insanın sorumluluklarındandır.

Dini bütün kaynaklar cesur olmaktan bahseder, tavsiye eder. Dolayısıyla imanımız helal ve meşru olan işlerde cesur olmayı şart koşar. O halde insan, öfkesinin vasat ve istikametli kullanımı adına dini ve dünyevi hakları için öfkelenir, haklarını arar. Bunu da mevcut imani sorumluluğu gereği yapar.

Hayatın bütününde var olan öfke bir başka yönden durgun ve azgın olarak ikiye de ayrılır. Durgun öfke, yeri ve zamanı geldiğinde kullanılır ve faydalıdır. Aktif veya azgın öfke ölçüsüzdür, sorumluluk getirir. Hayatının bütününde insan, nefsinin arzuları engellendiğinde doğal olarak hırçınlaşır, öfkelenir, adeta ölçüsüz hale gelir. Hayat şartlarını değiştiremeyeceğimize göre öfkenin kontrolünü öğrenerek hem istikametlendirmeli ve hem de imani sorumluluk kazandırılmalı ki dünya ve ahirette başımıza iş açmasın.

Haftaya devam edelim inşaallah.

Mehmet Çetin

03.10.2013.Çiftehavuzlar. Çiğli. İzmir

Not: Geçirdiğimiz başarılı ameliyat sebebiyle bir an yanımdan ayrılmayan eşime, evlatlarıma ve geçmiş olsun ziyaretimize gelen, arayan dostlarıma teşekkürler ediyorum.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir