Nedametten murad ne olmalı?

Avatar photoPosted by

İşlenen fiilden duyulan pişmanlıkla başlayan nedamet maksadına uygun şekilde neticelenmeli ki murad hâsıl olsun. Nedametin nihai noktası özür dilemektir.

Bu kadarı yeterli midir? Elbette yeterli değildir. Dilenen özrün, yapılan hataların geçmişe bakan yönü hakkın helalliğini istemenin yanında, geleceğe bakan yönü ise o hataların tekrar edilmemesi için tashih edilip, ders alınarak güvence oluşturmalıdır.

Kalbinde imanı olan, işlediği günahtan dolayı vicdanen rahatsız olur ve Rabbinden mağfiretini diler, tövbe eder. Yaptığı haksızlığın farkına vararak yine vicdanının sevkiyle hakkı geçenlerle helalleşerek geçmiş olan haksızlığı kısmen telafi eder. Buraya kadar mazideki hata ve haksızlığın telafisi anlamındaki nedametin bir yönünüdür. İşlenen günahın gelecekte bir daha yapılmaması için kulun Rabbine söz vermesi tövbe ile beklenen bir kulluktur. Birisine yapılan haksızlığın tekrarlanmaması için verilen söz ve teminat ise faziletli davranıştır.

Buraya kadar, nedamet ve tövbe muamelelerinin ferdî sahadaki vaziyetini mütalâa ettik. Ancak nedametten ve özür dilemekten maksadın kalan önemli kısmının da hâsıl olması için yapılması gerekenler var.

Kul Rabbinin emrine rağmen günah işlerken, kardeşinin hukukuna tecavüz ederken sadece ferdî alanda kalmıyordu bu işler. İşlenen günah başkalarını, yapılan haksızlık diğerlerini tahrik ederek onların da hata ve haksızlık yapmalarına sebeb oluyordu. Sebebiyetten kaynaklanan hata ve haksızlığın da telafisi unutulmamalıdır. Bunun için kul ulaşabildiği ve yetişebildiği kadar insanlara, geçmişte işleyerek sebeb olduğu, onların hata ve haksızlıklarının tashihi adına kuvvetli ve etkili özür dilemelidir, hem de inandırıcı olmalıdır.

Bu nasıl olacaktır? Düştüğü yerden kalkarken, insanları da düşürdüğü yerden kaldırmalıdır. Günün haberleşme vasıtalarının da kullanılarak ulaşabildiği insanlara işlediği hatadaki pişmanlığı ilan edilmeli, helallik dilenmeli, yapılması gereken doğru davranış ifade edilmelidir. Bunlar yaptığı hatasını telafi etmek isteyen faziletli insanın muameleleridir.

Düştüğü yerden kalkmak, düşürdüğü yerden kaldırmak derken bir mühim hatırayı bu konuya rehber kılalım.

Hasan Şen Ağabeyimiz, rahmetli Ahmet Feyzi Ağabeyin geçmişteki bir hatasından dönmesini anlatır. Ahmet Feyzi Ağabi, rahmetli Necmettin Erbakan hocanın siyasal İslâm hareketine bir dönem taraftar olur. Rahmetli Bekir Berk, ziyaret ederek ısrarlı ve iknalı izahları ile Ahmet Feyzi Ağabi hatasını anlar ve kabul eder. Lakin Ahmet Feyzi Ağabi, cemaatin huzurunda eski kararından vazgeçtiği de ilan eder, helallik ister ve kendisini takip ederek aynı hatayı yapanların o hatalı davranıştan vazgeçmelerini tavsiye eder.

Bir cemaatin önündeki büyüğün, 12 Eylül ihtilâlının desteklenmesinin hatalı olduğunu dar dairede söylemesi elbette yeterli değildir. O büyüğün karar değişikliğini bilmeyen takipçilerinin manevi sorumluluğu unutulmamalıdır.

Hissiyatına kapılarak hata yapan bir kardeşimizin nedametinin ferdilikten çıkıp küllileşmesi gerekir ki telafisine vesile olsun. Özür dilemenin sessiz veya dar dairede yapılması hatanın telafisi adına ne kadar fayda verebilir ki? Hatalı görmediği davranışı savunması kendisini haklı kabul ettirmez. Yapılması gereken şudur: Özrünü ilan edip, hatalı karar vermesine sebep olduğu insanlara ulaşarak hata tashihini yapıp ve nihayette meşverete tabi ve teslim olmasıdır.

Bu davranışı onu küçültmeyip aksine hatadan dönerek başkalarına örnek davranış sergilediği için takdir toplar, dualara vesile olur.

Mehmet Çetin

22.05.2016 Barla Isparta

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir