Nefs-i emmareye itimad edilmez

Avatar photoPosted by

 

İhlâs Risalesi okumaları 23

İhlâs Risalesi’nin girişinin son kısmında yaptığı dokuz ikazının son ikisi gerçekten daha hayatî ve daha mücerreb (tecrübe edilmiş) ve daha müdelleldir (delillidir).

Evvelâ müşfik bir hitab ile girer. Kardeşâne sohbet ve dertleşme zemininde bir eliyle elimizi tutup, diğer eliyle de omuzumuza koyup bizi kendine doğru tatlı tatlı sarsarak uyarır.

Üstadın, yerinde ve müessir ikazına muhatap oluyoruz:

            “Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır.”

            Dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde bulunan insanın, yaptığı hayırlı işlerinin muzır mânileri çeşitlidir; enfüsî âleminden afakî âlemine kadar. En mühim olanı afakîdeki değil, enfüsîdeki mâniadır, o da nefisten gelmektedir. Zira “nefs-i emmareye itimad edilmez” ve “nefs-i emmare sizi aldatmasın” ikazına can ü gönülden cidden kulak vermemiz gerekir.

Hayırlı işlerdeki mâniler, kendi özelinde esma ve sıfat-ı İlâhîyenin tecellisine mazhar oluşunu ibretle izlerken bu vaziyete karşılık ism-i Hakîm, Hâkim, Müdebbir vb. gereği, sonrasında yapılması gereken hizmetlerin devamına vesile olacak keyfiyete de hazırlıklı olmak elzemdir.

Evet, eşya âlemindeki her bir tezahür kendi özelinde bir esma ve sıfat-ı İlâhîyenin tecellisidir.

Bu noktadan ihlâsa sıkı ve samimi sarılıp, her hâlükârda Allah’ın emri öne alınıp, maksad yapılmalıdır ki rızasına nail olalım.

Ancak bu yolun düşman ve tuzakları çoktur. İşte bunlara karşı ve “Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir.” Çünkü “Medar-ı necat ve halâs, yalnız ihlâstır.”

            İşte bu mühim noktada sekizinci tavsiye gelir. O da şudur: “İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz.”

            Etkili bir benzetme ile sakındırılmak istenen o kötü davranıştan, o vahim neticeyi veren hatadan yani ihlâsı kıracak sebeplerden yılandan ve akrepten çekinildiği gibi çekinmek elzemdir.

Masum bir nebinin şahsında tecrübe edilen ibretli hadisenin delil olarak zikredilmesi, okuyucu nazarında pek etkili bir metottur.

Üstad, bu metodu burada, konunun en mühim noktasında on ikiden vururcasına şöyle kullanır:

“Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm “Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder-ancak Rabbim rahmet ederse o başka.” (Yusuf/53) demesiyle, nefs-i emmareye itimad edilmez. Enaniyet ve nefs-i emmare sizi aldatmasın.”

Hz. Yusuf’un (as) o hadisesi ne idi? İhlâs ile ne alâkası var? Bu makamda niçin zikredilmiş? Bu sualin cevabı için öncesinden çıkan makalemizi okumaya dâvet ederken[1] bir sonraki makalemizde de biraz daha temas edeceğiz, inşaallah.

            Giriş kısmında pek çok hazırlık bilgilerini gayet müessir dil ve üslup ile anlatan Bediüzzaman Hazretleri İhlâs Lem’a ’sının Düsturlarına basamak olacak girişin son ama gelecek düsturların ilk cümlesini şöyle ifade eder:

            “ İhlâsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri def etmek için, gelecek düsturlar rehberiniz olsun.”

Rabbim öncesi bilgileri anlayarak düsturları uygulayanlardan eylesin. Âmin. Ancak birkaç sohbet sonrasında girelim düsturlara. Zira öncesi sorular ve anlatılacaklar hâlâ var.

Mehmet Çetin

09.12.2018 Yeni Foça İzmir

[1] http://www.yeniasya.com.tr/mehmet-cetin/ihlasi-hz-yusuf-as-ile-anlamak_203740; https://www.mehmetcetin.de/ihlasi-yusuf-ile-anlamak/

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir